Yüce Yırtıcı Sistemi Novel
Klan savaşlarına kendisiyle birlikte gelen yüksek rütbeli ve düşük rütbeli tüm üyelere planını çoktan anlatmıştı.
Üst rütbeli olanlar, bir şey anlamadıklarında alttakilere durumu anlatmakla görevliydiler, dolayısıyla az çok herkes yakın tehlikenin farkında olmalıydı.
Ancak durum böyle değildi.
Arb elfleri, köstebekler, cüceler, bazı goblinler ve bazı bataklık sakinleri geride kalmıştı. Onlar bundan habersizdi.
Shin onlara tehlikeyi ve aldığı kararı anlatmayı düşündü.
Shin gelmeden önce herkes fısıldaşıyor ve kendi aralarında konuşuyordu. Ama o ortaya çıktığı anda, otomatik olarak ağızlarını kapattılar. Tüm gözler onun üzerindeydi.
“Hepinizin burada hiçbir soru sormadan toplandığını görmek güzel…” diyen Shin, sözlerine onları biraz överek başladı.
Hayvanlar iltifat karşısında sessiz kaldılar ve sadece yavaşça başlarını eğdiler.
Shin'in duyuracağı önemli bir şey olduğunu biliyorlardı ve konuşurken onu yarı yolda durdurmak istemiyorlardı.
“İşte mesele şu.”
“Büyük tehlike altındayız.” Shin hemen konuya girdi.
“Üst düzey üyeler ve bana eşlik edenler bunu biliyor. Geride kalanlar için, durumumuzu bilmenizin zamanı geldi.”
Daha düşük rütbeli olanlar geri döndükten sonra tehlikeyi arkadaşlarına veya ailelerine bildirmiş oldukları için geride kalan çoğu canlı sorundan haberdar edilmişti.
Ancak bu durumu Arb elflerine, cücelere ve köstebeklere anlatan kimse olmadı.
Shin, yine de onlara tüm durumu anlattı.
“Kurt Tanrısı Shin ile ilişkimin ne olduğunu bilmiyorum.”
“Bu ismim dışında aramızda ortak bir şey olduğunu sanmıyorum.”
“Ama ne olursa olsun, Yüce Gökseller benim peşimde ve klanımın ve ailemin bir parçası olan herkes tehlike altında.”
“Yüce göksel varlıklara karşı savaşacak kadar güçlü değilim.”
“Aslında henüz bir Celestial kadar bile güçlü olamadım…”
“Bu nedenle hepinizi koruyabileceğimden emin değilim.” dedi Shin, sesini biraz alçaltarak.
Söyledikleri biraz ürkütücüydü ve klan içerisinde kaos yaratabilirdi.
Klan üyeleri aptal değildi. Klanda bulunmalarının sebebi Shin'e inanmalarıydı. Onu takip ederek, fayda sağlayacaklardı.
Ama şimdi, onlar büyük tehlikede olmalarına sebep olan oydu. Birinin hayatından daha değerli ne olabilir ki!?
Alt rütbeli üyeler o kadar zeki olmasalar bile, burada kalırlarsa ölüme çok daha yakın olacaklarını fark edemeyecek kadar aptal değillerdi.
Ama hâlâ kimse konuşmuyordu!
Sessiz kaldılar ve Shin'in söyleyeceklerini dinlemeye devam ettiler.
Lou Shin klanında kalarak bir şey öğrenmiş olsalardı, o da Shin'in normal bir kurt olmadığı gerçeği olurdu. O aptal değildi ve kötü bir lider de değildi.
Bu nedenle klandan kaçmayı veya ayrılmayı düşünmek yerine Shin'in kendilerine bir çözüm getirmesini bekliyorlardı.
Öylece durup ölümü beklemezdi değil mi?
Shin devam etti ve hepsinin merakla duymak istediği çözüm olan göksel kurt ailesini anlattı.
“O halde hayatta kalmamızın tek yolu Göksel Kurt Ailesi'ne sığınmaktır.” diye sözlerini tamamladı.
Bunu duyan tüm üyeler hala umutları olduğunu düşündüler. Bu durumdan kolayca çıkabileceklerini ve endişelenecek çok bir şey olmayacağını düşündüler. Ancak, Shin şu anda ne yapmak istediğini açıkladığında tüm bu düşünceler yerle bir oldu!
“Siz burada kalırken ben gidip Göksel Kurt ailesini arayacağım.” dedi.
? “…”
“Huh!?”, bir kara elf Shin'in söylediklerini duyunca şaşkınlıkla bunu söyledi.
Hemen gruptaki tüm Kara Elfler ona doğru döndüler, ses çıkardığı için ona bakıyorlardı.
Ama hepsinin tepkisi aynıydı. Böyle bir şeyi duyduktan sonra kulaklarına inanamıyorlardı!
'Bizi geride mi bırakıyor? Kuyruğunu bacaklarının arasına alıp kaçmıyor mu?' diye düşündü gölge kurtlardan biri.
Bir goblin büyücüsü şöyle düşündü: 'Bizi terk etmiyor mu?'
Ama bunu yüksek sesle söylemeye cesaret edemediler.
Duydukları karşısında en üst düzey üyeler bile büyük şaşkınlık yaşadı.
En çok şaşıran ise Aella'ydı. Shin'in aslında ne yapmak istediğini anlayamıyordu.
Ne olursa olsun, hiçbiri başka bir şey söylemedi ve bekledi. Shin'in onlara bir açıklama sunmasını beklediler ve beklendiği gibi yaptı.
“Büyük gruplar halinde hareket edemeyiz.”
“Bunu yaparsak herkesin dikkatini çekeriz.” dedi.
'OH! Demek ki bizi terk etmiyor!', klandaki çoğu üye bunu duyduktan sonra sonuca vardı, ama bunlar sadece alt rütbeli olanlardı.
Zeki ve üst rütbeli olanların ise düşüncesi tamamen farklıydı.
Kısa bir süre önce korktukları Shin'in envanter becerilerini deneyimlemiş ve ona Yok Edici adını vermişlerdi.
Shin'in herkesi envantere kolayca kaydedebileceğini ve endişelenecek hiçbir şeyi olmayacağını biliyorlardı!
Bu şekilde kimseyi geride bırakmak zorunda kalmayacaktı. Bu yüzden söyledikleri karşısında tamamen şaşkına dönmüşlerdi.
'Bizi neden geride bırakıyorsun ki, o mekansal sihirle ona eşlik edebiliyoruz?' diye sordu Raka kendi kendine, bu soruyu Shin'e sormak istiyordu.
Ancak bunu başaramadan Deoras sesini yükseltmek zorunda kaldı.
“Ekselânsları…”
Orada bulunanların hemen hemen hepsi bakışlarını ona çevirdi.
“Evet, Deoras?”
“Majesteleri, eğer tek başınıza giderseniz çok daha büyük tehlike altında kalabilirsiniz.”
“Affedersiniz ama buna izin veremem...”
“Bu yüzden...”
Oradaki her üst düzey veya zeki varlık Deoras'ın ne yaptığını biliyordu.
'Mümkün değil.'
'O yapmayacak-'
“Muhafızınız olarak size eşlik etmek isterim.”
“...”
Yorum