Kutsal Ölü Çağıran Novel
Nesiller boyunca, tanrılar diyarı, gücü açısından benzersiz kaldı. Tüm evrendeki en güçlü varlıkların yaşadığı, en güçlü varoluştu.
Evrendeki insanların çoğunun Tanrılar Aleminin varlığından haberi bile yoktu ama onları bilenler buranın ne kadar korkunç olduğunu anlamıştı. Tanrılar Aleminin en zayıf insanları bile parmaklarının bir hareketiyle dünyaları yok edebilirdi.
Ama şimdi aynı Tanrılar Alemi parçalanmış, iki tarafa bölünmüştü. Bir tarafta, son Tanrılar Savaşı'nda isyancı sayılan ve canlarını kurtarmak için kaçmak zorunda kalan Tanrılar vardı. Artık o taraf Tanrılar Aleminin kontrolüne sahipti.
Diğer taraf ise Tanrıların Savaşı'ndan sağ kurtulan ve Tanrılar Aleminin Prensi Caen'in yönetimi altında olan taraftı. Herkes için Caen'in tarafının tek başına isyancılara göre daha güçlü olduğu açıktı ancak Hezekiel'in de katılmasıyla işler karmaşık hale geldi.
Dünyanın çoğu, iki tarafın tüm Üst Diyar'ı yok etme potansiyeline sahip bir savaşa hazırlandığından habersizdi.
Üst Diyarın Lordu bile yaklaşmakta olan sorunun farkında değildi. Başka pek fazla şeye dikkat etmediği noktaya kadar kendine has yeterince sorunu vardı.
Yine de Üst Diyarın Lordu, Üst Diyarın Güney Dünyasında kalan bazı tanrıların olduğunu biliyordu. Onlar hakkında pek casusluk yapmadı. İstese de oraya koruyucu bariyer döşendiği için yapamıyordu.
Kontrol etmesinin tek yolu Generalleri olay yerine göndermekti ama o hiçbir şey yapmamayı tercih etti. Şu ana kadar Tanrılar Güney Dünyasını etkileyecek pek bir şey yapmamıştı. Bu yüzden onları da rahat bıraktı.
Tek bildiği kaldıkları yerdi ve amaçlarına dair hiçbir şey yoktu ama birkaç şeyi tahmin edebiliyordu. Üst Diyar'da savaşırken Ezekiel'in enerjisini zaten hissetmişti.
Bu nedenle Üst Diyar'da Tanrıları kaçmaya zorlayan büyük bir şeyin gerçekleştiğinden emindi. Caen'in de Güney Dünyası'nda olup olmadığından emin değildi.
Karyk'in Caen'den nefret ettiğine inandığı için Karyk'a bu konuda bilgi vermedi. Genç prens Güney Dünyasındaysa Karyk'in Caen'e karşı savaş açmasını istemiyordu.
En azından Karyk kız kardeşini bulmayı bitirip biraz sakinleşene kadar bu bilgiyi şimdilik gizli tuttu.
“Kız kardeşini bulup bulmadığını merak ediyorum.” Üst Diyarın Lordu portaldan baktı, hâlâ Karyk'in Dünyasının yok oluşunu görebiliyordu.
Cehennem Bölgesi'nin içini göremediği için Karyk'in aradığını bulup bulmadığından emin değildi.
Bir süre sonra dikkatini Avilia'ya çevirdi. Genç kadın hayata yeni dönmüştü ki bu, ne kadar düşünürse düşünsün inanılmazdı.
Bu kadar uzun bir ölümden sonra bile Karyk birisini hayata döndürdü. Bu onu Karyk'in hedefleri açısından düşündüğünden daha önemli olduğuna inandırdı.
Sabırla Karyk'ın dönmesini bekledi. Aynı zamanda Avilia'nın da gücünü toparlayıp daha da büyüyebilmesi için bazı Enerji Kristalleri verdi.
“Enerji Kristallerini yiyin. Bunun size faydası olacaktır. Ama unutmayın, tüm süreç çok acı verici olacaktır.”
Milyarlarca ruh arasında Karyk yalnızca bu kızı hayata döndürmüştü. Bu, ne kadar önemsiz olursa olsun onun için bir miktar önem taşıdığını gösteriyordu. Onun üzerinde iyi bir izlenim bırakmanın hiçbir zaman zarar vermeyeceğini düşünüyordu.
Avilia daha önce hiç hissetmediği bir güçle dolu olan Kristali aldı. Böyle bir şeyi onların dünyasında bulmak imkânsızdı. Gerçek anlamda tanrısal bir öğeydi.
Avilia, Üst Diyar Lordu'na güvenip güvenemeyeceğinden emin değildi. Ancak Karyk ondan adamla kalmasını istedi ve bu da onun adama bir dereceye kadar güvendiğine inanmasını sağladı. Bu yüzden ona güvenmeye de karar verdi.
Acı umurunda değildi. Bir dahaki sefere bu kadar acınası bir şekilde ölmemek için sadece daha güçlü olmak istiyordu. Eğer sözleri doğruysa riski almak istiyordu.
Kristali ağzına koydu ve o anda hiçbir hazırlık yapmadan onu yedi.
Kristal vücudu tarafından emilir emilmez, Avilia'nın vücudunda bir enerji dalgası dolaştı ve onun hem acı hem de korku içinde titremesine neden oldu. Sanki vücudu bu korkunç enerji tarafından parçalanıyormuş gibiydi.
Ama acıya dayanmaya ve ilerlemeye kararlı bir şekilde yumruklarını sıktı ama bunun son derece zor olduğu ortaya çıktı. Acıyla çığlık atmamak için kendini tutamadı.
Acı her geçen saniye daha da yoğunlaşıyordu ama Avilia geri adım atmayı reddetti. vazgeçme dürtüsüne direnmek için içindeki iradenin her zerresini topladı.
Çığlıkları tüm salonu doldurmuştu. Üst Diyarın Lordu, Avilia'yı benzersiz bir alana mühürledi, böylece çığlıkları kulaklarını acıtmadı.
“Sana acı vereceğini söylemiştim. Ama en azından acı seni öldürmeyecek. O yüzden sabret. Bundan çok fayda göreceksin.”
Üst Diyarın Lordu Tahtta oturuyordu ve Avilia'nın acı içinde dönüp dönmesini izliyordu.
Dikkati kısa sürede Geçit'e çevrildi ve buradan birkaç kişinin salona girdiğini gördü.
Öndeki kişi beklediği kişiydi. Bu Karyk'tı. Ama yanında aralarında en zayıf görünen genç bir kız vardı. Ancak Karyk ona karşı en korumacı görünen kişiydi.
Arkada Novius ve Cylix Karyk'i takip ediyor ve son olarak da Karyk'in en eski arkadaşı Güç Yarı Tanrısı'ydı.
Yorum