Kara Büyücünün Dönüşü Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Bölüm 571 O Benim Oğlum!
Neverfall Klanı’ndan ayrılırken tüm bölge gerçeküstü geliyordu. Çünkü Raze üsse her girdiğinde, farklı katların her birinde eğitim gören çok sayıda üye görüyordu.
Bu sefer, çoğunlukla çorak bir araziydi; geride bırakılan birkaç göstermelik üye ve alt katta klanın yaşlıları vardı, ancak eğitimin gürültüsüyle karşılaştırıldığında, her şey onlara çok boş geliyordu.
Raze mekandan çıkmıştı ve şimdi tüm grupla birlikte Repton şehrine doğru çorak arazide aceleyle ilerliyorlardı.
İki kardeş işlerini özenle yapıyordu, herkesin olması gereken yere önceden koşturmadılar. Bunun yerine, ilk aşama bir savaşçı olan Fixteen’in bile ayak uydurabileceği bir hızda kaldılar.
Aynı zamanda Raze, kardeşlerin adımlarında sürekli olarak Qi’lerinin bir kısmını dışarı sızdırdıklarını keskin bir gözle fark etti. Başta nedenini bilmiyordu ama görünüşe bakılırsa bu onların bir terslik olup olmadığını kontrol etme yöntemiydi.
Ancak şehre doğru ilerledikçe herhangi bir sorunla karşılaşmadılar ve sonunda yapının ana hatlarını görebildiler. Etrafında herhangi bir duvar yoktu, ancak görülebilen devasa bina yapıları her zaman göze çarpıyordu ve eğer gece ise, kırmızı fener ışıklarının miktarı da göze çarpıyordu.
Yine de burası normalde olduğundan çok daha farklı görünüyordu çünkü Raze hemen dışında çok sayıda Pagna savaşçısının durduğunu görebiliyordu. Neverfall Klanı üniforması giyen üyeler önlerinde duruyor ve birbirleriyle konuşuyorlardı.
Bazıları ayaktaydı, bazıları oturuyordu ama hepsinin üzerinde silahları vardı. Sanki her an savaşa girmeye hazır gibiydiler.
“Klan üyeleri neden içeride değil de dışarıda?” Raze sordu. “Şehre girmelerine izin verilmiyor mu?”
“Birçoğu zaten şehirde,” diye yanıtladı Han. “En azından önemli olanlar. Eğer fark etmediysen, dışarıda olanlar sadece onlar değil.”
Han başıyla doğu ve batı girişlerinin yanı sıra bir dizi başka girişi de işaret ediyordu. Tıpkı Neverfall Klanı gibi Pagna savaşçılarından oluşan büyük grupların da orada durduğunu görebiliyorlardı, sadece diğerlerine kıyasla farklı üniformalar giyiyorlardı.
“Şehir büyük etkinlik için temizlendi. İçeride neredeyse hiç insan yok, sadece Pagna savaşçıları var ama Klan’ın etkisi ve Belil’in davetleri sayesinde Şeytani Grup’taki neredeyse tüm klanlar burada,” diye yanıtladı Fixteen. “İçeride, İblis Fraksiyonu’nun önemli üyeleri büyük gününüzü görmek için toplanmış olacak.”
“Dışarıdayken, herhangi bir şey olursa içeri girmeye ve saldırmaya hazır klan üyeleri olacak. Size daha önce de söyledim, Şeytani Fraksiyon diğerlerine benzemez. Kimse ne olacağını gerçekten bilmiyor, bu yüzden her şeye hazırlıklı olmak zorundalar.”
“Düğününüz yanlış giderse ya da Belil’in istediği gibi olmazsa, bu şehirde büyük bir savaş çıkma ihtimali var. Şu anda Repton, sizin düğününüz bahane edilerek büyük bir buluşma yeri haline geldi.”
Bu sözleri duyan Raze bir şeyler olabileceğinden biraz endişelendi. Fixteen, Belil ve kardeşlere güvenmesini söylemişti ama olayların gidişatına bakılırsa, bunu yapabileceğinden o kadar da emin değildi.
Neverfall Klanı üyelerinden oluşan gruba ulaştıklarında, oturanlar veya sohbet edenler ayağa kalkmış ve düzene girmişlerdi. Diğerleriyle birlikte iki kardeşe de hızlıca selam verdiler.
Büyük kemerli bir kapıdan girene kadar ilerlemeye devam ettiler. Duvar yoktu ama kemerli ve kapısı olmayan içi boş kapı, şehre ne zaman girileceğini gösteriyordu.
“Whoo!”
Raze şehre girer girmez yüksek sesli tezahüratlar ve alkışlar duyuldu. Her yer sallanıyordu. Sokaklarda yürürken, ara sokaklarda ve sağlı sollu binaların üzerinde toplanmış birkaç kişi vardı.
Balkonlarda duruyorlardı, çatılarda duruyorlardı, hepsi Raze’in gelişini alkışlıyordu. Hepsinin Pagna savaşçıları olduğuna ve tek bir yerde toplandıklarına inanmak zordu.
Raze, “Hepsi tezahürat yapıyor; ben de orada burada birkaç yuhalama bekliyordum,” diye mırıldandı.
“Öyle mi düşünüyorsun? Böyle bir şey yapmaları düğüne karşı olduklarını açıkça gösterir ve şu anda karşı olmaları için hiçbir sebep yok,” diye yanıtladı Fixteen.
Raze’in şu anki kıyafetine bakarak onun bugünün onur kişisi olduğunu anladılar. Bu ve Han ile Fing’in onun yanında olduğu gerçeği. Bugün ağır şekilde korunan yalnızca bir kişi olacaktı.
Raze sokaklarda yürümeye devam ederken, konfetiler havadan ona doğru fırlatıldı, insanlar tezahürat yapmaya devam etti ancak mırıltılar duyulabiliyordu.
“Kimse Rayna’yla birlikte olanın kim olduğuna baktı mı?”
“Maske takıyor, kim olduğunu anlayamıyorum, neden maske taksın ki?”
“Belki de Neverfall Klanı onun kim olduğu konusunda utangaçtır.”
“Ha, öyle olacağını sanmıyorum, ama gariptir, kocasının kim olacağına dair neredeyse hiç söylenti olmamasını başardılar.”
“Onu elde etmeyi başardığına göre oldukça yakışıklı olmalı ve Belil’e de kabul ettirmek için güçlü olmalı. Sanırım bugün en azından hangi klandan olduğunu öğreneceğiz.”
Raze kendisi için açılan patikadan sokaklarda yürümeye devam ederken, güncellenmiş pazar meydanını görebiliyordu. Sahne rafine ahşaptan inşa edilmişti. Sadece büyük etkinlikleri için bir platform.
Etkinlik için zarif kırmızı bir kumaşla kaplanmıştı ve hatta bir kişinin sağdan ve soldan geçmesine izin veren, bölünerek sahneye çıkan kırmızı bir pisti vardı.
Pazar meydanının etrafı kordon altına alınmıştı. Sanki bir arenada büyük bir gösteri bekliyormuş gibi etkinliği izleyen bir kalabalık vardı, ancak sahnenin hemen önünde Şeytani Fraksiyonun en korkulan klanlarının Klan Başkanları duruyordu.
Sha Mo olarak bilinen iri dağlı adam, yere değen sopasıyla ayakta duruyordu. Aynı anda, tek gözü dışında tüm vücudunu kaplayan siyah sargılara bürünmüş Kayıp Klan’ın lideri Lince de oradaydı. Bir de Yarık Diş Klanı’nın lideri vardı.
Aralarındaki en yaşlı görünümlü olanın tüm vücudunu saran kalın, gri bir sakalı vardı. Garip bir şekilde kolları ve bacakları bandajlarla kaplıydı ve yüzünde iyileşmekte olduğu anlaşılan birkaç kesik vardı.
Bu adam lider Yunro’ydu ve bu onun normal görünüşü değildi.
Raze, ‘Karanlık Fraksiyon’un en güçlüsüyle tanıştım ve şimdi de Şeytani Fraksiyon’un en güçlüsüyle tanışacağım,’ diye düşündü.
“Oğlum!” Belil yüksek bir sesle bağırdı. “Sonunda buradasın, neden yukarı çıkıp kendini dünyaya tanıtmıyorsun?” Belil gülümsedi.
İlk bölümleri sadece Fenrir Scans adresinden okuyabilirsiniz.
Yorum