Kara Büyücünün Dönüşü Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Bölüm 570 Kardeşler Sorunlu
Raze ikinci kez Fing’in elini tutmuş ve saldırıyı yüzüne ulaşmadan durdurmuştu. İlk seferinde Raze sadece elini tutmuştu çünkü söyledikleri doğruydu.
Qi olmadığı için saldırının arkasında gerçek bir niyet olmadığına inanıyordu ve Fixteen’in böyle büyük bir günde sorun çıkarmamaya yönelik sözlerini ciddiye aldı.
Şimdi ise Raze ikinci kez onun koluna tutunmuş, bir şey yapmazsa başına neler geleceğini biliyordu. Özel bir insan her zaman onun omurgasız olduğunu söylerdi ve onu kaybettikten sonra o gün değişmişti.
Elini yumruk yapan Raze, Qi’sini topladı ve tek bir vuruşla dışarı fırlattı. Herhangi bir yumruk tekniği bilmiyordu ama Qi’sini kullanma konusunda yetenekliydi ve artık orta aşama bir savaşçıydı.
Darbe Fing’in tam karnına isabet etmişti, güç akışı ve darbe tüm odada yankılandı, molozların bir kısmını salladı. Yine de Fing ne ayağa kalktı ne de bileğinin tutulmasına izin verdiği pozisyonundan kımıldadı.
“Argh, Kahretsin!” Fing başını kaldırarak haykırdı. “Çok acıttı, gerçekten çok acıttı. Bunu nasıl yaptın?”
Fing gülümsüyordu, sözleri söyledikleriyle pek örtüşmüyordu ama gerçekten ciddiydi. Raze’in indirdiği darbe onu delip geçmiş, vücudunun bir noktasına sertçe çarpmıştı.
Gördüğünüz gibi, Fing’in vücudu özeldi, Qi’si ile güçlendirilmişti, bazı orta aşama savaşçılara karşı savaşırken bile neredeyse hiç acı hissetmezdi. Neverfall Klanı’nın çoğu, hayatta kalmak için Qi’lerini sürekli olarak vücutlarında kullanmalarını gerektiren yoğun sıcaklık nedeniyle böyleydi.
Pagna dünyasındaki en güçlü bedenlerden bazılarına sahiptiler. Fing’in merak ettiği şey de buydu, darbe neden bu kadar acıtmıştı? Cevap, Raze’in Qi’sini tek bir noktada yoğunlaştırma konusunda inanılmaz derecede yetenekli olmasıydı, hasarlı boğazı ve nefes almasıyla ilgili yaşadığı sorunlardan sonra.
“Oh, senden hoşlanmaya başlıyorum, gerçekten hoşlanmaya başlıyorum! Bakalım bununla nasıl başa çıkacaksın!” Fing hızla ayaklarını kaydırdı ve Raze’in eline vurarak uzaklaştırdı.
Raze gözünü Fing’den ayırmıyordu, karşılık vermeye hazırdı, onu hareketsiz tutmak için ayağına basacaktı ama Fing ayağını kaldırarak bundan kaçındı ve tüm vücuduyla eğildi, ardından iki eliyle Raze’in karnına bir darbe daha indirerek onu daha önce olduğu gibi aynı yöne doğru uçurdu.
Hemen ardından Fing onu kovalamaya hazır gibi görünüyordu ama tam o sırada Anna onun yerine yoluna çıktı.
Yumruğun hareketlerini görebiliyordu ve kendi hareketleriyle hazırlandı, süslü ayak hareketleri, vücudunu birkaç kez döndürmesine neden oldu ve bunu yaparken, Fing’in yüzünün yan tarafına mükemmel bir şekilde vurmayı hedefleyen bir arka yumruk yaptı.
Ancak bu başarısız olmuştu çünkü Han bu kez Anna’nın elini tutmuş ve güçlü bir itme hareketiyle Anna’nın elini uzaklaştırmıştı.
“Şu kadın, Fing’in saldırısına karşı mükemmel bir karşı hamle yaptı. Han düşündü ve sonra Raze’in bulunduğu alana doğru baktı.
Raze yine molozların arasından çıktı ve bu sefer turuncu enerjiyle parlayan hayalet kılıcını çekti. Bunu gören Han, Raze’in bir yumruk dövüşçüsünden çok bir kılıç ustası olduğuna inandı ve yüzündeki kendinden emin ifadeden, Fing’in gücünü iki kez hissetmesine rağmen, Han hala kazanabileceğini hissettiğini anlayabiliyordu.
“İkiniz de çok ilginçsiniz.” Han dedi ki. “Daha önce bilmediğimiz savaşçılar nasıl bu kadar güçlü ve yetenekli olabilir. Siz gerçekten Şeytani Fraksiyon’dan mısınız? Yoksa diğer grupların sakladığı yetenekli bireyler misiniz?”
“Bu kadar aptal olmayın!” Fixteen durumu keserek, kavgadan bıktığını ve böyle bir günde böyle şeyler yapmalarına biraz sinirlendiğini söyledi. “Klanımızın başı Belil’in bu insanların casus olup olmadığını bile anlayamayacağını mı söylüyorsun? Kendi ailesinden birinin diğer taraftan biriyle evlenmesine izin vereceğini mi söylüyorsunuz?”
“Fing, yaptığı saldırıdan kullandığı Qi’nin Şeytani Qi olduğunu anlamış olmalısın.”
Fing omuzlarını silkti, yüzünde hâlâ bir gülümseme vardı.
“Evet, Şeytani Qi’ydi, orası kesin. Her neyse kardeşim, adamı sevdim, çok sevdim, kim olduğumuzu umursamıyor gibi görünüyordu ve yine de bizimle savaşmaya karar verdi, şimdi bile bizimle savaşmaya hazır gibi görünüyor.”
Han da onay verircesine başını salladı.
“Yüzünü görmek önemli değil, önemli olan sahip olduğunuz karakterdir. Eğer Neverfall Klanı’nın bir parçasıysanız, babamızın ya da kız kardeşimizin isteği olsa bile herhangi birinin bize katılmasına izin veremeyiz. O adamın ne zaman bunayacağını kim bilebilir?”
Birçok durumda, klanın diğer üyeleri lider hakkında bu şekilde konuşursa, derhal infaz edilirlerdi. Aile üyeleri bile lider hakkında böyle konuşma ayrıcalığına sahip değildi. Bu durum, bu ikilinin klandaki konumlarının ne kadar değerli olduğunu gösteriyordu.
Bu Rayna’nın ya da Dame Eğer onlar olsaydı.
“Sen.” Han bakışlarını Anna’ya doğru yönelterek, “Sen” dedi. “Bu adamın klanının bir parçası mısın, aynı grupta mısın?”
Konuşma biraz yanlıştı ve bir yanlış anlaşılma meydana geliyordu ama bunun nedeni hem Han hem de Fing’in Raze’in kim olduğuna dair hiçbir fikrinin olmamasıydı. Onun Kara Büyücü olduğunu bilmiyorlardı çünkü Klan Lideri ve İleri Gelenleri tarafından belirlenen toplantılara asla katılmazlardı.
Bugün ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı, Rayna’nın kocasını Repton’a getireceklerdi ve herhangi bir şey olursa onu koruyacaklardı.
“Biz aynı grubun parçasıyız.” Anna cevap verdi.
“Sanırım bu, aramıza yeni bir kız kardeşin de katılacağı anlamına geliyor.” Han yorum yaptı. “Gelecekte yeteneklerimizi karşılaştırma fırsatını çok isterim.”
Bu şansın gelmesi pek olası değildi çünkü hem Raze’in hem de Anna’nın başka planları vardı. Bu düğün biter bitmez Karanlık Fraksiyon’a geri döneceklerdi, orada nasıl ve ne yapacaklarını bir kez bile düşünmemişlerdi, Raze sadece daha fazla müttefik ve Alter’le işler ters giderse arkasına saklanabilecekleri bir kalkan istiyordu.
“Silahını bırakabilirsin.” Fing dedi ki. “Neden o saçma maskeyi taktığını kurcalamayacağım. Sadece aramıza katılan kişinin hiç kimse olmamasına sevindim, hepsi bu. Bu klanda içimizden geldiği gibi davranırız ve bunu destekleyecek güce sahip olmamız gerekir.”
“İstediğim gibi hareket ederim ve ne olursa olsun bununla başa çıkmak Klan’ın değil benim sorumluluğumdur. Zor bir duruma düşersen kimse gelip seni kurtarmayacak. Yani sırf ailemizin bir parçası olacaksın diye sana yardıma koşmamızı bekleme.”
Şüphesiz zorlu bir ortam, diye düşündü Raze. Şimdi belki de nedenini anlıyordu. Dame oradan ayrılmak istedi. Elbette klanların bu tür kurallara sahip olması normaldi, ancak işin içine aile de girdiğinde, muhtemelen Dame Rayna ise klanda hiç sevgi görmeden ve sadece klan kurallarına uyarak büyümüştü.
“Pekâlâ, bu kadar gevezelik yeter, artık her şey hallolduğuna göre Repton’a gitmemiz gerekiyor, geç kalacağız.” Fixteen emretti.
Fixteen ve Anna başlarını sallayarak Raze’in iki yanında dururken, iki kardeş önde yürüyordu. Neverfall Klanı’ndan çıkıp büyük olayın gerçekleşeceği Repton şehrine doğru ilerlediler.
En bükemmel okuma deneyimi için Fenrir Scans adresini ziyaret edin
Yorum