Yüce Büyücü Novel
“'El-' kökünü ve ardından farklı bir şeyi tutmak istiyorum, aksi takdirde aynı odada olduklarında çok fazla karışıklığa neden olacak.” Lith, rahat görünmeye çalışarak boğazını temizledi.
“Bununla birlikte, kulede seks yapmak istemediğini düşündüm çünkü bu Solus'un bir parçası ve bunu rahatsız edici buluyorsun.”
Kamila hiç de aptal değildi ve cevap vermeden önce bir süre onun bu girişimlerine kıkırdadı.
“Sevişiyoruz, seks yapmıyoruz.” Lith'in koluna yumruk attı, surat asarak. “Ayrıca haklısın, rahatsız edici buluyorum ama aynı zamanda sopayı kıçımdan çıkarmanın zamanının geldiğine karar verdim. Kule ikiniz için önemli bir yer, bu yüzden benim için de önemli.
“Solus ve ben onu hayalimizdeki eve dönüştürmek için çok çaba sarf ettik ve onu bu şekilde yaşamaya başlamamız doğru. ve biz dediğimde, üçümüzden bahsediyorum.”
“Tanrılara yemin ederim ki, Mogar'a nasıl geldiğimi açıklamak, seninle birlikte olmak için ne yaptığımı anlamaktan çok daha kolay. Sen en iyisisin, Kami.” dedi Lith.
“Bunu asla unutma.” Öpücüğü biftek tadındaydı.
Sonra şarap içemediği için ağzını Salaark'ın özel suyundan bir bardakla yıkadı ve tatlıya geçti. Aslında üç tane.
“Zamanımız olduğuna göre, önce ne yapmak istiyorsun? Silverwing'i mi yoksa o pislik Inxialot'lu Lich'i mi ziyaret etmek istiyorsun?” diye sordu, Üçlü Tehdit'i mideye indirirken.
İki kat çikolata kreması ile doldurulmuş ve çikolata tozu ve şekerlemelerle kaplanmış bir çikolatalı kekti. Lith bunu Solus için yaratmıştı ve kekin diyetindeki temsili nedeniyle ona bu ismi vermişti.
“Gerçekten onları ziyaret etmemiz gerektiğini mi düşünüyorsun? Yani, Silverwing'i anlayabiliyorum. Az çok bir ateşkes sağladık ve o Solus'un geçmişinin önemli bir parçası. Peki ya Inxialot?” Lith şaşkına dönmüştü.
“Bence en iyisi bu.” Kamila başını salladı ve bir tabak tarçınlı ruloya geçti. “Ben bu haldeyken, kimse ikinizle uğraşmaya cesaret edemez.”
“Sen de gelmek ister misin?”
“Elbette yaparım. İlk Magus'la ve tüm Lich'lerin Yaratıcısı'nın oğlunun gizli laboratuvarıyla güvenli bir şekilde tanışmak için kaç fırsatım olacağını düşünüyorsun?” diye cevapladı. “Övünmek gibi olmasın ama ikisi de senden daha güçlü ve benim korumama ihtiyacın var, tatlım.”
Lith ona öfkeli bir köpek yavrusu kadar tehlikeli bir şekilde baktı.
Ama bir kez daha, Kamila'nın düşündüğü sebepten dolayı değildi. Lith'in kör bir gururu yoktu ve onun Koruyucularının korumalarının yardımına ihtiyacı olduğunu kabul etmekten dolayı tehdit hissetmiyordu.
'Yanlara doğru sik beni, yine Hydra anıları yaşıyorum.' diye düşündü Kamila ağzına kocaman bir kremalı börek tıkıştırırken.
“Kimden başlamak istiyorsun?” diye sordu, rahatsız edici gösteriye rağmen gülümsemeye çalışarak.
Kamila bu sözlere kaşlarını çattı. Öfkeyle çiğnedi, bir bardak sütü yuttu ve mideye indirdi ve sonra dedi ki:
“Birkaç dakika önce konuştuklarımızı unuttun mu?” Lith'in savunması için, onun böyle yemek yemesini izlerken zaman genişlemiş gibi görünüyordu. “Bu birlikte almamız gereken önemli bir karar. ve biz dediğimde, Solus'u da kastediyorum.
“Ben duş alırken yaptığın pisliği temizle. Odanın bir domuz ahırı gibi görünmesine izin veremeyiz.”
Lith, onun da kendisi kadar yediğini ancak çok daha az rafine bir şekilde, her yere kırıntılar ve yiyecek parçaları saçarak iddia etmeye çalıştı. Ayrıca, daha önce yatakta oynadığı rolün ne kadar önemli olduğunu da vurgulayacaktı.
Ne yazık ki Kamila karşısında çırılçıplak durduğunda aklından pek çok düşünce geçti ama hiçbiri odanın durumuyla ilgili değildi.
“Ağzını böyle açık tutarsan, bir sinek yutarsın.” Çenesini kapattı ve kıkırdadı. Onun bariz hayranlığı ve hisleri onu gururlandırdı.
Ancak banyonun kapısını kapattığında kan beynine geri dönebildi.
Kahretsin! Gürültü önleyici göğüsler ve sessiz popolar çok güçlü. Lütfen, zayıflat.' Lith iç çekerek düşündü.
Neyse ki kulenin tamamı onun her emrine yanıt veren güçlü büyülerle doluydu, bu yüzden çarşafı, yatağı onarmak ve son birkaç saatte yaşanan olayların tüm izlerini silmek sadece bir düşüncesine yetti.
'Şimdi tarayıcı geçmişini silelim.' Lith elini sallayarak kulenin kayıtlarından temizlik detaylarını sildi.
Lith, hiçbir şeyi unutmadığından emin olmak için odayı iki kez kontrol ettikten sonra duşa Kamila'nın yanına girdi.
“Bitti mi?” diye sordu şaşkınlıkla.
“Şimdi ve daha önce ne söylediysen, duymadım.” Konuşabilecek kadar uzun süre gözlerini kapatmak çok zor bir işti ama başardı.
“Tanrım, ne kadar da aptalsın. Yine o saçmalık mı?” En azından onun aptal ifadesinden ciddi olduğunu anlayana kadar kıkırdadı. “Şuna bak. Şimdi benim de kan bağı yeteneklerim var.”
***
Griffon Krallığı, Essar Bölgesi, Altın Griffon Akademisi, aynı gün.
Ejderha Dansı, Mogar'daki tüm orduların düşmanlıkları durdurmasını sağlamış ve Krallığa birkaç günlük barış getirmişti.
Eğer başıboş bir büyü bir Ejderhaya isabet ederse, bu onların öfkesini tetikler ve bu öfke Wyrms'in geri kalanına orman yangını gibi yayılırdı. Bir Ejderhayı kızdırmak her zaman kötü bir hareketti. Birçoğunu ve onlara eşlik eden Anka Kuşlarını kızdırmak yok oluşun açılış hareketiydi.
Yerlerini bilmeyen birkaç ülke haritalardan silindi ve komşuları, artık özgür olan toprakları aralarında paylaşmaya başlamadan önce İlkel Alevler'in yanmasını beklemek zorunda kaldılar.
Herkes Ejderhaları tekrar uyandırmaktan çok korktuğu ve tartışmaktan kaçındığı bir dönemde diplomasi adeta sihir gibi işe yaradı.
Ancak Deli Kraliçe için Ejderha Dansı sadece acısını daha da arttırıyordu.
İkinci valeron parlamaya başladığında, kanı Leegaain'inkiyle yankılandığında, Thrud'a kaybını hatırlatmış ve kalbindeki boşluğu daha da derinleştirmişti. Şu anda hissettiği sevincin, babasının yokluğunun bıraktığı boşluğu daha da kötüleştireceğini biliyordu.
Generalleri ve hatta seçkin askerleri arasında bulunan Küçük Ejderhalar bile bu komünyondan etkilenmişti. Ayrıca, başka bir duyuruya kadar onun önünde görünmeleri yasaklanmıştı.
Her seferinde pencerelerden uçan Ejderhaları ve onların renkli alevlerini gördüğünde, her seferinde mağara gibi seslerinin Ejderha Dili'nde şarkılar söylediğini duyduğunda, sanki biri kalbine kazık çakıyormuş gibi hissediyordu.
“Çok üzgünüm Majesteleri. Bunların hepsi bizim hatamız.” Sekhmet Iata, gözyaşlarını tutmaya çalışırken sesi çatladı. “Keşke daha güçlü olsaydık, Altın Griffon'dan ayrılmak zorunda kalmazdın ve Kral eşi Jormun hala hayatta olurdu.”
“Bunun hakkında yeterince konuştuk, Iata. Akıl sağlığımın kaybolduğunu hissedebiliyorum ve odaklanmak için sahip olduğum her şeyi kullanmam gerekiyor.” Thrud önce valeron'a, sonra da Lith'in görevinden sonra güncellenen Griffon Krallığı haritasına işaret etti.
Yorum