Kara Büyücünün Dönüşü Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Bölüm 569 Bir Aile Toplantısı
Düğün üniformasını ve yüzünün üst yarısını örten küçük siyah maskesini takan Raze hazırdı. Saçları hâlâ siyahtı ve yüzünün bir kova sudaki yansımasına baktığında, kimliğinin hâlâ bir şekilde gizleniyor olmasından oldukça memnundu.
“Harekete geçmeden önce size söylemem gereken birkaç şey var,” dedi Fixteen. “Öncelikle, Belil şehrin merkezindeki platformun üzerinde duracak. Pazar meydanında bugün için özel olarak inşa edildi.
“Alan temizlendi, bu nedenle sizi her yerden izleyenler olacak. Ancak endişelenmenize gerek yok, Belil’in kendisi sahnede olacak ve iki oğlu da size eşlik etmek için orada olacak.
“Herhangi biri saldırmayı planlasa bile, diğer tüm Şeytani Klanlar bir araya gelmeyi kabul etmediği sürece, bu mutlak bir başarısızlığa dönüşecektir.”
Raze oturmuştu ve xiulian uygulamasının ortasındaydı. Şeytani enerjisini ve Qi’sini geliştirmek yerine, karanlık öz tekniğini kullanarak büyülü güçlerini geliştirmeye çalışıyordu.
Bir Pagna savaşçısı olarak oldukça ilerlemişti, ancak büyülü tarafı biraz eksikti. Bu yüzden, boş zamanlarında, olabileceklerden korktuğu için Şeytani xiulian tekniğini kullanmaktan kaçınarak bunu yapıyordu.
“Neden, sizce bir saldırı olacak mı? Buna hazırlıklı olmalı mıyım?” Raze sordu.
“Hayır, tabii ki hayır,” diye yanıtladı Fixteen. “Bu neşeli bir olay, ancak bir şey var. Sahnede senin kim olduğun, Kara Büyücü olduğun açıklanacak.
“İsminiz Şeytani Fraksiyon’da yayıldı, bir savaşçının gücünü büyük ölçüde artırabilecek eşyalar satan yetenekli bir Simyacı. Aynı zamanda, bazıları Behemoth Klanı ve Kızıl Turna ile yaşanan sorunlardan bu yana Kara Büyücünün de Şeytani Fraksiyonda yükselen iblis olduğuna inanıyor.
“Bu nedenle diğer Şeytani Klanlardan, özellikle de Behemoth Klanından bazı tepkiler gelebilir. Belil yanınızdayken size saldıracak kadar çılgınca bir şey yapacaklarını sanmıyorum ama Şeytani Fraksiyonda bunu asla bilemezsiniz. Eğer böyle bir şey olursa, Belil’e yakın durun.”
Raze’in kendisi Alterian’da Kara Büyücü olduğundan beri uzun zamandır başkalarına güvenmemişti ama Belil’in güçlerinin farkındaydı ve bugün onun gibi pek çok kişi olması muhtemeldi.
“Rayna’nın önemsiz biriyle evlendiğini duyurmak daha iyi olmaz mıydı? Onun Kara Büyücü olduğunu söylemeye ne gerek var?” Anna sordu.
Bahsedilen ismi de not etti. Tüm bu olay sona erdiğinde, hikâyenin tamamını bilmek isterdi. Alter’dekilere ne söylenip ne söylenemeyeceğini bilmek her ikisi için de en iyisi olacaktı.
“Çünkü evliliklerin bir anlamı olmalı, özellikle de varisler söz konusu olduğunda. Büyük bir klandan gelen ve kendisi de klan lideri olmayan biriyle evlenmemesi şimdiden sürpriz oldu.
“Ancak, Kara Büyücü ile evlenmek… çok büyük bir adım olabilir. Bazıları bunun çok adaletsiz olduğunu ve gücün Neverfall’un elinde çok fazla olduğunu düşünebilir. İşte bu yüzden Raze ve Rayna’yı ayrı bir klan olarak ele alıp bölme fikri bugün açıklanacak ve size de bakmanız için bir toprak verilecek.”
Raze başını sallayarak, uygarlığı olan her dünyanın oynamayı sevdiği tuhaf politikaları olduğunu anladı.
“Sana söylemek istediğim başka bir şey daha var,” diye ekledi Fixteen. “Neverfall Klanı’nın Varisleri, yani tanışmak üzere olduğun iki kardeş hakkında. Ne yaparsan yap, seni ne kadar kızdırırlarsa kızdırsınlar, en iyisi onları gücendirmemek.
“İkisi de Klan’da büyük bir güce sahip, öyle ki Klan’ın liderleri gibi davranabiliyorlar. Bazı durumlarda diğer Şeytani Hizip Klanı liderleri kadar güçlüler, ancak eylemlerinde de acımasızlar.
“Belil onlara tamamen güveniyor. Ne zaman bir şeyin yapılmasına ya da birinin elenmesine ihtiyaç duysa bu ikisini arar.”
Şimdilik grup bekleyecekti ve sonunda, girişte, söz konusu ikili ağır botları yere vurarak kendinden emin bir şekilde içeri girdi.
Odaya giren ilk ayakla birlikte yankılanan miktarda Qi içeri aktı. Tıpkı alt katlardaki yoğun ısı gibi tüm mağaraya yayıldı. Fixteen hemen rahatsız olmuş gibi göründü.
Anna ve Raze ise gayet iyiydi.
Önde yürüyen kardeşlerden ilki uzun boylu, yakışıklı bir yüze ve beline yerleştirilmiş bir flüte sahipti. Koyu gri giysiler giyiyordu ve başının yarısı tıraş edilmişti, kalan saçları ise siyah renkteydi ve beline kadar inecek şekilde bağlanmıştı.
Bu adam Han Narfous’tu, klanın reisi Belil’in en büyük oğlu.
“Sonunda kız kardeşimin evleneceği kişiyle tanışmak büyük bir zevk.”
Han orada dimdik, uzun ve dik bir şekilde durup doğrudan Raze’e bakarken harika bir tavır sergiliyordu. Onu görmezden gelmiyordu ama bazı açılardan sanki onu analiz ediyormuş gibi hissediyordu.
“Bugünden sonra bir aile olacağız, değil mi!” Yüksek ve enerjik bir ses haykırdı. Arkasından, ona benzeyen başka bir figür yürüyordu. Kardeşi Fing Narfous, ikisinin en küçüğü ve biraz daha kısaydı.
Elinde, tepesinde küçük kırmızı bir kayış olan bir su kabağı taşıyordu. Rahatça içeri girdi ve içkiden bir yudum aldı, kolunu kardeşine dolayarak ona yaslandı.
“Ne iyi olurdu biliyor musun? Kimin daha güçlü olduğunu görmek için biz kardeşler arasında bir sıralama yapmak iyi olurdu, değil mi? Bakalım.” Fing kardeşini iterek ilerledi ve Raze’e daha yakından bakarak onu da değerlendirmeye çalıştı.
Bu sırada Raze ikisine bakıyor, hangisinin daha güçlü olduğunu ve hangisi hakkında daha çok endişelenmesi gerektiğini anlamaya çalışıyordu.
Şimdilik, fevri davranan kardeş Fing olacak gibi görünüyordu.
“Hey, bu da ne?” Fing yüz ifadesini değiştirip Raze’i işaret ederek sordu. Özellikle de maskesini işaret ediyordu. “Biz senin kardeşin olacağız ve sen bize yüzünü bile göstermeyecek misin?”
Fixteen işlerin kontrolden çıkacağından endişelenerek, “Bu, düğünde giymesi için klan başkanının isteğiydi,” diye araya girdi.
“Hey, onun adına konuşmak zorunda mısın? O kendi adına konuşabilir ve biz düğünde miyiz ki?” Fing sordu. “Eğer bana kalsaydı, bu maskeyi çıkarması gerekirdi!”
Fing yerinden kımıldadı ve pençeye benzeyen yumruğuyla Raze’in yüzüne doğru saldırdı ama Raze onu tam zamanında bileğinden yakalayarak yüzünün tam önünde tutmayı başardı.
“Oh, bunu yakaladın ve hiç Qi kullanmadın mı?” Fing fark etti.
“Sen de hiç kullanmadın,” diye cevap verdi Raze. “Bu yüzden bunun gerçek bir tehdit olduğunu düşünmedim.”
“Gerçekten mi?” dedi Fing, Qi vücudundan dışarı doğru patlamaya başladığında ve Raze’i tam karnından vurduğunda. Beklediğinden daha sert ve hızlıydı, onu havaya fırlattı ve neredeyse tüm binayı sarsarak duvarın kayalarına çarpmasına neden oldu.
“Ne yapıyorsunuz siz!” Fixteen bağırdı. “Kıyafetler, o bu etkinliğin önemli bir parçası.”
“Sakin ol, eğer bu yüzden ölecek olsaydı zaten klanımıza hiç katılmazdı. Ayrıca, ona çok sert vurmadım,” diye cevap verdi Fing.
Taş yığınından kalkan Raze ağzındaki kanı sildi.
‘Bu güçlü ve ustaca bir vuruştu, Qi beni içten yaralayacak kadar yoğunlaşmıştı. Artık orta seviye bir savaşçı olmama rağmen, bu vuruş hala güçlüydü.
Ancak Raze, Fixteen tarafından söylenen sözleri hatırladı. Bu bir dövüş ya da gücünü gösterme zamanı değildi.
Raze fazla bir şey söylemedi ve aynı pozisyonda durdu.
“Sorun yok, ben iyiyim. Düğün için iyi olacağım.”
“Ha!” Fing güldü. “Sana vurdum ve cevabın bu mu? Üzgünüm ama senin gibi birini kabul etmiyorum. Kendilerine söyleneni yapan ve karşılık vermeyenlerden hoşlanmıyorum. Sende hiç omurga yok mu?”
Fing tekrar maskeye doğru hamle yaptı ve tıpkı geçen seferki gibi Raze onu bileğinden yakaladı.
“Omurga… Sanırım bir şeyler göstermemi isterdi.”
Bu kontının kaynağı Fenrir Scans’dir
Yorum