Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 477 Yeni Bir Şey Denemek

Bölüm 477 Yeni Bir Şey Denemek

Bulundukları şehirdeki Kayıp Klan’ın şu anki kaptanı Neil kendini zor bir durumda buldu. Şehre saldıran en güçlü canavarı yaralayamayınca, daha yumuşak vücut parçalarına saldırmaya çalışmıştı.

Zihninde burası canavarın iç kısmıydı ve içeriye saldırmak için tam ağzından saldırmaktan daha iyi bir yol olabilir miydi? Doğrudan saldırmaktan başka çaresi yoktu ama çok geçmeden canavarın gücünün kendisinden çok daha fazla olduğunu fark etti.

Güçlü çenelerine karşı savaşıyordu ama kaslarına ne kadar Qi yerleştirirse yerleştirsin, kıskaca alınacak ve canavar için yiyecek haline gelecekmiş gibi hissediyordu.

Ta ki yukarıdan güçlü bir kuvvet gelip, dişler kenetlenemeden onu dışarı fırlatana ve yerde kaymaya başlayana kadar.

Başını kaldırıp ne olmuş olabileceğine baktığında tek bir cevap vardı: Bir adam elinde turuncu bir enerjiyle parlayan garip bir kılıçla orada duruyordu.

Beyaz saçlı bir kişi, daha önce tanık olduğu genç bir adam.

“Canavara saldırdı… ama o Gezgin grubuyla birlikteydi, değil mi… bu bir şans mıydı, yoksa hiç hasar vermeyen güçlü bir saldırı mıydı? Neil düşünmeye çalışıyordu.

Bir şey açıktı: Canavar kesinlikle ölmemişti. Yerden kalkıyor ve başını havada ileri geri sallıyordu. Dörtnala koşuyor, kanatları rüzgârı itiyordu ama genç adam orada dimdik duruyordu.

“Hey çocuk, çık oradan, koş, yoksa öldürüleceksin! O canavar senin başa çıkabileceğin bir şey değil,” diye avazı çıktığı kadar bağırdı Neil ve yerden kalkmaya başladı.

Ancak genç adam başına geleceklerden korkmadan orada durmaya devam etti. Canavar bacaklarını yere dayadı ve ardından ağzı açık bir şekilde ileri atıldı.

Neil, genç adama ulaşıp yardım edemeyecek kadar canavardan uzaktaydı. Canavar yaklaştığında, genç adamın kılıcını kaldırıp canavarın tam önüne ve kafasının üstüne savurduğunu gördü.

Kılıç başının tepesine çarptığında ağzı kapandı ve sanki büyük bir duvara çarpmış gibi olduğu yerde durdu. Havada Qi dalgaları oluşuyor ve dışarı doğru titreşiyordu.

Neil’in görebildiği tek şey buydu ve genç olanın yerinden bir milim bile kıpırdamadığı gerçeğiydi.

‘Nasıl… bu nasıl mümkün olabilir, tek bir kişi nasıl böyle bir şey yapabilir! diye düşündü Neil.

Yan taraftaki adamlardan bazıları da izliyordu; yarattıkları gürültü ve kargaşa nedeniyle, onlara saldıran canavarlar artık bunu yapmıyordu. Daha büyük olan canavarla meydana gelen ana kavgaya yaklaşmışlardı ama enerji dalgaları nedeniyle yaklaşmaya korkuyorlardı.

“Bu doğru değil,” dedi Raze. “Elimdeki his, tam olarak doğru değil.”

Canavar başını savurarak tekrar saldırmak istedi ve Raze Qi’siyle birlikte güçlü bir vuruşla onu yana doğru savurdu. Canavar başını salladı ve sallamaya devam ederek Raze’i ısırmaya çalıştı.

Raze her seferinde kılıcını savurarak kafasına tekrar tekrar vurdu.

“Bu his, bu his nedir, neden doğru çalışmasını sağlayamıyorum? Raze düşündü.

Raze canavara her vurduğunda, havada patlayan bir Qi enerjisi atışı görüldü.

Neil izlemeye devam ederken garip bir şey fark etti: Birincisi, Qi’nin nereden geldiğiydi. Qi ile bir beceri kullanırken çoğu zaman olduğu gibi kılıcın kendisinden gelmiyordu.

Bunun yerine, kılıcın arkasından çıkıyordu; kabzadan bir nabız gibi patlıyordu. Bazen de kılıçtan çıkan enerjinin boyutu farklıymış gibi görünüyordu, diğerinden daha büyük ya da daha küçük.

“Gittikçe daha iyi oluyor ama bir türlü doğru yapamıyorum! Raze bu kez kılıcı saplamaya giderken düşündü.

Qi’sini kılıcın kabzasında toplamıştı ve Kara Büyü kılıcın dibini çevreleyerek dönmeye başlamıştı. Raze kılıcını canavara doğru savurduğunda, kılıç tam göğsüne saplandı.

Qi darbesi kılıcın arkasından patladı ama Kara Büyü kırılmış ve yok olmuştu.

Saldırı boynunda büyük ve derin bir yaraya neden olmuştu ve yere kan damlıyordu. Buna karşılık olarak canavar kanatlarıyla havada uçtu ama yerdeki Raze’e baktı.

“O saldırı!” Neil’in gözleri kocaman açıldı. “Canavarın derisini delmeyi başardı. Daha önce tüm saldırılarım işe yaramamıştı ama neden bu kadar garip hissettiriyor?”

Genç savaşçıyı izlerken, Neil’e ters gelen bir şeyler vardı, tam olarak doğru olmayan bir şeyler ve bu sadece vuruşlarındaki güven değildi.

Canavar havada uçarken, Raze’in daha öncekiyle aynı saldırıyı kullanarak havayı itmeye devam ettiğini görebiliyordu ve bunu fark etmişti.

“Alıştırma yapıyor… şu anda savaşın ortasında alıştırma yapıyor; gücü canavardan çok daha mı güçlü ki bunu yapabiliyor? Neil merak etti. “Canavarı her an yenebilir mi ve hatta hangi saldırıyı yapmaya çalışıyor?

Havada hızını artıran canavar gözlerini Raze’e dikti ve havada bir kez daha döndükten sonra doğruca Raze’e doğru dalışa geçti.

Yine de canavara bakan Raze, kılıcı tutarken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

‘Buldum, dördüncü Karanlık Kenar Büyülü Kılıç Sanatı formasyonu: Boşluk Darbesi Formasyonu!’

Yeni roman bölümleri adresinde yayınlanmaktadır.