Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 535 Bir Terör Sorunu

Bölüm 535 Bir Terör Sorunu

Charlotte’un ağzından çıkan sözler doğruydu. Raze’in neler yapabildiğini gördükten sonra, ondan daha fazla bilgiye sahip olduğu açıktı. İki yıldızlı bir büyücüyken bile ona büyülerini nasıl birleştireceği konusunda tavsiyeler vermişti ki bu normalde daha düşük yıldızlı bir büyücünün yapamayacağı bir şeydi.

Ancak, ondan öğretmen olmasını istemeden önce, onun gerçek doğasını öğrenmek istedi. Alterian’daki insanların söylediği gibi miydi? Kara büyü yapanların hepsi saf Kötüydü ve geri dönme umutları yok muydu? Yine de korkudan bu soruyu soramadı.

“Sana büyü öğretiyorum, senin özün Rüzgâr temelli büyü, doğru mu?” Raze sordu. “Eğer durum buysa birkaç şey biliyorum demektir. Ailem Rüzgâr büyüsü konusunda her zaman oldukça yetenekliydi, ben de büyürken bu konuda çok çalıştım.”

Şu anda Raze konuşarak kendisine bir arka plan oluşturmaya çalışıyordu. Bunlar tamamen yalandı ama Merkez Büyücülük Akademisi’ne girmiş bir büyücü için standarttı ve pek çok şeyi açıklayabilecek iyi bir geçmişe sahipti.

“Bu harika, yani tabii ki sadece burada pratik yapamayız ama zaman zaman konuşup büyüleri falan tartışabiliriz ve eğer başka bir boyuta girmemizi gerektiren bir görevimiz olursa, o zaman sizi saygıyla öğretmenim olarak kabul ederim,” dedi Charlotte başıyla selam vererek.

O zaman tıpkı Harbour gibi, kendinden daha genç biriyle değil de kıdemli bir büyücüyle konuşuyormuş gibi hissettiğini fark etti.

İkili belgeleri incelemeye devam etti ve şimdi Charlotte’a göz atan kişi Raze’di.

‘Hâlâ tek kelime etmedi ya da kullandığım Kara büyü hakkında soru sormadı. Acaba neden bu konudan kaçınmaya çalışıyor? Raze merak etti. “Eğer sessiz kalıyorsa bu iyi, ama Kara Büyücü yaşlı bir adam olduğu için benim Kara Büyücü olduğumdan asla şüphelenmez.

“Siz ikiniz flört etmeyi bırakın ve buraya gelin,” dedi Anna, açtığı bir parşömeni tutarak.

“Flört etmiyoruz!” Charlotte kızarmış bir suratla cevap verdi ama ikisi birlikte yürürken Raze bunu inkâr etmedi.

Charlotte parşömene bakarken bir şeyi hemen fark etmişti; parşömenin üzerinde bir Kadeh çizimi vardı ve bu, taş malikanede gördükleri kadehin aynısıydı.

Charlotte, “Kadeh’in bir çizimi, sanırım eşyayı ilk etapta böyle bulmayı başardılar,” diye yorum yaptı.

Raze parşömene yaklaşıp onu Anna’nın elinden alırken, “Çizime o kadar odaklanmıştın ki diğer ana meseleyi gözden kaçırdın,” diye cevap verdi.

Raze daha sonra Kadeh çiziminin üstündeki ve altındaki yazıları işaret etti.

“Ah… bu Alterian! Bu Alterian’ın yazısı!” Charlotte haykırdı. “Bu belge Alterian yazısıyla yazılmış.”

Hem Charlotte hem de Raze açıklamaları ve kelimeleri okumaya başladılar. Anna onları tam da bu nedenle çağırmıştı.

Raze parşömenin alt kısmını çekerken başka bir şeyin de çizilmiş olduğunu fark etti ve bu daha önce de gördüğü bir şeydi.

Sandalyedeki büyücünün etrafına sarılmış olan garip kayış, Kadeh’e kan veriyordu.

Parşömendeki her şeyi okuduktan sonra Raze ve Charlotte neler olduğuna dair bir fikir sahibi oldular.

“Şimdi anlıyorum,” dedi Charlotte. “Bu sözler Kadeh’in neler yapabileceğine dair yazılmış. Her ikisi de özel eşyalar.

“Onları nasıl kullanacaklarına dair talimatlar. İkinci çizim, Kadeh’in çalışması için uyumlu birinin kanını kullanmaları gerektiğini bildiriyor.”

“Yani odada gördüğümüz tüm o cesetler, Kadeh’i üzerinde kullanmaya çalıştıkları cesetler miydi?” Anna sordu.

“Öyle görünüyor, bir kişiyi özel yapan şeyin ne olduğuna dair kesin ayrıntılar vermiyor, ancak Kadeh’in sonunda aktive olduğu gerçeğine bakılırsa, sadece bir büyücüye ihtiyaç duyuyor olabilirler.”

Raze bunun oldukça tuhaf bir eşya olduğunu düşündü. İlahi âlemden bir Pagna savaşçısını çağırmak için bir büyücünün bedenine ihtiyaç vardı.

Belki de tüm Kadehler böyleydi ya da belki de sadece bu iki öğe için ekipman gerekliliği buydu.

Her iki durumda da Pagna dünyası ile Alterian dünyası arasında daha fazla bağlantı buluyordu ve bu onu biraz endişelendiriyordu.

Pagna’nın derin bir tarihi vardı, peki bu iki dünya ne kadar zamandır birbirine bağlıydı? En azından yüz yıldan fazla, belki daha da uzun bir süredir.

Her iki taraf da kendi dünyalarında yaşarken, daha büyük güçler iş başındaydı.

Raze, “Bilmek istediğim şey, talimatların neden Alterian dilinde yazılmış olduğu,” dedi. “Bu, bunu yapanın Alterian’dan biri olduğu anlamına geliyor. Bu parşömene yazılmış olması, Pagna savaşçılarını bu eşyaların ne işe yaradığı konusunda kasıtlı olarak bilgilendirmeye çalıştıkları anlamına geliyor.”

“Haklısın ama bu Alterian dilinde yazılmış,” diye cevap verdi Anna. “Peki bu Niang’ın eline geçtiyse, o zaman ne yapacağını bilmek için bunu nasıl deşifre edebildi. Ölümcül Isırık Klanı’ndaki onca kişi arasında Alterian’dan kimse yoktu.”

Durum kesinlikle böyleydi, en azından Raze’in fark etmeyi başardığı kimse yoktu.

“Bu önemli bir bilgi ve haber, ancak Niang öldüğüne göre daha fazla ilerleyemeyeceğiz gibi görünüyor,” dedi Anna ve bu sözleri söylerken Raze’e baktı, sanki daha fazla bilgi edinmeden diğerini öldürmek onun hatasıymış gibi.

Anna, “Bunu şimdilik saklayacağım ve döndüğünde Himmy’ye haber vereceğim, şu ana kadar aradığım her şeyden bize yardımcı olabilecek hiçbir şey çıkmadı,” dedi.

Grup için her şey bitmiş ve günün geri kalanını oldukları gibi geçirebileceklermiş gibi görünüyordu ama Anna bunun yerine Raze’in gözlerinin içine baktı.

“Madem bugün kendi sorularınıza cevap verme günü, o halde benim soruma cevap vermeniz için iyi bir zaman olduğunu düşünüyorum.

“Daha önce benim türümden birini görmüştünüz… bu doğru mu?” Anna sordu.

Updated from