Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 471 Yolu Kilitlemek

Bölüm 471 Yolu Kilitlemek

Raze diğer takım üyelerinin hepsinin kendileriyle aynı ambleme sahip olması karşısında daha iyi mi yoksa daha kötü mü hissedeceğini bilemedi. Düzenli olarak Şeytani Fraksiyona girip çıkmadıkları oldukça açıktı.

Her şey yolunda gitmiş gibi görünüyordu ama şimdi ilk kez geri dönmeye çalışıyorlardı ve az önce tanık olduklarından sonra herkes biraz gergin hissediyordu.

Yine de garipti, Raze buna alışık değildi. Her şeyi planlamayı, işlerin belirli bir şekilde yürüdüğünden emin olmayı ve ne yaptığını bilmeyi severdi. İşleri sadece kadere bırakmayı değil.

Grup giderek yaklaşırken, Raze ne yapabileceklerine dair kafasında bir dizi senaryo kuruyordu.

‘Burada çok sayıda üye var, görünüşe göre iki grup halinde çalışıyorlar, koltuklarında oturanlar var, sayıları 12 civarında, ve sonra dağın girişinin yanında altı ve altı olmak üzere toplam on iki kadar muhafız daha var.

‘Koşarak geçebilirim ve belki de Buz Büyümü zeminde kullanarak bize ulaşmalarını zorlaştırabilirim. Giriş karanlık görünüyor, bu yüzden ne yapabileceğimizi görebileceklerinden şüpheliyim.

Onlara saldırmak ve diğer tarafa kaçmak sorunlara neden olabilirdi. Farklı gruplardan olmalarına rağmen, bir sorun ya da savaştan kaçınmak için bir rapor gelirse, Raze Ölümcül Isırık Klanı’nın onları durdurmak için ellerinden geleni yapacağından ve bir tür barış teklifi olarak kellelerini sunacağından emindi.

‘Yalan söyleyerek yolumuzu bulmaya çalışabilir ve kavgadan tamamen kaçınabiliriz. O adamın yalanına inanmadılar ama en iyi yalanlar, içinde bir parça doğruluk payı olanlardır… Onların adını kullanabilirim. Neverfall Klanı’nın adını kullanırsam tereddüt edip geçmemize izin verirler mi? Ama o zaman da diğerlerinin soru sormasına neden olur muyum, Şeytani Fraksiyon’da çok uzun süredir bulunduğuma inanıyorlar.

‘Ve eğer bunu teyit etmek için bir yol bulmam gerekirse, bunun ortaya çıkmasına neden olabilir.

Bir an için Raze’in yüzü biraz ısındı.

“Haydi! Raze kendi kafasına doğru bağırdı. “Bu genç beden bazen zihnimi tahmin edebileceğimden daha fazla etkiliyor.

Tüm bu düşüncelerin ortasında, nihayet sıra kendi gruplarına gelmişti.

“Sıradaki!” Adam bağırdı.

Grup birlikte ilerledi ve masaya vardı. Oturan bir adamın etrafında iki kol bandı vardı. Diğerleri ise diğer üyelere oldukça yakın duruyordu.

“Karanlık Fraksiyon’a seyahat etme nedeninizi belirtin!” Masadaki adam bağırdı.

Marcus, zaten aynı oldukları için herkesin amblemini topladı ve masanın üzerine koydu.

“Biz birlikte seyahat eden bir grup gezginiz. İlk olarak Karanlık Fraksiyon’da tanıştık ve Şeytani Fraksiyon’da, özellikle de Repton şehrinde kalıyorduk. Karanlık Fraksiyona geri dönmek istiyoruz,” diye açıkladı Marcus.

Adam masanın üzerindeki amblemlerden birini aldı ve incelemeye başladı. Sonra onu havaya kaldırdı, ışık amblemin üzerinde birkaç dakika boyunca parladı. Raze diğerlerinin sahip olduğu serbest bırakılmış tavrın kaybolmaya başladığından emindi.

Sanki kalplerinin göğüslerinden fırlamaya çalıştığını duyabiliyormuş gibi hissediyordu.

Adam daha sonra madalyalardan birini masanın üzerine bıraktı ve bir başkasını almaya gitti.

“Ben bunları kontrol ederken siz de onların eşyalarını inceleyin.”

Marcus sırtındaki tahta sandığı açarken bundan büyük mutluluk duydu ve diğerlerinin eşyalarını taşıyan Shing de aynısını yaptı. Pagna savaşçısı gelip içindeki silahlara bir göz attı.

Marcus, “Bunlar Şeytani Fraksiyon’dan topladığımız bazı özel süs eşyaları, ancak hiçbir güçleri yok, kontrol edebilirsiniz,” diye açıkladı.

Adam silahı ve mermileri alırken tam da bunu yapıyor gibiydi, onları tutarken gözünde sadece garip şekilli metal parçaları gibi görünüyorlardı.

Savaşçı, “Benim tarafımda her şey yolunda,” diye rapor verdi.

“Evet, benim açımdan da her şey yolunda.”

Şimdi bu iş hallolmuştu, sadece baş savaşçının onayına ihtiyaçları vardı, o da hâlâ amblemlerin her birini kontrol ediyordu ve eline bir tane daha aldıkça her seferinde daha uzun süre kontrol ediyordu.

Tanya ayağını hızla yere vurmaya başlamıştı ve kollarını kavuşturmuştu. Ponyo dudaklarının kurumaya başladığını hissedebiliyordu.

İncelemesinin ortasında, başka bir savaşçı bilinmeyen bir yerden atlayarak yan taraftan gelmişti. Hepsi onun nereden geldiğini göremeyecek kadar odaklanmıştı.

Yere indiğinde gruba bir göz attı ve sonra eğilip lidere fısıldamaya başladı.

O anda hepsi işlerinin bittiğini düşündü, bir şey olmuştu ve her şeyi çözmüşlerdi. Raze de aynı şekilde hissetti ve bir adım öne çıktı.

“Tüneli kapatın!” Baş savaşçı bağırdı.

Tünelin yanında bulunan on iki adam hemen arkalarında duran kolları çekmeye başladılar. Birbiri ardına çekiyorlardı ve kollar tekrar yukarı kalkıyordu.

Qi’lerini kullanarak onları her çektiklerinde kollar ağırlaşıyor ve büyük girişin tepesinden metal bir kapı aşağı iniyordu.

“Kahretsin, gerçekten bir şey mi buldular! Raze düşündü. “Hemen harekete geçmeliyiz, kapı kapanmadan önce bir şeyler yapmalıyım, aksi takdirde diğer seçeneğe başvurmak zorunda kalacağım.

Raze tam hamlesini işaretleyecekken, sanki duvarda bir mekanizma harekete geçti ve kapı kapanmasının yarısında yere çarptı. Raze’in eli kapıya doğru uzandı ve bir an için Karanlık Darbe’sini kullanarak kapıda bir delik açmayı düşündü ama vazgeçti.

Marcus’un gözleri de kutulardaki silahlara takılmıştı. Artık hayatlarının sona ermiş olabileceğini biliyordu. Alter’lerin başına hep böyle şeyler gelirdi ama o da biraz daha yaşamayı deneyebilirdi.

Adam ayağa kalktı ve gruba baktı.

“Korkarım ciddi bir sorun meydana geldi ve Karanlık Fraksiyona giden yolu kapattık!” Ana lider bağırdı. “Biz, Kayıp Klan, hepinizi korumak için elimizden geleni yapma sorumluluğuna sahibiz, lütfen herkes mümkün olan en yakın binalara girsin ve biz söyleyene kadar orada kalsın.”

Grubun sözleri ve düşünceleri birbiriyle uyuşmuyordu. Sahte amblemlerden şüphelenilmiyordu, peki tam olarak ne olmuştu? Ya da ne oluyordu.

Dinlerken, arkadan gelen sesler, uzaktan korkunç çığlıklar gibi geliyordu ve sadece bir ya da iki kişi değildi, ses yüzlerce kişiden geliyordu.

“Herkes, durum sona erene kadar, tekrar ediyorum, içeride kalsın!” Lider bağırdı.

En son bölümleri adresinde okuyun Sadece