Kara Büyücünün Dönüşü Novel Oku
Bölüm 735 İnsanlar Canavardır
Dışarıdaki savaşçılar, klan üslerinin yakınında bir geçit belirdiğinde turnayı gözünden vurduklarını düşündüler. Klanları Karanlık Fraksiyon’da yer alıyordu ve çok büyük değildi. Mor Dut Klanı olarak biliniyordu.
Klanın bir geçmişi olsa da, bu geçmiş kitaplara yazılacak kadar önemli değildi. Ancak, şanslarının değiştiğine inanıyorlardı.
Pagna dünyası açılan boyutları ve portalları öğrenmişti. Şimdi klanların güçlenip büyüyeceği ve yakınlarında bir boyutun açılmasından faydalanabilecekleri bir zamandı.
Bu yeni keşif hakkında kimseye bilgi vermeden önce, ilk klan en güçlü on savaşçısını boyutta keşif yapmaları için göndermişti. İçeride hangi seviyede canavarların bulunduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu.
Aralarında birkaç yüksek başlangıç aşaması savaşçısının da bulunduğu savaşçılar içeri girdiklerinde şanslı olduklarını düşündüler. Canavarlara karşı savaştılar ve onları bir grup olarak yenmeyi başardılar, küçük bir servet karşılığında satılabilecek veya xiulian uygulamalarını orta aşamaya yükseltebilecek güçlü kristaller elde ettiler.
İçeri giren savaşçıların neredeyse tamamı birlikte çalışan yüksek rütbeli ilk aşama savaşçıları olduğu için, tek başlarına asla baş edemeyecekleri canavarları yenebildiler.
Birkaç canavarı yendikten sonra, gerçek bir meydan okuma ortaya çıktı. Büyük turuncu bir ayıyla karşılaştılar, hem de sadece bir değil, iki tane.
“Görünüşe göre bu sefer turnayı gözünden vurduk. Hadi gidelim; bu klanımız için fark yaratabilir. Belki de Karanlık Fraksiyonu kurtaran biz oluruz!” diye tezahürat yaptı liderlerden biri ve hepsi ileri atıldı.
Ancak ayı tahmin ettiklerinden çok daha güçlüydü. Pençeleri birkaç savaşçıyla aynı anda boy ölçüşebilecek güçteydi ve onları savurup vücutlarını arkalarındaki büyük ağaçlara çarptırabilirdi.
Bu, boyutta şimdiye kadar karşılaştıkları diğerleri gibi basit bir canavar değildi. Saldırırken temkinli davrandıklarında, canavarın ileri atılmadığını veya kendilerine saldırmadığını fark ettiler.
Bu onlara düşünmek için zaman kazandırdı.
“Ne yapacağız? Canavar bizim için çok güçlü ama aynı zamanda bize saldırmıyor. vazgeçip başka bir yerde mi avlansak?” diye sordu savaşçılardan biri.
Hepsi keşif gezisinden sorumlu lidere baktı. Bu kişi Klan Lideri değil, klanın en gelecek vaat eden üyesi, Roku adında yükselen bir yıldızdı.
“Bekle, hemen gitme,” dedi Roku elini kaldırarak. “Saldırmamasının bir nedeni var. Görmüyor musun? Attığı her adımda, her hareketinde küçüğü korumak için hareket ediyor.”
“Oldukça açık; çocuğunu koruyan bir anne.”
“Ama bu neyi değiştirir ki?” diye sordu bir başka savaşçı.
“Çok fark var. On kişiyiz ve saldırılarımızda koordineliyiz,” diye yanıtladı Roku. “Eğer çocuğunu koruduğunu bilirsek, canavarın nasıl davranacağını da biliriz. Doğru hedefe saldırdığımız sürece…”
Diğer savaşçılar Roku’nun ne dediğini anlamaya başladılar ve planı uygulamaya koydular.
Savaşçılar çocuk ayıya karşı saldırılarını koordine ettiler. Çocuk ayı bir canavara göre güçlü olsa da, bu iyi koordine edilmiş savaşçılarla boy ölçüşemezdi.
Anne ayı Ginger bunu fark etti ve çocuğu vücudunun büyük bir kısmıyla örtmek için hamle yaptı. Bu, Roku ve diğerlerinin saldırması için mükemmel bir zamandı.
Arkadan gelip güçlü saldırılarda bulunmayı başardılar ve ayının derisine zarar verip parçalayarak kanamasına neden oldular. Yine de Ginger hala güçlü duruyordu, çocuğunu korumaya kararlıydı.
Savaş bir süre daha devam etti ve Roku aynı tekniği tekrar tekrar kullandı. Ginger’ın vücudundaki izler büyüdü ve sonunda Ginger yere yığıldı, pençelerini çocuğunun vücuduna sararak onu korumaya çalıştı.
“Başardık. Sonunda başardık. Bu en az beşinci seviye bir güç kristali olmalı!” diye iddia etti savaşçılardan biri.
Grup hızla kristali toplamaya başladı. Yaklaştıklarında bir şeyin farkına vardılar. Çocuk ayı kükremiş ve içlerinden birine saldırmaya çalışmış.
“Bununla ne yapacağız?” diye sordu savaşçılardan biri.
“Ne demek istiyorsun? Bu bir canavar, değil mi? vücudunda bir kristal var, o yüzden onu çıkar,” diye emretti Roku.
En hızlı şekilde, savaşçılardan beşi farklı yönlerden girerek kılıçlarıyla bedenini delip geçti. Uzun süre dayanamadı ve annesinin kollarına düştü.
Yukarıdan bakıldığında, çocuğunu korumaya çalışan annenin tutunduğu mükemmel bir resim gibi görünür.
Savaşçıların hiçbiri açıkça sempati duymuyordu, çünkü onlar için bu sadece başka bir canavardı. Kendi yaşamlarını iyileştirmek için enerji toplayabilecekleri yaratıklar, tıpkı yemek için yetiştirilen ama güçleri için toplanan hayvanlar gibi.
Kristal Ginger’ın bedeninden çoktan çıkarılmıştı ve şimdi çocuğa doğru ilerliyorlardı. Tam o sırada bir dalın kırıldığını ve yerde yaprakların hışırdadığını duydular.
Orada kimin olduğunu görmek için döndüklerinde, üzerinde neredeyse hiçbir giysi olmayan bir adam gördüler. Geldiğinde üzerinde olan giysiler çoktan yıpranmış, sadece kasık bölgesini kaplayan küçük bir yama ve bacaklarının bir kısmında şort gibi bir şey kalmıştı. Üzerindeki tek eşya boynuna asılı bir madalyondu.
“O cesetten uzak durun,” dedi Murkel.
“Burada bizden önce biri mi vardı? Bu nasıl mümkün olabilir!” Roku haykırdı.
Diğerleri hızla işlerine devam etti, içeri yeni giren adamı görmezden gelerek onu Roku’ya bırakmayı planladılar.
“Kim olduğunu ve hangi klandan geldiğini açıkla,” dedi Roku, aniden gözden kaybolan davetsiz misafiri işaret ederek.
Ne olduğunu anlamadan önce Roku parmağının ucunun yere düştüğünü gördü. Eli temiz bir şekilde kesilmişti ama kim tarafından kesildiğini arkasından gelen çığlıkları duyana kadar anlayamamıştı.
Arkasını döndüğünde, söz konusu garip adamın müttefiklerinin karnına koca bir yumruk indirdiğini gördü.
“Cesetten uzak durun dedim!” Murkel haykırdı.
Yorum