Yüce Yırtıcı Sistemi Novel
“Nasıl cesaret edersin!?”, üyelerinden birinin öldüğünü gören karanlık kaplanların lideri çileden çıktı.
Artık öldürmek serbest olsa da, bir başkasının sizin klan arkadaşlarınızı öldürdüğünü görmek sizi kesinlikle çileden çıkarırdı.
Savaş devam etti ve birçok kaplan yaralandı ama maymun bu savaştan zevk alıyor gibiydi.
'Böyle korkunç bir güce sahip ve o lider bile değil.' diye düşündü kaplanların lideri, giderek sinirlenirken.
Kendisinin kürsüye çıkmaması ve başkalarının dövüşmesine izin vermesi kafa karıştırıcıydı. Eh, sonuçta klan arkadaşlarının isteğiydi.
Üyelerinden birinin ölümünü gördükten sonra hepsi liderlerini korumayı düşündüler.
Bu yüzden onu bırakmak yerine kürsüye çıktılar.
'Ölsek bile en azından şan ve şeref getiririz, ya da en azından düşmanın zaaflarını fark etmesine yardımcı oluruz…' diye düşündü bazıları.
Maymun (Thunder Blast) kullanarak büyük bir patlama yarattı ve art arda iki kaplanı daha öldürdü, bu sayede lideri daha da kızdırmayı başardı.
(İllüzyon gözü), kaplan yeteneğini kullandı ve maymun bir saniyeliğine boşluğa düştü. Ancak, etkisi uzun sürmedi. Sonraki anda duyularına geri döndü.
'Neydi o...?'
Maymuna göre gördüğü şey ailesi ve klan üyelerinin önünde ölmesiydi. Ama buna rağmen illüzyonu kolayca bozabildi.
Bir savaş meydanında, bir saniye bile gidişatı değiştirmeye yeter. Bu, canavarların en ünlü sözlerinden biriydi ve doğru gibi görünüyordu.
Kaplan, illüzyonist göz yeteneğini kullandı ve maymun bir saniyeliğine boşluğa düştü.
(Karanlık patlama) (Karanlık küre) (Karanlık çizgi), kaplanların lideri diğer kaplanların da yeteneklerini kullanmaya başladığını görünce yeteneklerini teker teker kullanmaya başladı.
Maymun, üst üste gelen yeteneklerden dolayı kendini koruyamadı.
Bu ölümcül yeteneklere maruz kaldıktan sonra ayakta durmakta zorlandı.
Kaplanların lideri maymuna doğru koştu ve yeteneğini (Karanlık Pençe) kullandı.
Pençelerini siyah-mor bir ışık kapladı ve pençeleri uzamaya başladı.
Savunmasız maymunun kafasını koparmak üzereyken bir anlığına donup kaldı.
Sanki biri onu durdurmuş ve sonra devam ettirmiş gibiydi. Bundan dolayı pençesi sadece havayı kesmişti çünkü maymun çoktan kaybolmuştu.
Seyirciler de büyük bir şok yaşadı çünkü gördükleri tek şey bir ışık demeti ve bir yıldırım oldu.
Karanlık kaplan klanının liderinin bedenine giren ışık, maymuna çarparak hem maymunun hem de yıldırımın kaybolmasına neden oldu.
Her şey saniyeler içinde gerçekleşti.
“Teslim oluyor.”
Aniden, elindeki yaralı maymunu işaret ederek bu sözleri söyleyen Don Wukong'un sesini duydular.
Bu manzarayı gören herkes şok oldu.
Don Wukong arenaya girdi ve hayatta kalan kaplanlara baktı, bunun sonucunda hepsi titremeye başladı.
Elbette teslim olunabilir, ancak Don Wukong'un bunu yapma şekli çok kirliydi. Karanlık Kaplanlar'ın lideri intikam için maymunu öldürmek istedi, ancak Don Wukong bunu yapmasını engelledi ve bu onu daha da öfkelendirdi.
Ayrıca liderin bedeni hala nedense titriyordu, bir saniyeliğine hareketsiz kaldığı anı hatırlıyordu.
Don Wukong arenaya girdi, bu da açıkça onlarla savaşacağı anlamına geliyordu.
Reosan, “Savaş Başlıyor” diye duyururken orada duruyordu.
Kara Kaplanlar'ın lideri oldukça öfkeliydi, ancak geri kalanların da ölmesini istemiyordu. Klan arkadaşlarının hayatları şu anda çok daha önemliydi.
Teslim olacağını duyuracakken kendini sakinleştirmeye çalışarak derin derin nefes alıp veriyordu.
Ancak bunu başaramadan hepsi bir kez daha donup kaldılar.
'Ne oluyor yahu?' diye şaşıran kaplanların hepsi ne olduğunu anlamamışlardı.
“Klan üyemi öldürmeye çalıştıktan sonra gerçekten yaşamanıza izin vereceğimi mi düşünüyorsunuz...?”, Don Wukong herkesin tüylerini diken diken eden derin bir ses tonuyla konuştu.
“Ha...?”
“Ne demek istiyorsun? Klan üyelerimi öldürmedin mi? Üyelerinin özel olduğunu mu düşünüyorsun?”, Karanlık Kaplanlar'ın lideri aklından geçenleri söylemek için tüm gücünü kullandı.
Don Wukong kaplanın söylediklerini umursamadı ve onun en tehlikeli ve yıkıcı yeteneklerinden birini (Göksel Gök Gürültüsü) kullandı.
“Göksel Gök Gürültüsü!” diye bağırdı ve sağ elini göğe doğru kaldırdı.
Kara bulutlar oluşmaya başladı, hemen ardından sarımsı altın rengi şimşekler düştü, sağırları bile korkutacak kadar büyük bir gürültüyle!
Saldırının neden olduğu patlama, tüm duvarlar dahil olmak üzere tüm arenayı yok etmeye fazlasıyla yetti. Celestials tarafından dikilen koruyucu bariyerler olmasaydı, orada bulunan herkes ölmüş olurdu!
Beceri kullanıldıktan sonra yerden bulut tozu yükseldi. Tüm podyumu kapladı ve diğerlerinin görüşünü engelledi.
Seyircilerin bir kısmı gök gürültüsünün şiddetiyle baygınlık geçirirken, bir kısmı da titriyordu.
? Her şeye rağmen, toz yatıştığında, podyumda duran tek kişi Don Wukong'dan başkası değildi. Ayrıca, podyumda yalnızca Karanlık Kaplanlar'ın liderinin bedeni görünüyordu. Tamamen yanmıştı.
Başka ceset bulunamadı. Daha doğrusu küle dönmüşlerdi!
Reosan, Don Wukong'un maçı kazandığını duyurmaktan çekinmedi. Bayılmamış olan kalabalık, duyuruyu duyduktan sonra çılgına döndü. Bir anlık sessizlikten sonra çığlık atmaya başladılar.
Her savaştan sonra herkesi şok eden Don Wukong, anında favori oldu. Şimdi, insanların çoğu klanlarını destekliyordu. Ayrıca, bahis oynayanlar, tüm bahislerini Heavenly Monkeys ve Fang Clans'a yatırdı.
Neyse mücadelenin bitmesiyle çeyrek finaller de sona erdi!
Yorum