Yüce Yırtıcı Sistemi Novel
Devasa kapı büyük kayalardan yapılmıştı. Üzerine de büyük bir kurt yüzü oyulmuştu, yarısı bir tarafında, yarısı diğer tarafında. Kapılar kapalı kaldığında, kurt yüzü tamamlanmış olurdu. Ancak açıldığında, kapıların her biri kurt yüzünün yarısına sahip olurdu.
Söylemeye gerek yok, buradaki kurt Shin'den başkası değildi. O hükümdar olduğu için cüceler onu oymayı düşünmüşlerdi.
Shin kapılara biraz büyülenmiş gibi bakıyordu ama şu anda bunu düşünecek vakti yoktu.
Sesini yükseltip birisinden kapıyı açmasını isteyecekti ama bunu yapamadan kapılar kendiliğinden açıldı.
Shin kapıların otomatik olduğunu düşünüyordu, ancak birkaç goblinin kapıya bağlı zincirleri döndürerek kapıyı içeriden çektiğini gördüğünde uçma hayalini durdurmak zorunda kaldı.
İçeri girdi, cücelerin inşa ettiği tasarımlar ve mekanizmalar karşısında hayrete düşmüş ve etkilenmişti. Ama bu sadece kapıydı!
Shin içeri girdiğinde, tüm köyün neredeyse inşa edildiğini gördü. Özellikle Arb ve Dark Elfler için harika bir şekilde tasarlanmış birçok kulübe yapılmıştı.
Oldukça eski tarz görünseler de, detaylar harikaydı. Evler tuğladan yapılmıştı ve çatısı yaprak ve çubuklardan yapılmıştı.
Evlerin hepsi aynı büyüklükteydi ve simetrik ve tekdüze bir şekilde düzenlenmişti. Köye giren herkesin yürüyebileceği ana yol görevi gören belirgin bir patika veya yol inşa edilmişti.
Cüceler hala yakınlarda birkaç şey üzerinde çalışıyorlardı ve kapıların açıldığını ve SHin'in içeri girdiğini gördüklerinde çalışmayı bıraktılar ve hemen onu selamlamak için koştular.
“Selamlar Majesteleri!” dedi Shin'in tanımadığı birkaç cüce.
“Sen...”
Karşısında duran altı cücenin vücutlarında dövmeler vardı. Hepsi farklı kıyafetler giyiyordu. Birinin başında kırmızı bir şapka vardı, diğeri ise keldi.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, hepsinin ortak üç özelliği; dövmeleri, kısa boyları ve hepsinin uzun sakallarıydı.
“Biz ana birliğin gönderdiği cüceleriz, efendim.” dedi içlerinden biri.
Bir diğeri ise, “Bu alana son rötuşları yapmak bizim sorumluluğumuzdur.” dedi.
“Ah…”, Shin ellerindeki aletlere baktı.
Gerçekten de bazı tasarımlar oluşturuyor veya bazı binaları modelliyor gibi görünüyorlardı.
Shin daha sonra sordu, “Peki, ana birim ve temsilciniz nerede?”
“Onlar Merkez Meydan'dalar efendim.” dediler hep bir ağızdan.
“Anlıyorum.”
Shin, köy/kasaba içindeki bölgelere isim vermiş olmalarına şaşırmıştı.
Cüceler Shin'i merkez meydana kadar götürmeyi düşündüler, ancak bunu yapamadan Shin envanterde bulunan herkesi dışarı çıkardı.
Shin önce her yüksek rütbeli üyeyi serbest bıraktı. Ardından, düşük rütbeli olanları serbest bıraktı.
Sorun şuydu ki, sayıları çok fazla olduğu için giriş alanı çok kalabalık oluyordu; bu yüzden onları girişten biraz daha uzağa, kapıların dışına yerleştirdi.
Henüz içeri girmelerine izin verilmedi.
Gölge kurtlarına gelince, onların gölgesinden çıkmalarına izin verdi.
Gölge kurtlarının her biri, gölgesinin içinde saklanarak, Deoras'tan başlayarak, sonra gölge kurt generali ve sonra da geri kalanlar, teker teker dışarı atladılar.
Cüceler, birdenbire bu kadar çok canavarın ortaya çıkmasıyla şaşırdılar.
“Bu...”
Hatta biri çevredeki basıncın arttığını görünce yere düştü!
Merkez Meydan'daki cüceler, neler olduğunu görmek için dışarı koştular. Garip bir ağır baskı hissedebiliyorlardı.
Daha güçlü canavarlar auralarını gizlerdi, ama her şey gizlenemezdi. Çok ufak bir kısmı başkaları tarafından fark edilirdi ve bu herkesi şok etmeye fazlasıyla yeterdi.
Shin cücelerle buluşmak için merkez meydana mı yürüyor? Hayır. Cüceler onu merkez meydandan karşılamaya gelmeli!
Eğer biri böyle düşünürse, Shin herkesi hemen dışarı çıkararak merkez meydandaki insanların gelip onu selamlamasını sağlardı. Ama bu gerçeklikten uzaktı. Bunu keyfi olarak yaptı.
Beklendiği gibi cüceler, Arb elfleri ve geride kalmaları istenen birkaç goblin ve bataklık sakini gibi birçok tür ileriye doğru yürüdü.
Girişe vardıklarında Shin'i bulduklarında önünde eğildiler ve aralarında 15 metrelik bir mesafe bıraktılar.
“Hoş geldiniz efendim.” dediler hep bir ağızdan.
Sesleri her tarafta yankılanıyordu; ne kadar sessizleştiklerini gösteriyordu.
Bütün bu zaman boyunca çekiç sesleri, konuşmalar duyuluyordu, ama şimdi sessizlik hâkimdi.
Shin'in yanında duran diğer yüksek varlıklar da onların da eğilmesinin uygun olduğunu düşündüler. Ama bunu yapmadan önce, alt seviyedekilerin önce eğildiğinden emin oldular!
Kapının dışında kalanlar, Grigard Kralı ve Kurbağa Kralı'nın kendilerine dik dik bakması üzerine hemen eğildiler.
Aşağıdaki yaratıkları takip eden gölge kurtlar da eğildiler, Deoras hariç.
ve en sonunda, onların ardından, daha üstün ve daha güçlü varlıklar teker teker eğildiler, Aella hariç.
Aella, Shin'in hemen yanında duruyordu ama bu onun kibirli olduğu anlamına gelmiyordu!
O da onun önünde eğilecekti ama Shin ona bunu yapmamasını emretti.
“Ayakta kalabilirsin, Aella.” dedi kalın bir sesle.
ve bununla birlikte varlıkların hiyerarşisini açıkça ortaya koydu, birincisi kendisi, ikincisi ise Aella idi.
Birkaç dakika sonra, tüm alt canlılar, cüceler ve köstebekler tarafından değiştirilmiş veya inşa edilmiş yaşam alanlarına götürüldüler veya onlara bu yaşam alanları gösterildi.
Üst rütbeli olanlar ise hepsi Merkez plazaya geçti.
Çok güzel tasarlanmıştı, yollar ve her şey. Özellikle Central plaza'da bulunan evler dikkat çekiciydi.
Bu yer, her üst rütbeli için evler içeriyordu ve hatta daha sonra katılabilecek diğer üst rütbeli kişiler için bile yer vardı – cüceler bunu iyi düşünmüşlerdi!
Ancak Shin biraz kafası karışıktı. Nereye baksa kendine uygun bir yer bulamıyordu.
Sanki kulübesi yokmuş gibi, tam soracağı sırada cücelerin ana birliğinin lideri Urui hemen öne çıktı ve Shin'le konuşmaya başladı.
“Majesteleri, eğer izin verirseniz, bu küçük krallığa rehberiniz olmak isterim.”
“...”
(2.Cilt: Klan Savaşları'nın Sonu.)
Yorum