2. Seviye Savaş Tanrısı Novel Oku
(Çevirmen – Asura)
(Düzeltici – Silah)
Bölüm 435
Dünya Ağacı Ateşleme Cihazı ve Siyah Mühür Kutusu.
Seong Jihan eğitim salonundaki iki EX sınıfı ürünü inceledi ve denedi.
Çeşitli girişimler arasında en anlamlı olanı onları birbirine bağlamaktı.
İki nesne birbirine ne kadar yaklaşırsa, yaydıkları boşluk enerjisi de o kadar kalınlaşıyordu.
Dahası,
'Boşluğun kalitesi oldukça yüksekti.'
Seong Jihan sol yüzüne dokundu.
Yüzündeki, buraya ilk girdiği zamandan bu yana iyice büyüyen çatlak.
Geçmişte hâlâ bir yara olarak görülebilirdi ama şimdi yüzlerin arasında belirgin bir mor boşluk vardı.
'Sadece oradan yayılanı emmek bile bu kadarını yaptı......'
Sadece EX sınıfı eşyaların yaydığı enerjiyi emerek yüzündeki boşluk, daha öncesine göre belirgin bir şekilde gelişmişti.
Belki de bunun nedeni, Siyah Yöneticinin doğrudan bu öğeleri yaratmasıydı.
Şimdiye kadar çok fazla boşluk enerjisiyle uğraşmıştı, ancak hassasiyet başka bir seviyedeydi.
Yani bunu sadece yandan emerek bile yüzündeki boşluk artıyordu.
Üstelik,
'Henüz tam olarak kavrayamadım ama, kesin boşluk sanki mekânsal kısıtlamaları aşıyor gibi görünüyor......'
Dünya Ağacı'nı Dünya'da yakıp, nerede olursa olsun elektriği geri alabilen Dünya Ağacı Ateşleme Cihazı.
ve dışarıyla iletişimi tamamen kesen Kara Mühür Kutusu.
Her iki konu da farklı yönlerde olsa da, mekanın kontrolüyle ilgiliydi.
'Ama bu hala sadece spekülasyon aşamasında. Net sonuçlar üretmek için daha fazla boşluğu emmem gerekiyor......'
Ancak gelişmenin de bir sınırı vardı.
'Artık sadece kenardan emmek yeterli değil.'
vıııııııııııııı......
Daha önce olduğu gibi, birbirine bağlı iki nesneden de mor enerji yayılıyor.
Ancak bu durum Seong Jihan'ın gücünü daha fazla güçlendiremezdi.
Artık bir adım daha ileri gitmenin zamanı gelmişti.
'Bunu yüzümün boşluk işlemcisine mi emdirmeliyim?'
Seong Jihan, Dünya Ağacı Ateşleme Cihazına bakarken böyle düşündü.
Onların isteğine aykırı olarak zaten bu konuyu zorlamayacaktı.
Eğer bunu boşluk işlemcisine koyup emseydi, boşluk şimdikinden çok daha fazla gelişecekti.
Fakat,
'Güç çok artarsa, cari denge bozulabilir.'
Boşluk işlemcisi ve Kırmızı Yönetici'nin eli.
Seong Jihan'ın bedenine nakledilen iki yetkinin başlangıçta Yönetici'nin elinde olduğu düşünülüyordu.
Ama mühürlendikçe ve bu sefer boşluk işlemcisi geliştikçe, güç ilişkisi benzer hale geliyordu.
Ama eğer iki EX öğesini boşluk işlemcisine koyup burada güçlendirirse,
Güç büyük ölçüde boşluk işlemcisine doğru kayabilir.
'Şimdilik bu kadar aşırı boşluğa ihtiyacım yok, o yüzden eşyaları koymayalım.'
Eğer boşluk işlemcisini pervasızca yükseltirse, başa çıkamayacağı bir durum ortaya çıkabilirdi.
Seong Jihan onları yüzündeki çatlağa şimdi değil, daha fazla güce ihtiyacı olduğunda sokmaya karar verdi.
“Envanter.”
Seong Jihan iki EX sınıfı eşyayı envanterine koydu ve eğitim salonundan ayrıldı.
Aslında bunun dışında burada eğitilecek çok şey vardı.
'Şimdilik önce 600. seviyeye ulaşmam gerekiyor.'
Çünkü şu an en önemli şey 600. seviyeye ulaşmak ve Challenger 6'ya kadar yükselmekti.
* * *
Her zamankinden farklı bir Challenger oyunu eşleşmesi.
(Rakip oyuncuların hepsi ölür.)
(Oyun biter.)
Düşmanları hafifçe süpüren Seong Jihan, seviye atlama mesajı gelmeyince kaşlarını çattı.
“Seviye gerçekten yükselmiyor. Bu gidişle bu turnuvada 600'e bile ulaşamayacağım.”
Seong Jihan'ın ikinci turnuvasına bir haftadan az bir süre kaldı.
Zaten Büyük Takımyıldızların katılımı için Challenger 5'e gitmesi gerektiğinden, bu kez katılım şansları neredeyse kalmamıştı.
Ancak Seong Jihan'ın seviye atlama hızı daha da artmayınca, artık Challenger 6 yerine standardı 7'ye çıkarmak zorunda kalmış gibi görünüyor.
– Hey, o seviyede yükselmek aslında kolay değil......
– Peki Challenger 7 ise hangi takımyıldız seviyesine kadar katılım sağlanabiliyor? Katılım kurallarını yorumlayabilecek var mı?
– 9. takımyıldız seviyesine kadar katılım mümkündür ancak kontenjan sınırlıdır. Yüzde 20?
– Yüzde 20 olursa rekabet kızışacak;
Kırmızı El ödüllü arena turnuvası.
Son turnuvada Ashoka eli kapatmış olsa da katılımcılar açısından oldukça iyi geçti.
Eğer mühürlü el nedeniyle Total Annihilation'ı kullanamayan kişi Seong Jihan olsaydı, takımyıldız seviyesi 8 bile iyi bir eşleşme olurdu.
ve 9. seviyenin yeterli galibiyeti alabileceği bekleniyordu.
– Eğer 9. seviye katılırsa, Kozmik Şeytan kazanacak mı?
– 9. seviyede çok güçlü olanlar var, neden sadece o isim geçiyor bilmiyorum;
– Hayır, o adam o kadar canavar ki......
– Hiç yenildi mi? Kozmik Şeytan.
ve 9. takımyıldız seviyesinde kazanan aday olarak seçilen kişi Dongbang Sak'tan başkası değildi.
Evrenin takımyıldızlarını korkuya sürükleyen, Gezgin Savaş Tanrısı ile birlikte hareket eden Kozmik Şeytan.
Tek bir kılıçla bir gezegene inip her şeyi silip süpürmesiyle meşhurdu.
9. seviye takımyıldızları arasında en ünlülerinden biriydi.
– Ama ortaya çıkacağının garantisi yok. Sadece %20'lik bir yer var, bu yüzden bu sefer 9. seviye takımyıldızları da sürü halinde uygulanmayacak mı? Yarışmada kaybederseniz, elenirsiniz.
– Peki turnuva katılımcılarını seçerken hangi kriterleri kullanıyorlar?
– İlk gelen ilk alır esasına göre olduğunu duydum?
– Oh...... Eğer ilk gelen ilk alırsa, gerçekten gelmeyebilir mi?
– Seviye 9'da beceriler farklı olsa bile başvurunun gönderilme hızı adil olacaktır lol
Seong Jihan, uzaylı sohbet penceresinin içeriğine bakarken düşüncelere daldı.
'İlk gelen, ilk alır… Artık Dongbang Sak'la karşılaşmak zor.'
Dongbang Sak'ın şu anki kimliği Dövüş Tanrısı'nın öğrencisi olmasına rağmen,
Seong Jihan, kendisinin Dövüş Tanrısı'ndan çok daha üstün dövüş sanatlarına sahip olduğunu düşünüyordu.
Turnuvada o yüce dövüş sanatçısıyla karşılaşmak zaten bir kayıp olurdu.
“Bugünkü yayını burada sonlandırıyorum.”
Seong Jihan, turnuvayla ilgili aktif olarak açılan sohbete baktıktan sonra BattleTube'u şimdilik kapattı.
Turnuvaya sayılı günlerden az bir zaman kaldı.
Dongbang Sak buna katılacaksa, çok iyi hazırlanması gerekiyordu.
Seong Jihan odadan bu maçı düşünerek çıktığında,
(......Cihan. Sen. Yüzüne ne oldu?)
Oturma odasında yüzen Seong Jiah, Seong Jihan'ın yüzüne sert bir sesle baktı.
(Boşluk çok güçlendi...... Çatlaklar da büyüdü.)
“Ah, bu eğitimin sonucu. Biraz güç kazandım.”
(......Biraz güç kazandın derken sanki her an kırılacakmış gibi duruyor.)
“Bu?”
Tık. Tık.
Seong Jihan çatlamış yüzünü işaret ederek kayıtsızca cevap verdi.
“Yakında bozulacak mı? Bir yıl mı sürecek?”
(Bir yıl çok kısa bir süre değil mi?)
“Bir yıl yeterli bir zaman. O zamana kadar her şey bitecek.”
Savaş Tanrısı ile çatışma ve Kızıl Yönetici'nin ateşiyle başa çıkma.
Seong Jihan, tüm bunların bir yıl içinde sona ereceğine inanıyordu.
(Çevirmen – Asura)
(Düzeltici – Silah)
Yani boşluk işlemcisinin gücü artsa ve bedeni bir yıl dayanamasa bile, bu pek önemli değildi.
(Her şey bitecek...... O zaman o yüz ve boşluk da yok olacak mı? Bedenine ne olacak?)
“Eh, o. Şimdiki gibi büyürsem ve bu boşluğu kontrol edersem, iyi olacak, değil mi?”
(......Ya büyüme başarısız olursa?)
“Büyüme başarısız oluyor, böyle imkansız bir varsayımda bulunmayın. Bunun yerine.”
Gülümsedi ve konuyu değiştirdi.
vııııııı.
Parmağı Seong Jiah'ın kilidini işaret ediyordu.
“O kilidi ne zaman açacaksın, abla? Başlangıç Arenası da bitti. Neden şimdi insan olmaya geri dönmüyorsun?”
(......Yapacaktım ama bu bedenle ilgili yapmam gereken bazı şeyler var.)
“Ne gibi şeyler? Seah da artık dünya sıralamasında 2. sırada. Onu daha fazla desteklemeye gerek var mı?”
(Sah'la alakası yok.)
Sonra Seong Jiah, Seong Jihan'a boş boş baktı.
Eğer Seah ile ilgili değilse......
“Bana benim olduğumu söyleme?”
(Evet.)
“İlahi gözünle bir kehanet mi gördün?”
(İlahi göz değil ama bir şey gördüm.)
“Nedir?”
(......Yıkıldın.)
Seong Jiah kasvetli bir sesle devam etti.
(Yüzün boşluk tarafından yutuldu ve bedenin ateş tarafından yakıldı. Başa çıkamadığın gücü bastırmaya çalıştın, ama sonunda patladı... Sınırı aşamadın.)
“Hmm. Nerede oldu bu?”
(Ben de emin değilim. Ama yüzünün üstünde, havada çeşitli silahlar parıldıyordu......)
Takımyıldız kalıntılarından mı bahsediyordu?
Sonra Tuseong olurdu.
“Orada patlasam sorun yok.”
(Ne… Ne oldu? Ortadan kayboldun!)
“O yıldız Savaş Tanrısı'nın yaşadığı yerdir. Tüm gücümü oraya döksem yeter.”
(......Peki şimdi ne yapacaksın? Yüzün boşlukta kaldı, bedenin yandı ve yok oldu!)
“Şey… Yollar var.”
Seong Jihan sakin bir yüzle konuştu.
Aslında o ana kadar hiç bu 'yolu' düşünmemişti.
“Orada kendimi yok edecek kadar çılgın olduğumu mu düşünüyorsun? Şimdiye kadar kazandığım tüm GP'yi kullanana kadar ölemem.”
(Anlıyorum......)
“Evet. Gitmeden önce dünyanın 1 numarası olarak kibirli bir şekilde yaşamalıyım… Yeniden canlanmanın yolları var, bu yüzden endişelenmeyin.”
(Peki bunun yolları nelerdir?)
“Stat Eternity adında bir şeyim var, bu yüzden onunla iyileşebilirim. Ayrıntıları daha sonra gördüğünüzde öğreneceksiniz.”
Seong Jihan, Seong Jiah'ın sorgusunu bu şekilde savuşturdu ve tekrar kilidini işaret etti.
“O yüzden beni merak etme ve anahtarı kullan.”
(......Bunu biraz sonra kullanacağım.)
“Ah, gerçekten. Daha sonra açamazsan...…”
(Hey, benim de senin gibi yollarım var?)
Kız kardeşi de aynı sözlerle karşılık verdi.
Seong Jihan bir an ne diyeceğini bilemeyince,
(O yüzden anahtardan bahsetmeyi bırakın. Ben gidiyorum.)
“Nereye gidiyorsun?”
(Banyo.)
“Sen bir kayasın, abla.”
(......Sadece kabaca bilin ve bırakın geçsin!)
Seong Jiah'ın taş heykeli havaya uçtu ve hızla yatak odasına girdi.
'......Oh, anahtarı ne zaman kullanacak acaba?'
Bu noktada taş gibi yaşamak daha konforlu değil mi?
Seong Jihan böyle düşündü ve kaşlarını çattı.
Boşluğun Cadısı olarak kalıp ona yardım etme niyetinden dolayı minnettardı.
'Ama dürüst olmak gerekirse, güç açısından çok da yardımcı olmayacak… Keşke bir an önce insan olup rahatlasa.'
Şu anda karşı karşıya olduğu rakiplere bakıldığında, Seong Jiah'ın takımyıldız otoritesinin genel durum üzerinde büyük bir etkisi olamayacağı görülüyor.
O, bu gücü kullanarak yardım etmeye çalışmaktansa, onun bir an önce insan olmasını ve huzura kavuşmasını diledi...
'Şey… Eğer pozisyonlarımız farklı olsaydı, ben de aynısını yapardım.'
Seong Jihan böyle düşündü ve bir an Seong Jiah'ın ayrıldığı yeri izledi.
Farkında olmadan küçük bir iç çekiş kaçtı.
* * *
Savaş Tanrısı Yıldızı, Tuseong.
(Dongbang Sak. Turnuvaya başvur. Seong Jihan'ın elini oradan geri getir.)
“Anlaşıldı. Ey Savaş Tanrısı.”
Dongbang Sak, Savaş Tanrısı'nın önünde diz çökerek emri aldı ve koynundan akıllı telefonunu çıkardı.
“Hmm......”
Bip. Bip.
Yaşlı adam gözlerini kıstı ve parmaklarını dikkatlice hareket ettirdi.
Kenardan izleyen Pythia sırıttı.
“Dongbang Sak. Başvuruyu nasıl yapacağını biliyorsun, değil mi? Bilmiyorsan sana yardım edeyim mi?”
“......Beni aptal mı sanıyorsun? Arenaya kim başvuruda bulunamaz!”
“Hayır, sadece BT cihazlarına uyum sağlamakta zorlanan yaşlı birine benziyorsun. Ben, genç biri olarak, yardım etmeye çalışıyorum.”
“Genç mi? Pythia, benden çok daha yaşlı olmalısın, değil mi?”
Dongbang Sak sakalını sıvazladı ve ağır ağır karşılık verdi.
“Hey. Çok değil, tamam mı?”
“İnsanlığın atası Havva'ya kıyasla çok gencim.”
“Hey, benim yüzüm daha genç!”
“Haha. Dış kabuğuna bakarak yargılayabilir misin?”
vııııııı.
Dongbang Sak sağ elini bir kez salladığında cübbesi dalgalandı ve vücudu anında küçüldü.
Bununla birlikte sakalı kayboldu, kırışıklıkları düzeldi ve,
Dongbang Sak'ın görünümü bir anda güçlü kuvvetli yaşlı bir adamdan genç bir çocuğa dönüştü.
“Tek bir hareketle ben de böyle bir çocuk olabiliyorum.”
“Oh… Bir anda değişiyor. Ama sen oldukça tatlısın?”
“Gençliğimden beri yakışıklıydım.”
vııııııı.
Sonra, her zamanki gibi çenesini eliyle okşamaya çalışırken,
“Ah......”
Dongbang Sak bilmeden akıllı telefonunu düşürdü.
Kvajik!
Yere düşen akıllı telefon paramparça oldu.
Kırılan ekranda arena uygulama ekranı görünüyordu.
(Çevirmen – Asura)
(Düzeltici – Silah)
