Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 654 Kardeşim İçin Her Şey

Kara Büyücünün Dönüşü Novel

Çevirmen: Rin Fenrir

Bölüm 654 Kardeşim İçin Her Şey Fenrir Scans

Safa Beyaz Ejder adını her duyduğunda yüzünde diğerlerinden gizleyemediği bir gülümseme beliriyordu. Bu da insanların onun Karanlık Fraksiyon’un elindeki gizli silah olabileceğini daha fazla düşünmesine neden oluyordu.

Ancak gülümsemesinin nedeni basitti.

“Beyaz Ejderha’dan bu kadar bahsediliyor ama kimse onun diğer tarafta olduğunu, sizin İblis adını verdiğiniz kişinin de o olduğunu fark etmiyor. Pagna’dan gelen Raze ne kadar zamandır burada ve bu yerde kaç efsane anlattı.

“Bu kadar çok insanın onun hakkında konuştuğunu görmek beni gülümsetiyor. Kardeşim olmadığını biliyorum ama o bedendeyken ve benimle ilgilenirken yaptığı eylemlerle sanki bu hayatta sahip olduğum bir başka kardeşimmiş gibi hissediyorum.

Hannah’nın sataşmalarına cevap vermeyerek mızrağını tuttu ve maç başladı.

Hannah hemen kapıdan başlamıştı; özel bir Şafak Kılıcı klanı tekniği kullanarak bir yandan diğer yana zıplayarak ileriye doğru hücum etti. Liam’a karşı kullandığı ve sonraya sakladığı ayak tekniklerinden biriydi bu.

Yaklaştıklarında elini kılıcın üzerinde gezdirerek daha önce birçok kez yaptığı gibi kılıcın parlamasını sağladı. Aralarında birkaç metre kaldığında Safa mızrağını kaldırdı ve yere sapladı.

Yerden geçen büyük bir çatlak belirdi ve mükemmel bir şekilde Hannah’nın ayağı tam içine girdi. Ne olduğunu anlamadan bir mızrak saldırısı daha ona doğru geldi ama Hannah yarım ay bloğunu uyguladı ve mızrağı uzaklaştırdı.

Hannah yeni bir saldırı bekliyordu, bu yüzden ayağındaki Qi’yi değiştirdi ve geri çekilerek onu çıkardı.

Hannah, “Doğru, sen Karanlık Fraksiyon’dansın, kazanmak için elinden geleni yapıyorsun, bu yüzden benimle kafa kafaya çarpışmaktansa bu tür hilelere başvurmaktan memnunsun,” dedi.

“Numara mı?” Safa cevap verdi. “Savaş alanında her şey mübahtır. Üzerimdekiler dışında başka bir şey kullanmıyorum.”

Hannah tekrar içeri girdi ve bu sefer yerdeki garip saldırılardan kaçınmak için sıçradı ve kılıcını savurarak daha fazla Işık Fraksiyonu tekniği uyguladı.

Mızrağını yere sağlam bir şekilde saplayan Safa, ayaklarını da yere sağlam bir şekilde bastığından emin oldu ve mızrağa kanalize ettiği Qi ile kılıç darbelerini savurdu.

Hannah’nın hareketleri zarifti, havada kılıcın arkasında hafif bir iz takip edilebiliyor, Safa’ya mümkün olduğunca çok açıdan saldırıyordu.

Aynı anda Safa mızrağını sertçe savurarak her bir darbeyi uzaklaştırdı. İkisi de ortada durmuş, silaha karşı silahla savaşıyordu.

Kalabalık her iki taraf için de tezahürat yaparken heyecanlanıyordu ve çoğu erkek olmasına rağmen Safa’nın son olaylardan sonra çok sayıda takipçi kazandığı görülüyordu.

“Fark ettiniz, değil mi?” Ay Kalkanı Klanı’nın lideri Gavin şöyle dedi.

“Elbette biliyorum, bir savunma ustası olabilirsin ama bu bazı şeyleri görebilen tek kişinin sen olduğu anlamına gelmez,” diye karşılık verdi Murkel. “Her halükarda, kaybedecek gibi görünüyor… ki bu utanç verici.”

Liam ve Simyon Klan Liderlerinin konuşmalarını dinliyordu; savaşın bu kadar başındayken neden böyle bir şey söylediklerini merak ediyorlardı.

“Siz ikiniz fark etmelisiniz, değil mi?” Ricktor dedi ki. “Tüm bu süre boyunca, ilk saldırısı da dahil olmak üzere, hepsi savunmaya yönelikti. Hannah’nın saldırıları hızlı ve seri ama Safa’nın tek bir saldırısı bile vurmaya odaklanmadı.”

“Bu onun stratejisinin bir parçası mı?” Simyon sordu. “Rakibini yıpratmak ve sonra diğeri yorulduğunda saldırmak.”

“Ne yani, herkesin senin gibi dövüştüğünü mü sanıyorsun?” Liam sordu.

“Olabilir ama bu şekilde kazanamaz; çok az kişi anlattığınız gibi bir şey yapabilir. Çünkü bir dövüşte meydana gelen çok önemli şeyler vardır,” diye açıkladı Ricktor. “Biri saldırırken, bir tür ritme girerler. Tekniklerini daha az çabayla kullanmalarını sağlayan bir momentum birikimi.”

“Bir düşünün, tekniklerinizi dev bir kaya üzerinde birbiri ardına kullanırken yorulmaya daha az meyillisinizdir. Ancak bir rakibe karşı savaşırken her şey çok daha zor hale gelir. Şu anda Safa diğer taraf için sadece bir kaya.”

İkisi de Riktor’un açıklamasını anlamıştı. Mesele şu ki, hem Liam hem de Simyon Safa’nın gerçek gücünü herkesten daha iyi biliyorlardı ve onun bunu bilip böyle bir şey yapmayacağını biliyorlardı.

Bunu neden yaptığına dair sadece bir neden düşünebildiler.

Liam, “Çok yazık; eğer Safa gerçekten her şeyiyle dövüşseydi, iyi bir maç olurdu ve kazanma şansı yüksek olurdu,” dedi. “Belki de bu dövüşte onu denemeye teşvik edecek bir şey olur.”

“Kaybetmeyecek,” diye cevap verdi Simyon anında. “Eğer düşündüğümüz doğruysa, o zaman bu maçı kaybedeceğini bilmelisiniz. Bize çok fazla enerji kullanmamamız gerektiğini, her şeye hazır olmamız gerektiğini ve buna kendisinin de dahil olduğunu söyledi.”

“Hannah ile asla doğru düzgün bir kavgaya sürüklenmeyecek, çünkü cevap basit, kardeşini çok önemsiyor ve onu rahatsız edecek ya da yoluna çıkacak bir şey yapmaz.”

Savaş alanında Hannah’dan büyük saldırılar gerçekleşiyor ve Qi birikimi birinden diğerine artıyordu. Bir an için Safa büyük bir saldırıyı engelledi ve ellerinin zayıf görünmesini sağladı.

Bu noktaya kadar herkes sadece merkezde amansız bir saldırı ve amansızca blok yapan birini görüyordu. İşte o anda Safa mızrağı bıraktı ve yere düşürdü.

Hannah başka bir saldırı için yaklaştığında, orta aşama savaşçılar gelip kılıçlarıyla saldırıyı durdurdu.

“Kazanan belli oldu; Hannah tekler müsabakasının final turuna geçecek!”

Kalabalıkta seturna gözyaşları belirdi; buna inanamıyorlardı. Aydınlık Fraksiyonu katılımcılarının neredeyse tamamını kaybetmişken, şimdi finale girebiliyorlardı. Artık kimin kazandığına bakmaksızın başlarını dik tutabilirlerdi.

Bir Şeytani Fraksiyon üyesi ve bir Aydınlık Fraksiyon üyesi vardı ve şimdi tekler aşamasının final maçına girecek son kişiyi belirleyecek sadece bir maç kalmıştı.

Diğer tarafta Raze rahat bir nefes aldı, kasları gevşedi ve eskisine kıyasla daha doğal bir oturma pozisyonuna geçti. Hiçbir şey yapmasına gerek kalmadığı için mutluydu; bu, planının daha fazla işlemesini sağlayacaktı.

Çünkü Safa ile maç sırasında girmek zorunda kalırsa, aklında gerçekten hiçbir plan yoktu.

Amir kalabalığın içinde, “ve işte final dövüşü,” dedi. “Bunu yakından takip etmelisiniz. Bu çocuk onu Mantis’ten çıkaracak kadar güçlü olabilir ve eğer durum buysa, işte o zaman saldıracağız.”