Unutulan Prenses Novel Oku
“Evet. Bana bırak.” dedi Jack, yumruğunu göğsüne vurarak kendinden emin bir şekilde. “Ben bu kıtadaki en iyi hırsızım.” dedi gururla.
“Bu gurur duyulacak bir şey mi?” diye kıkırdadım. “Ama lütfen dikkatli ol. Kolyeye giden yol sihirli tuzaklarla dolu.” Ona endişeyle baktım.
Jack en iyi hırsız olabilir ama çaldığı şey sıradan bir şey değildi. İyi korunuyordu ve yol boyunca sihirli tuzaklarla doluydu.
“Benim için endişelenme prenses. Kesinlikle iyi olacağım.” Jack bana güvence verdi. Jack'in yeteneklerinin görevinde ona yardımcı olabileceğini bilerek gülümsedim.
Sonra hala kötü bir ruh hali içinde olan William'a baktım. Eminim o da bana kızgındı.
“William…” Ona doğru yürüdüm. Bana hala soğuk davranıyordu. “Gerçekten üzgünüm. Yardım için seni aramamamın nedenleri var.” dedim özür dilercesine.
William hala sessizdi ve yüzünde bir asık surat vardı. Elini tuttum ve nazikçe sıktım.
“Gerçekten üzgünüm Will.” Ona baktım.
William bir süre sonra iç çekti. “Bunu yaparsan sana nasıl bu kadar uzun süre kızabilirim?” Bana üzgün bir gülümsemeyle baktı. Büyük avucunu yanağıma bastırdı ve nazikçe okşadı. “Sadece o piçin elini senin üzerine koymasını engelleyemediğim için kızgındım. Seni korumak benim görevim Alicia, bu yüzden lütfen işimi düzgün yapmama izin ver.” Gözleri bana yalvarıyordu.
Ben de yanlış yaptığımı biliyorum. William'ın nezaketini her zaman hafife alıyorum. Ona karşı kötü bir insan olduğumu hissediyorum.
“Ben… Ben üzgünüm Will. Bu bir daha asla olmayacak, söz veriyorum.” Gözyaşlarımı tutmaya çalışırken söyledim.
William'ın başparmağının gözlerimin kenarında biriken yaşları nazikçe sildiğini hissettim.
“Ağlama.” dedi William yatıştırıcı bir sesle. “Seni azarladığım falan yok. Ayrıca beni neden aramadığını da biliyorum. Yardım isteseydin o pisliğin kafasını keserdim ve tüm planlarımız boşa giderdi.” Depresif bir şekilde iç çekti.
Sözlerine başımı salladım ve ona gülümsedim. “O zaman planın senin kısmına geçelim.”
“Hmm.” William başını salladı ve benden uzaklaştı. “Görevim anneni alıp saraydan güvenli bir şekilde kaçmak.”
Onaylayarak başımı salladım. “Maskeli balo düzenlenirken, muhafızların çoğu balo salonunda ve balo salonunun dış çevresinde konuşlanacak.” dedim. “Sarayın içindeki muhafızlar en aza indirilecek ve böylece annemi sarayın içinden çıkarmak daha kolay olacak.”
Plan mükemmel bir şekilde kurulmuştu. Hepimizin kendi görevleri vardı ve buluşma noktası Dük Matias'ın güvenli bir şekilde belirlediği bir yere ayarlanmıştı. Orası aynı zamanda Regaleon'un gelişini bekleyeceğim yer. Sadece birkaç saat sonra sevgilimi bir kez daha göreceğimi düşünmek bile kalbimi hızlandırıyordu.
“Prenses, kendi başına iyi olacak mısın?” diye sordu Jack bana.
Maskeli balo başlarken kendi başıma kaçmam için plan yapılmıştı. Dük Matias'ın kızı Karolina partinin ortasında benim dublörüm olacak. Görevim Gladiolus'un yanından birkaç dakika kaçıp Karolina ile yer değiştirmek. Bunu yaptıktan sonra, yakalanmamak için Gladiolus'tan en azından birkaç adım uzakta kalmak için elinden geleni yapacak.
“Endişelenme. Gladiolus'tan kesinlikle kurtulacağım.” dedim güvenle.
“O piç kurusu maskeli balo için sana eşlik edecek.” dedi William öfkeyle. “Seni yakınlarda tutacağından emin olacak.”
William'ın söylediği doğruydu. Çünkü Gladiolus, benim onun ana karısı olacağımı duyurdu, maskeli baloda eşlik edeceği kişi benim. Kesinlikle bütün akşam ondan uzaklaşmama izin vermeyecek.
“Bir planım var.” dedim. “Elbette hala bir hanımefendiyim ve hanımların yapması gereken şeyler var.” Onlara göz kırptım.
Jack kıkırdadı ve William iç çekti. Planlarımız sorunsuz bir şekilde kuruldu. Bu gece hataya yer yok.
“Bu planı gecikmeden uygulamalıyız.” İkisine de söyledim. “Jack, Will, ikinize güveniyorum.”
“Endişelenme prenses.” dedi Jack kendinden emin bir gülümsemeyle. “Bana güvenebilirsin.”
“Anneni kesinlikle güvenliğe götüreceğim.” dedi William gülümseyerek. “Kar da benimle gelecek, bu yüzden güvende olacağımızdan eminim.”
“Teşekkür ederim, ikinize de.” dedim içten bir minnettarlıkla. “İkiniz de yanımda olmadan, başıma ne geleceğini bilmiyorum.”
İki adam yanıma geldi ve ben duygusallaşırken beni teselli ettiler. Jennovia'da yalnız kalırsam ne yapacağımı bilemeyeceğim doğru. Regaleon'un bana her konuda yardımcı olmak için buraya göndermiş olmasından mutluyum.
'Leon… tekrar görüşeceğiz aşkım.' diye fısıldadım içimden.
**
(Regaleon'un bakış açısı)
Jennovian başkentine çok da uzak olmayan bir yerde, adamlarımla kısa bir mola veriyorduk.
“Majesteleri, bir sorun mu var?” diye sordu Dimitri, su şişemden içmeyi yarıda bıraktığımda.
“Önemli değil.” Dimitri'nin sorusunu geçiştirdim. Ama gerçek şu ki Alicia'nın beni çağırdığını hissettim.
Jennovia'nın başkenti artık yakın ve yakında sevgilimi tekrar göreceğim. Ayağa kalktım ve adamlarıma da ayağa kalkmaları için işaret verdim.
“Umarım iyi dinlendiniz.” Onlara “Bundan sonra Jennovia'nın başkentine varana ve Alicia'yı geri alana kadar durmayacağız.” dedim. Adamlarım emrime boyun eğdiler.
Sadece birkaç gün önce, Dük Matias, Alicia ve diğerlerinin bu gece planlandığı gibi kaçacaklarını belirten bir haberci gönderdi. Bize Alicia ve grubuyla nerede buluşacağımıza dair buluşma noktasını vermişti.
Sadece sevgilimi bir kez daha göreceğim düşüncesi bile beni heyecanlandırıyor. 'Seni tekrar göreceğim Lili. Lütfen beni bekle.' dedim içimden.
düzenleyen: nalyn
Eğer bunu Read'de okumuyorsanız üzgünüm ama okuduğunuz şey açıkça korsan.
Lütfen KORSANLIĞA HAYIR deyin ve aşağıdaki siteyi okuyarak biz yazarları destekleyin:
https://www.OkuOku/amp/kitap/12507300405677105
Teşekkürler,
Les01
Yorum