Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 532 Dünyaya Yayıldı

Bölüm 532 Dünyaya Yayıldı

Uzun süre düşündükten ve gece boyunca uyuduktan sonra Himmy’nin diğerlerine söyleyecek yeni bir şeyi vardı. Kararını bildirmek için hepsinin odasında toplanmasını istedi.

“Dün olanları uzun süre gizli tutmak mümkün değil. Eminim Alter er ya da geç bizden bir tür rapor hazırlamamızı isteyecektir.” Himmy konuşması sırasında sürekli olarak ağzındaki beyaz çubuğu çıkarıyordu.

Raze onun bu konu yüzünden oldukça stresli göründüğünü söyleyebilirdi. Bir şekilde, bunu gören Raze takım liderine biraz saygı duymaya başlamıştı.

Daha gençken ve Alterian’da yükselirken pek çok kez üstlerinin streslerini altlarındakilerden çıkardığını ya da iş yükünü onlara yüklediğini görmüştü.

Övgü hak edildiğinde, tüm övgüyü almaktan mutluluk duyarlardı, ancak tam tersi olduğunda, o zaman hemen altındakilere düşerdi.

Yine de Himmy bir kez olsun olanlardan dolayı grubu azarlamış gibi görünmüyordu.

“Bu yüzden Alter’e dönmemin ve bunu tek başıma yapmamın en iyisi olacağına karar verdim. Eğer bir rapor hazırlarsam hepimizin gitmesine gerek kalmaz ve eğer hepimiz gidersek her birimizi sorgulayacaklar ve hikayemizi doğru bir şekilde anlatmamız zorlaşacak. Bu yüzden ben bir süreliğine uzakta olacağım ve bu arada siz de şehirde kalıp sorun çıkarmamaya çalışın.”

Bu sözleri söyledikten sonra, diğerlerinin soru sorması için zaman bile bırakmadı ve Himmy doğruca kapıya yöneldi.

Çıkmadan önce diğerlerine bakmak için arkasını döndü.

“Charlotte, ben yokken bu ikisinden sen sorumlusun, sana güveniyorum.”

“Ben!” Charlotte kendini işaret ederek “Ben!” dedi ama Himmy çoktan gittiği için yapacak başka bir şey yoktu.

Charlotte daha sonra dönüp mevcut iki üyeye baktı. Anna iyi bilinen bir baş belasıydı, öyle ki Himmy onun tek başına görevlere çıkmasına izin veriyordu.

Görevlerinde her zaman başarılıydı ama verdiği raporlara göre, istediklerinden daha fazla sorun vardı.

Sonra son üye, Raze. Tek başına bütün bir Klanı alt edebilecek güce sahipti ve Himmy onun onlardan sorumlu olmasını istiyordu, bu nasıl mümkün olabilirdi ki?

“Neden Ölümcül Isırık Klanı’nın üssüne gitmiyoruz? Eminim Harbour ve Bargo’nun birkaç şeyi ayarlamak için yardımımıza ihtiyacı olabilir,” diye önerdi Charlotte. “Ayrıca, onlara Alter’deki rollerinin ne olacağını ve nasıl davranmaları gerektiğini anlatmalıyım.

“Yapılması ve yapılmaması gerekenler.”

Diğerlerinden cevap gelmeyince bunu evet olarak algıladı.

“Bu çok eğlenceli olacak,” diye iç geçirdi Charlotte.

Himmy’nin de önerdiği gibi, olanları gizli tutmak imkânsızdı. Çok sayıda savaşçı ölmüştü ve bu savaşçıların şehirde bulunan aileleri vardı.

Sadece bu da değil, şehrin etrafında konuşlanmış muhafızlar da vardı. Şehre göz kulak olan Klanın artık olmadığı gün gibi ortadaydı.

İnsanlar sınırda yaşadıkları için korku içindeydiler; bu zayıflamış durumun yakında kendilerine saldırılmasına izin vereceğinden korkuyorlardı.

Bu yüzden Bargo ve Harbour bir duyuru yapmakta gecikmedi. Halk Harbour’un şehrin başına geçmesinden memnundu.

Şimdiye kadar iyi bir iş çıkarmıştı ve sadece bu da değil, korkuyorlardı. İnsanlar ailesine ne olduğunu öğrenmişlerdi ve şimdi de Ölümcül Isırık Klanı’na ne olduğunu biliyorlardı, iki şeyi bir araya getirdiklerinde ve şu anki konumunu göz önüne aldıklarında sorumlunun o olduğunu düşünüyorlardı.

Ancak, insanlar onun doğrudan güce sahip olmadığını biliyordu, bu yüzden her türlü söylenti ortalıkta dolaşıyordu ve en olası söylenti Ay Kalkanı Klanı’nın Ölümcül Isırık Klanı’ndan kurtulmaya yardım ettiğiydi.

Bu nedenle Harbour, klan adından tamamen kurtulmanın en iyisi olacağını düşündü. Ölümcül Isırık Klanı artık yoktu.

Şehri yönetecek olanlar sadece onun tarafından yönetilen şehir hükümetinin bir parçası olacaklardı. Şimdiye kadar bu en iyisiydi.

Konuyu ilk öğrenen gruplardan biri Karanlık Fraksiyon’daki diğer büyük klanlardı ve bir kez daha mevcut liderler arasında akademide acil bir toplantı çağrısı yapıldı.

Ana binada, ahşap zeminli karanlık bir salonda oturuyorlardı. Liderler, yanlarında güvendikleri bazı adamlarıyla birlikte koltuklarında oturuyorlardı.

Kapıya dönük oturan ve sağındaki ve solundaki diğerlerine bakan Mürkel dışında liderler karşılıklı oturuyordu.

Murkel iki elini birleştirerek, “Ölümcül Isırık Klanı’nda olanlar bir şekilde benim tahmin ettiğim şeylerdi,” dedi.

“Klanın düşeceğini mi öngörmüştün?” Samantha kaşlarını kaldırarak sordu.

“Bir klanın lideri düştüğünde, her zaman pozisyonun sorumluluğunu almak için savaşacak olanlar vardır. Bargo’yu en başta gönderme sebebimiz olan sivil bir savaş her zaman bekleniyordu.

“Bir şeyleri izlediğimizin farkında olmalarını sağlamak için. Eğer bir şey yaparlarsa, o zaman harekete geçecektik. Beklemediğim şey tüm klanın alaşağı edilmesiydi,” dedi Murkel.

“O zaman sormak zorundayım?” Akan Güç Klanı’nın lideri Crine araya girdi. “Söylentiler doğru mu, Ölümcül Isırık Klanı’nın ortadan kaldırılmasında Ay Kalkanı Klanı’nın gerçekten parmağı var mı, bu senin emrin miydi Murkel?”

Murkel’in buna cevap vermesine gerek kalmadı çünkü Gavin hemen araya girdi.

“Bu doğru değil. Bargo oradaydı ve şu anda insanlara güven vermek için konuyla ilgilendiklerini söylüyorlar, bu yüzden umarım Şeytani Fraksiyon saldırmaz.”

Diğer klan liderleri güldü. En iyi klanlardan birinin düşmesiyle bu duruma düşecekleri kimin aklına gelirdi? Kısa sürede alay konusu haline gelmişlerdi.

Asıl önemli olan Şeytani Fraksiyon’du ve sınırdaki gücün zayıfladığını öğrendiklerine göre şimdi ne yapacaklarıydı.

“Saldırmayacaklar,” diye yanıtladı Murkel. “Bu konuda kendime oldukça güveniyorum.”

“Neden saldırmayacaklarına dair iki sebep var. Dövüş sanatları turnuvası yaklaşıyor. Fraksiyonumuzun tam gücünün farkında değiller ve bu kadar yakın olması nedeniyle turnuvayı meseleleri test etmek için kullanacaklar.”

“İşte bu yüzden turnuva gücümüzü göstermemiz açısından her zamankinden daha önemli. İkinci konuya gelince, Ölümcül Isırık Klanı’nın elendiğini unutmayın.”

“Karanlık Fraksiyon’un en iyi klanlarından biri ortadan kaldırılmıştı, ama bunu kim yaptı?”

Gavin biraz yavaştı, çünkü Murkel’in ne demek istediğini tam olarak anlamamıştı.

“Ne fark eder ki?”

“Bu önemli çünkü Aydınlık Fraksiyonu ve Şeytani Fraksiyon bunun kendileri tarafından değil, Karanlık Fraksiyon’dan biri tarafından yapıldığının farkındalar. Bu da bunu bizim gücümüz olarak değerlendirecekleri anlamına geliyor.

“Bilmek istediğim şey, zayıflamış bir durumda olsa bile kimin ya da hangi Klanın tüm klanı ortadan kaldıracak kadar güçlü olduğudur ve eminim onlar da aynı şeyi merak ediyorlardır.”

Bu bölüm Fenrir Scans tarafından güncellenmiştir.