Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 408 Bu Bir İyilikten Daha Fazlası

Bölüm 408 Bu Bir İyilikten Daha Fazlası

Lanetli Qi hapını aldıktan sonra, Raze tüm manasıyla sınırlı bir zamanı olduğunu biliyordu. Özellikle de içinde bulunduğu durumda kendini çoktan aşırı zorlamıştı.

Kabul etmesi gereken bir gerçek vardı, o da içinde bulunduğu durumla mevcut kafayı yenemeyeceğiydi.

Bunu kabullenmek onun için zordu; kozunu, büyüsünü kullanmıştı ama yeterli değildi. Elinde kalan mana ile kaçmaya karar verdi.

Rüzgâr büyüsünü kullanarak kumdaki izlerini kapattı ve kendini gidebileceğinden daha uzağa itti ama bir sorun vardı; bir kez daha manası tükenmişti.

Kendisini kumtaşından yapılmış evlerle ve yaşam alanının ortasından geçen bir nehirle dolu yeni bir kasabanın kenarında buldu.

‘Olanlardan zarar bile görmedi, Klan Lideri’nin beni kısa sürede yakalayacağından eminim. Saklansam bile onu yenemeyeceğim,’ diye düşündü Raze.

Bunu düşünürken aklına bir fikir geldi. Belki onları yenemezdi, ama tanıştığı ve yenebileceklerini bildiği, karşılaştığı çok daha güçlü başkaları da vardı.

‘Buradan kaçabilir ve yeraltı değerlendirmesinde yaptığım gibi geri dönebilirim. Şeytani Fraksiyon’daki mağaranın koordinatları bende var… ve eğer buraya dönmek istersem aynısını yapabilirim ama manaya ihtiyacım var, tamamen tükendim.

Elinde başka bir seçenek daha vardı; Raze’in şu anda elinde tuttuğu normal bir mana hapıydı. Lanetli olanı daha yeni almıştı; sonrasında manayı geri kazanmak için bir hap daha alırsa, geri tepmesi oldukça büyük olacaktı.

‘Astral seyahat becerisini kullanırken yaşadığım acıyı hatırlıyorum. Bayılmak üzereymişim gibi hissediyordum, tüm kafam parçalara ayrılıyordu ama başka seçeneğim yoktu.

Sihirli daireyi yere çizen Raze işe koyuldu. Elbette bir portal kullanıp bu durumdan tamamen kaçabilirdi ama Feebie’ye kendisini şu anda içinde bulunduğu duruma soktuğu için bedel ödetmek istiyordu.

Onun gitmesine izin vermek istemedi. Sihirli çemberi tamamladıktan sonra hapı aldı ve gitti.

—

İkinci bir hap kullanmış olmanın etkilerini hisseden Raze inanılmaz bir acı içindeydi ama daha da ilerlemeye kararlıydı.

Zamanını boşa harcayamazdı ve sonunda Kızıl Turna’nın geri kalanının bulunduğu odanın dışındaydı.

Kapı kayarak açıldı ve tüm üyeler az önce içeri giren kişiye odaklandı. İçeri giren adamı gördüklerinde, onun oldukça genç bir öğrenci olduğunu düşündüler.

Garip bir şekilde beyaz saçları vardı ama hiçbiri içeri giren kişiyi tanımadı.

“Ben… Kara Büyücü’yüm ve bu iyiliği istemek için geldim.”

Bu sözleri duyduktan sonra odadaki kahkaha ve neşe inanılmaz derecede sessizleşmişti. Önlerindeki basit bir öğrenci olduğunu düşündükleri şeye baktılar ve onun söylediği sözlerle eşleştirmeye çalıştılar.

“Kara Büyücü… bu o, bekle, doğru olamaz değil mi?” Lilly sordu.

Hiçbiri Kara Büyücü’nün gerçek yüzünü görmemişti. Onların yanındayken her zaman kara cübbesini giyerdi ve kara cübbenin etkileri o kişinin yüzünü gizlerdi.

Kara Büyücü’nün birkaç kez fark etmeyi başardıkları bir özelliği vardı, o da arada bir ortaya çıkan beyaz saçlarıydı.

“Orta aşama savaşçıyı yenen Kara Büyücü bir çocuktu ve bunu yaptı, bu nasıl mümkün olabilir!” Kizer kılıcını tutarak düşündü.

Sadece sessizliğin sesini değil, acı çeken kişiyi de duyabiliyorlardı. Her nefes alışında, mücadele ettiğini ve acı çektiğini hissediyorlardı.

O da şu anda ter içindeydi, bu yüzden biraz tereddütlüydüler.

Cronker, “Sence bu o mu, bizi kandırmaya çalışan biri de olabilir,” diye fısıldadı.

“O olmalı; iyilik istedi,” diye cevap verdi Alba. “Reno, ne yapıyorsun, acele et ve onunla ilgilen.”

Reno aceleyle Raze’e yardım etmek için elindeki her şeyi kullanıyordu ama yaklaşırken, şu anda içinde bulunduğu durumda bile, Raze onun elini itti ve kendisine uygulanmak yerine eşyaları aldı.

Reno, ‘Bu Kara Büyücü, tıpkı onun gibi davranıyor,’ diye düşündü.

Raze devam etti ve Qi hapının yanı sıra kendisine verilen garip sıvıyı da aldı. Masadaki diğerlerine katıldı.

Kendini biraz daha iyi hissediyordu ama kafası hâlâ yarılacakmış gibi duruyordu. Bu durumdayken daha fazla hap alırsa ne olacağını merak ediyordu.

Kesin ölüm mü olacaktı, beyni onu terk mi edecekti? Test etmediği için bilmediği bir etkiydi bu.

Reno, Kara Büyücü’nün ilaçtan sonra neden bu şekilde nefes alıp verdiği konusunda hâlâ endişeliydi ama durumunu nasıl iyileştireceğini bilecek bir kişi varsa, o da kendisi değil miydi diye düşündü.

Ona ne oldu ve Kara Büyücü, Kızıl Turna ile yaptıklarının dışında nasıl bir hayat yaşadı?

Diğer üyelerden bazıları ellerinde olmadan Kara Büyücü’ye bakmaya devam etti. Kara cübbesini giymeden önce onlar için çok gizemliydi.

Arkasında ne tür bir insanın saklı olduğunu merak ettiler ve bazıları onun insan bile olmayabileceğini tahmin etti.

Ne de olsa insani olmayan şeyler yapıyordu ama şimdi sadece zayıf bir çocuk gibi görünüyordu.

“Bize bu halde geldin ve gücüne bakılırsa sana bunu yapan kişi zayıf değil,” diye yorumladı Alba. “Ve bu iyiliği şimdi istemeye karar verdin, bize tüm bunların ne hakkında olduğunu anlatabilir misin?”

Raze hâlâ yavaşça nefes alıyordu.

Reno, “Sanırım boğazı zarar görmüş; konuşması zor, ona biraz zaman verin,” dedi.

Hemen ardından Raze elini kaldırdı ve boğazını tuttu.

“Hedef alınıyorum; hayatım hedef alınıyor,” diye yanıtladı Raze.

“Yani bizden sadece seni bu kişiden korumamızı mı yoksa ondan kurtulmamızı mı istiyorsun?” Alba sordu.

Raze başını salladı.

Raze, “Kızıl Turna’nın sorumluluğunu kendiminmiş gibi üstleneceğime dair verdiğimiz sözü hatırla,” diye cevap verdi ve derin bir nefes aldı.

“Kızıl Turna’nın benimle gelmesini ve Karanlık Fraksiyon’un Pagna Akademisi’ne karşı savaşmama yardım etmesini istiyorum.”

Bir anda herkesin kalbi yerinden fırlayacakmış gibi oldu ve gözleri fal taşı gibi açıldı. Kara Büyücü’nün böyle bir şey yapması için ne gibi bir sebebi vardı?

Ve tıpkı Cronker’ın söylediği gibi, bu iyilik hayal ettiğinin de ötesindeydi.

Bu bölüm https:// Fenrir Scans tarafından güncellenmiştir.