Ölümün Yolu Bölüm 36 – Zahhak

Ölümün Yolu Novel Oku

Bölüm 36 – Zahhak

Tentara’nın bedeni yere düşerken, karanlık enerjisi dağılır ve ortadan kaybolur. Nijin, derin bir nefes alırken etrafındaki karanlığın dağıldığını fark eder.

Karanlık dumanlar dağıldığında, Nijin, Tentara’nın arka odasında mühürlü bir oda gördü. Merakla dolu olan Nijin, eline hiçlik enerjisi ekleyip mühürün üzerine koyduğunda aniden mühürden kara dumanlar çıkmaya başladı ve hızla kayboldu. Bu gizemli olayın evrende depremlere yol açtığını fark etti. Hiç şüphesiz, çok tehlikeli birisinin mührü kaldırmıştı.

Tam o sırada, evrenin tam ortasında karanlık bir duman fark etti. Hızla büyüyen bu duman, gittikçe insanımsı bir biçime giriyordu. Nijin hiç tereddüt etmeden oraya doğru hareket etti. Ne olup bittiğini anlamak ve tehdidi durdurmak için zaman kaybetmeden bu karanlık varlığın peşinden gitti. Oraya ulaştığında, gördükleri gözlerine inanamayacağı kadar dehşet vericiydi. Saniyeler içinde, bu karanlık varlık birkaç gezegeni yok ediyor ve bir sonraki hedefe geçiyordu. Nijin, bir an bile tereddüt etmeden harekete geçti.

Tam yeni bir gezegene geçeceği sırada, Nijin hızla havaya doğru bir yumruk attı ve etrafındaki boşluğu yok edip içinden boşluk kılıcını çıkarıp karanlık varlığın kılcını durdurdu. Nijin’in kılıcı, boşluk enerjisiyle doluydu ve karanlık varlığın bedenine saplandığında, bir patlama yaşandı. Evrenin kalbindeki bu çatışma, yıkıcı bir güçle sürerken gökyüzüne ışık saçan parlak patlamalar meydana geldi. Karanlık varlık, Nijin’in boşluk enerjisine karşı koymaya çalıştı, ancak Nijin’in gücü onun için aşırıydı. Nijin, gözlerindeki kırmızı ateşle gözlerini dikerek, karanlık varlığa meydan okudu.

“Dünyaları yıkan ve acımasızca hükmeden bir varlık, artık sonun geldi!” diye bağırdı Nijin. Karanlık varlık ise inlemelerle dolu bir sesle cevap verdi, “Sen de sadece başka bir yıkıcı güçsün, evrene sadece kaos getiriyorsun.” Nijin, hiçlik enerjisini kılıcına yoğunlaştırarak daha da güçlü bir saldırı başlattı. Kılıcıyla karanlık varlığı sürekli olarak vuruyor ve onu zayıflatmaya çalışıyordu. İki güçlü varlık arasındaki çatışma, evrenin titremesine ve gökyüzünün kararmasına sebep oldu.

Nijin, öfkeyle ve kararlılıkla karanlık varlığın üzerine ilerledi. Kılıcını karanlığın kalbine saplamak için en uygun anı kolluyordu. Her darbe, karanlık varlığın bedenini yaralıyor, gözlerinden nefret dolu bakışlarla karşılık alıyordu. Ancak karanlık varlık da pes etmiyordu. Gücünün son kalıntılarıyla son bir saldırı düzenleyerek Nijin’i yaraladı. Nijin’in bedeni acıyla inledi, ancak kararlılığı sarsılmadan devam etti. Daha da güçlü bir şekilde saldırdı ve kılıcını karanlık varlığın kalbine sapladı.

Karanlık varlık, son nefesini verirken Nijin’e sağlam bir hasar verdi. Evrenin ortasından düşüyor, düşe düşe rastgele bir gezegene düşerken nehrin yanında bir kadın tarafından bulunur ve evine götürülür ama hayatı boyunca böyle bir yara ve böyle bir varlık görmemiştir. Birkaç saat içinde Nijin uyanır ve nerede olduğunu anlayamaz. Ayağa kalkmaya çalışır ama başaramaz, yere düşer. İyileştiren kadın, evdeki sesi duyup bahçesinden koşa koşa içeri girer ve Nijin’in durumunu görünce şaşkınlık içindedir.

O anda Nijin de çok şaşırır. “Yue sen misin? Uzun zamandır seni göremedim. Bu gezegene mi taşındın?” der. Kadın şaşkın bir şekilde Nijin’e bakar. “Nijin misin sen? Seni görünce tanıyamadım. Çok fazla güçlenmişsin ve görünüşün öncekine fazla benzemiyor, çok değişmişsin.” O anda içeri Sung yani Nijin’in oğlu girer ve babasına seslenir, “Baba, sen misin?” Nijin, Sung’a doğru gülümser ve uzun zaman sonra ailesi yeniden bir araya gelir. Yue, merakla sorar, “Neden dünyada değilsiniz?” Nijin anlatacak çok şeyi olduğunu fark eder ve geçmişteki tüm savaşları, ölümleri ve yıkımı anlatmaya başlar.

Nijin’in anlatacakları bittiğinde Yue’ye sordu neden bu dünyaya taşındınız Dünya’ya bir şey mi oldu oldu Yue ciddi bir ifadeyle cevap verir, “Evet, Nijin. Gizemli bir varlık güçleriyle dünyayı yok etti. Sung’la beraber dünyadan ışınlanarak kurtulabildik. Nijin, ailesinin başına gelenleri duyunca içi burkulur ve geçmişte yaşadığı öfke ve intikam hislerini bir kez daha hisseder. “Bu gizemli varlığın kim olduğunu biliyor musun?” diye sorar. Yue üzgün bir şekilde başını sallar, “Hayır, Nijin. Ne olduğunu göremedik, yalnızca zaman yolcusu’nun birkaçyıl önce bize verdiği ışınlanma bilekliği sayesinde son anda kaçabildik.

Nijin, tüm evreni tarayarak dünyayı yok eden kişiyi aramaya başladı. Her adımında, öfkeli ve intikam dolu bir enerji taşıyordu. Uzun süre araştırma yaptı, farklı gezegenleri ve boyutları gezdi. Tanıdık bir enerji hissettiği anda, bunun zaman yolcusu olduğunu anladı. Ancak enerjisi biraz farklıydı, bu yüzden merakı daha da arttı zaman kaybetmeden zaman yolcusunun yanına gitti. Karanlık bir sessizlik ortamında zaman yolcusunu görür Nijin zaman yolcusuna sorar: “Dünyayı kim yok etti? Senin gibi bir zaman yolcusu bu bilgiye sahip olmalı.”

Zaman yolcusu derin bir nefes alır ve gözleri uzaklara dalarken şöyle cevap verir: “Evet, bu felaketi kimin gerçekleştirdiğini biliyorum. Ancak bu kişi, oldukça güçlü ve karanlık bir varlık. Adı ‘Zahhak’. Daha önce varlığından haberdar olmadığımız bir kötülük dolu düşman.” Nijin’in yüzü daha da ciddileşir, “Zahhak mı? Onu durdurmak için elimizde ne tür bilgiler var?” Zaman yolcusu devam eder, “Zahhak, evrenin dengesini alt üst etmek amacıyla hareket ediyor. Gelecekteki gözlemimde, onun elinde güçlü ve karanlık bir enerji kaynağı olduğunu gördüm. Bu gücü kullanarak, dünyayı ve diğer gezegenleri yok etmeye başladı.”

Nijin kararlılıkla konuşur, “Öyleyse, Zahhak’ı durdurmak için gücümü ve hiçlik enerjimi kullanmaktan çekinmeyeceğim. Geleceği değiştirmek ve dünyayı korumak için elimden geleni yapacağım.” Zaman yolcusu gülümser, “İşte bu! Senin gibi güçlü bir varlıkla işbirliği yapmak geleceği değiştirmek için büyük bir umut.”