Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 502 Karanlık Fraksiyon’un Planı

Bölüm 502 Karanlık Fraksiyon’un Planı

Pagna Akademisi’nden Feebie’nin yanı sıra Royo’nun da öldüğü haberi gelmişti. Sadece Klan’ın tüm ülkede tanınan lideri değil, aynı zamanda bir şey olursa onun yerine geçecek olan kişi de ölmüştü.

Çoğu kişinin, özellikle de Klan’ın bir parçası olmayanların fark edebileceğinden daha büyük bir başarıydı. Bunun nedeni Royo’nun ana güç olmasıydı.

Diğer klanların hakkında çok fazla şey bilmediği as oydu çünkü Feebie’den bile daha güçlü olduğu düşünülüyordu.

Konumunu ve karar alma mekanizmasını daha çok klanlardaki diğer Yaşlılarla olan bağlantıları sayesinde elde etmişti.

Peki nasıl oldu da büyük Ölümcül Isırık Klanı şimdi bu duruma düştü, diye düşündü Yaşlı Conner başını sallayarak.

Yaşlı Conner, oturduğu masaya değecek kadar uzun sakalları olan yaşlı bir adamdı. Masadakilerin çoğundan daha uzun süredir klandaydı.

Orta kademe bir savaşçı olarak uzun bir hayat yaşamış ve klanın şu anki gücüne ulaşmasına tanıklık edebilmişti.

Böyle bir şeyin gerçekleşeceğine hiç inanmamıştı.

“Haftalardır bir çözüm bulmaya çalışıyoruz ama hâlâ bize liderlik edecek birini seçemedik!” Yaşlılardan biri sesinde öfkeyle konuştu.

Bu sözleri söyledikten hemen sonra, diğer birkaç kişi konuşmaya başladı.

Odada etraflarına bakındıklarında, bu pozisyonu hak ettiklerini düşünen pek çok kişi vardı. Örneğin Feebie’nin amcası Harbour, bulundukları mevcut şehrin bakanıydı.

Şehirdeki işlerin yürütülmesinden sorumluydu, klanın büyümesini ve iyi bir nakit girişi olmasını sağlıyordu.

“Kendinizi öne çıkarmak istiyorsanız, hepinize tekrar söyleyeceğim, klanla ilgili ne yapılması gerektiğine dair bir planınız olmalı!” Yaşlılardan biri şöyle dedi. “Herhangi birinin yönetimi devralmasına izin veremeyiz.”

“Şu anda gücümüz azaldı, içinde bulunduğumuz durumla, plansız bir şekilde yeni bir lider seçemeyiz.”

Conner gibi Yaşlılar Klan’a liderlik etmek için çok yaşlıydı. Güçlerinin zirvesine ulaşmışlardı. Daha fazla güçlenemeyeceklerdi, bu yüzden daha parlak bir gelecek istiyorlardı ve seçimleriyle klana rehberlik etmeye yardımcı oluyorlardı.

İşte o zaman Harbour ayağa kalktı ve diğerleri onun söyleyeceklerini dinlerken sessizliğe gömüldü.

“Akademide meydana gelen olay nedeniyle, diğer klanların durumumuzun farkında olduğu açıktır. Bu saklayabileceğimiz ve gücümüzü gizlice arttırmaya çalışabileceğimiz bir şey değil.”

“Eğer bir çözüm bulamazsak, yerimizin değiştirilmesinden bile korkuyorum. Her şeyden çok şunu bilmelisiniz ki Patlayan Yumruk Klanından Murkel, Karanlık Fraksiyon zayıflığını gösterirse Şeytani Fraksiyonun saldıracağından korkuyor.”

Odadakilerden bazıları Mürkel’in ziyaretini hayal ettikçe ter içinde kaldılar. Bu istedikleri son şeydi.

Patlayan Yumruk Klanı liderinin biraz aceleci davrandığı zamanlar olmuştu.

“İşte bu yüzden benim önerim çok sayıda yetenekli gezgini kabul etmek. Şeytani Fraksiyonun sınırına yakınız, bu nedenle gezginler diğer tarafa gitmek için sık sık şehrimizden geçiyor.”

“Birçoğu güçlü; geçmişte yaptığımız gibi gezginleri hafife almaya devam edemeyiz. Bu örneğin doğru olduğunu görmek için Kızıl Turna’ya bir göz atmamız yeterli.”

“Onlara normalde alacaklarına kıyasla kazançlı bir teklif sunmak için yeterli kaynağımız var. Güçlü savaşçılarla büyük bir güç haline geleceğiz.”

Bazıları Harbour’un fikri karşısında başlarını sallayarak onaylıyordu. Şehrin sorumluluğu boşuna ona bırakılmamıştı. Olaylar meydana geldiğinde birçok sorunu çözen biriydi.

Bunun iyi bir plan olduğunu düşünüyorlardı ve Feebie’nin ağabeyi olduğu için dövüşme konusunda yeteneksiz sayılmazdı, sadece Feebie ile kıyaslandığında öyleydi.

“Bunda büyük bir sorun yok mu?” Zayıf bir adam elini kaldırarak konuştu. Söz konusu adam Niang olarak biliniyordu; Klan Birleştirme Başkanı olarak görev yapıyordu.

Bu süslü bir unvandı ama anlamı, doğrudan Ölümcül Isırık Klanı’na ait olan tüm klanlardan sorumlu olduğuydu.

Büyük klanların genellikle diğer şehirlerde bulunan alt kolları vardı. Daha büyük klanlara bağlılıklarını bildiren ya da aile bağları olan üyeler kendi Pagna klanlarını kurmak için ayrıldılar.

Yine de, bu bağlar nedeniyle, onları izleyen Ölümcül Isırık Klanına bağlıydılar. Zaman zaman, bu daha küçük klanlardan son derece yetenekli bireyler izlenir ve Ölümcül Isırık Klanına katılmaları için gönderilirdi.

Niang sinsi bir dile sahip olmasıyla bilindiği için işinde iyiydi. Zor zamanlar geçiren ailelerdeki öfke ve isyanları bastırabiliyordu.

Bunu gerçekten nasıl yaptığını kimse bilmiyordu, ama çoğu zaman böyle şeyleri büyük bir kaos ya da ölüm olmadan yapardı.

Zaman zaman, yeteneği sayesinde, klanın halledilmesi gereken başka sorunları olduğunda bile ona gelirlerdi.

Çoğu zaman klan içinde bile birçok kişi Niang’ın gözüne girmek için savaşırdı. Çünkü onun becerilerini kazanmazlarsa kendilerine karşı kullanılacağından korkarlardı.

Ancak, Niang’ın asla ikna edemediği ya da birlikte çalışamadığı bir kişi vardı ve o da ezici gücüyle Royo’ydu.

Bazı nedenlerden dolayı Feebie’ye sadık görünüyordu. Ve bu nedenle, Niang’ın etkisinden alt seviyelerde daha çok korkuluyordu, şimdiye kadar öyleydi.

Niang, “Planınızı şehir genelinde uygulamaya başladığınıza inanıyorum,” dedi. “Raporları okudum; hiç de iyi gitmiyorlar.”

“Her gün üye alımı yapıyorsunuz ama en fazla bir ya da iki savaşçı ekleniyor. Ancak eklenenlerin hiçbiri ana klanın gücüne ulaşamadı.”

“Tahminimce sonuç almak istediniz ve bu toplantıya geldiğinizde planlamanızın nasıl işlediğini görebilecektik, ancak durum böyle görünmüyor.”

Bu noktada, Harbour’un geri adım atması gerektiğini hissetti çünkü bu doğruydu. Dışarıda Kızıl Turna gibi yetenekli Gezginler olsa da, hiçbiri Ölümcül Isırık Klanına katılmayacaktı.

Özellikle de yükselmek için çalışmak zorunda oldukları için. Harbour bunun zor bir görev olacağının farkındaydı çünkü klan içindeki kendi üyeleri onların gücünü görüp onları zirveye çıkarmaya çalışmayacak kadar inatçı olacaktı.

Hatta Ölümcül Isırık Klanı’nın resmi üyeleri, çok fazla yetenek gösterdikleri takdirde onlardan kurtulmaya bile çalışabilirdi ama Harbour’un aklına gelen tek plan buydu.

Conner, “Bunu gün ışığına çıkardığın için teşekkür ederim, Niang,” dedi. “Ancak Harbour bir çözüm buldu. Şimdi ihtiyacımız olan şey, çözümlerin nerelerde geliştirilebileceği üzerinde çalışmak.”

“Her seçeneği reddedemeyiz; aksi takdirde şu anda olduğu gibi belirsizlik içinde kalacağız. Ben çözüm istiyorum, insanların masaya konan her şeyi reddetmesini değil.”

Niang sanki bu sözleri bekliyormuş gibi yüzünde kocaman bir sırıtışla ayağa kalktı.

“Bir çözümüm var, bence klan için şimdiye kadarki en iyisi.” Niang cevap verdi.

Hoşnutsuz yaşlılar ve klandaki üst düzey yetkililer, mırıldanmalarını keserek bir kez daha dinlemeye heveslendiler.

Belki de şimdi onun daha önce birçok meseleyi çözmeyi başaran dehasını göreceklerdi.

“Daha önce Ay Kalkanı Klanı Başkan Yardımcısı burada olduğu için bu konuda konuşmak istemiyordum ama artık o olmadığına göre, özgürce konuşacağım.”

“İlahi Âlem savaşçılarından biriyle temas kurmamızı öneririm.”

Bunu duyduklarında nefesler tutuldu ve kafalar birbirine çarptı.

“Bize yardım etmesi için klana İlahi bir varlık çağırırsak, bu bize ihtiyacımız olan gücü verecek ve bizi diğerleriyle eşit seviyeye getirecektir.”

Updated from