Kara Büyücünün Dönüşü Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Bölüm 583 Kızıl Turna’nın Sorumlusu Kim?
Ertesi gün geldi ve Reno’dan herkese neler olup bittiğine dair oldukça açık bir mesaj gönderildi.
Pek çok kişinin soruları vardı ama çoğu bunun sebebinin Raze’in bir tür eşya üzerinde çalışıyor olması ve konsantrasyonunun herhangi bir şekilde bozulmasını istememesi olduğunu düşünüyordu.
Tehdidi son derece ciddiydi. Kızıl Turna üyeleri neler olup bittiği hakkında bilgilendirildikten sonra, hepsi hanlardan birinde buluşmaya karar verdi.
Önlerinde sadece su dolu bardaklar vardı ve başka hiçbir şey yoktu.
“Burası berbat bir yer!” Kizer bardağı kaldırıp masaya çarparak geri koydu. “Bu kasabada alkol bile bulamıyoruz.”
“İtibarımızı arttırmak için o kadar çok şey yaptık ve şimdi neredeyse besin zincirinin en altında yer alıyoruz.”
“Hey, şikayet etme,” dedi Tilon kollarını kavuşturarak. “En azından sen Kara Büyücü’den bir şey aldın… Ben hâlâ bekliyorum ve hissedebiliyorum, çok yakın, yakında her şeyi utandıracak kudretli bir kalkana sahip olacağım!”
Bunu düşünürken Tilon’un yüzündeki sırıtma giderek büyüyordu. Son günlerde oldukça bipolardı, çünkü zaman zaman sabrı tükeniyor, diğer üyelerle düzenli olarak kavgaya tutuşuyor ve bu kavga oldukça fiziksel bir hal alıyordu.
“Buna inanamıyorum Elvlin… o gitti ve bunun arkasında Raze vardı,” dedi Lily. “Nasıl… bu gerçeği görmezden geliyoruz ve hatta şehirde bile onun yüzünden, bu gidişle artık lider sen değilmişsin gibi geliyor, neden onu bu kadar çok takip ediyorsun!”
“Hey!” Reno seslendi. “Liderimizin kim olduğunu biliyoruz ve unutmayın ki Kara Büyücü artık grubumuzun bir parçası, ailemiz gibi. Eğer bu herhangi birimizin başına gelseydi, hepimiz aynı şeyi yapardık.”
“Ama ben ailemizden birini öldürmezdim,” diye karşılık verdi Lily.
Bu noktada aklından geçenleri söyleyen Lily dışında herkes kendini yumurta kabuğunun üzerinde yürüyormuş gibi hissediyordu. Alba’ya baktılar, sert bir tepki verip vermeyeceğini merak ediyorlardı ama onun yerine beklediklerinden çok daha sakindi.
“Elvlin’e ne olduğunu hepinize anlattım, hatta bölgedeki Gezginlerle de teyit etmeyi başardım. Görünüşe göre açgözlülüğün onu etkilemesine izin vermiş.”
“Ve bence tüm bunlarda büyük bir kısmı kaçırıyorsun Lily. Benim karşımdayken özgürce konuşmana ve dilediğini söylemene izin veriyorum ama Raze’in karşısındayken dikkatli ol.”
Lily alay etti ve başını yana çevirdi. Yeni katılmış bir üyeye neden dikkat etsin ki?
“Onunla yakın zamanda tanışmadın, değil mi?” Reno sordu. “Tanışmış olanlar Alba’nın sözlerini anlayacaktır. Şu anda zaten orta aşama bir savaşçı.”
Masadakilerden birkaçı gerçeği öğrenince gözleri fal taşı gibi açıldı. Raze ile son karşılaşmalarından bu yana biri bu kadar çabuk orta kademe bir savaşçı haline gelebilmişti.
Sadece bu da değil, tuhaf güçlerini Pagna becerileriyle birleştirerek zaten büyük bir güce sahip olduğunu biliyorlardı, peki şimdi ne kadar güçlüydü?
“Zamanla onun iyi tarafında olmamızın kötü tarafında olmamızdan daha iyi olacağı bir nokta gelebilir ve bence şu anda ilişkimizden geri adım atmak için çok geç… bu bizi daha da kötüleştirecek.”
Konuşmalarını bitirdikten sonra kalkmanın en iyisi olduğunu düşündüler. Kızıl Turna, kasabanın yeni muhafızlarını eğittikleri kurumuş göle doğru gidiyordu.
Savaşmak isteyen yaklaşık yüz kişi vardı. Kasabanın genç erkekleri başka şehirlerde bedenen çalışarak ailelerine bakıyorlardı.
Bunlar, Raze’in yaratmayı başardığı kalkanların verildiği kişilerdi, elbette henüz herkese yetecek kadar kalkan yoktu.
Kızıl Turna üyelerinin neden orada olduğuna gelince, onları eğitmek içindi. Onlara nasıl dövüşeceklerini ve Qi’yi nasıl kullanacaklarını öğretiyorlardı.
Herkes Qi öğrenme konusunda yetenekli olamazdı ve herkes bir Pagna savaşçısı olamazdı. Ancak, kasabadaki pek çok kişinin öğrenme şansı bile yoktu.
Belki de klan sadece yetenekli öğrencileri ya da en çok parası olanları seçtiği içindir. Her iki durumda da, şimdi klan onlara bedavaya öğretiyordu.
Klanın üyesi olmayacaklar ama kasabanın koruyucuları olacaklardı.
Yolda Raze tarafından kullanılan yeni binanın önünden de geçtiler ve hemen dışarıda uzun, yırtık pırtık giysiler içinde bir kadının kapıya doğru yürüdüğünü gördüler.
“Bekle!” Alba bağırdı. “Oraya girmene izin yok.”
“Herkese söylemeyi unuttun mu?” Froma sordu.
“Belediye Başkanı’na ve Rayna’ya söyledim, onlar da kasabadaki herkese haber verdiklerini söylediler. Kimse girmeye cesaret edemez,” diye düşündü Reno.
Kadın bir süre boş gözlerle onlara baktı ve sonra tekrar kapıya doğru yürümeye başladı.
“Dur dedim!” Alba tekrar bağırdı. Raze’in bu sert uyarıdan sonra ne kadar sinirleneceğini ancak hayal edebilirdi. Tüm Kızıl Turna sadece hayal edebilirdi.
Yine de ellerini kadının üzerine koymaya yaklaştığında, Alba bileğinden tutuldu ve kısa süre sonra gökyüzünü görebildi.
Yere doğru gidiyordu ancak bacaklarını yere koymayı başararak kendini aşağılanmaktan ve yere atılmaktan kurtardı.
“Kimsin sen? Neden Raze’i görmeye gitmeyi bu kadar çok istiyorsun?” Alba sordu ve bu kişinin gücünü daha çok merak ediyordu.
“Ben kimim?” Anna cevap verdi. “Bunu bilmene gerek yok, sadece yolda olduğunu bil, o yüzden çekil.”
Kızıl Vinç üyelerinin geri kalanı Anna’nın etrafını sarmakta gecikmedi, dövüşe hazırdılar ama hepsi endişeliydi çünkü Raze’in çalıştığı yerin hemen dışındaydı.
Yeni roman cbölümleri Fenrir Scans’da yayınlandı
Yorum