Kara Büyücünün Dönüşü Bölüm 283 Mükemmel Büyüyü Yaratmak

Bölüm 283 Mükemmel Büyüyü Yaratmak

Daha sonraki gözlemlerinde Raze Reno’nun bir simyacı olduğunu düşündü ama güçlerini gördükten ve iş yerine ikinci kez geldikten sonra durumun böyle olmadığını anladı. Bir simyacı ya tek bir birey ya da büyük klanların sahip olduğu bir grup insandı.

Klanın durumunu iyileştirmek için klana en iyi Qi haplarının yanı sıra tıbbi bitkiler ve daha fazlasını tedarik ederlerdi. Bazı durumlarda, hekimlerle birlikte çalışarak iyileşmeyi ilerletmek için doğru kombinasyonu oluşturmalarına da yardımcı olurlardı.

Büyük klanların önemli ve vazgeçilmez bir parçasıydılar. Bazıları konumlarının ne kadar önemli olduğunu biliyordu ve bireysel bir klan için çalışmak yerine, kiralık olarak ya da tüccarlarla çalışarak bir tür pazar oluşturdular.

Bu kişiler Pagna’nın bir parçası olarak görülüyordu ve aynı zamanda Pagna savaşçılarının bir parçası da sayılmazlardı çünkü istisnalar olsa da, güç açısından yetiştirilmeleri genellikle çok yüksek değildi.

Çoğunlukla Pagna savaşçılarıyla ve klanlar içinde çalıştıkları için, bazıları dövüş sanatları dünyasını da takip ederdi. Ancak bu daha çok bir güvenlik önlemiydi.

Ancak Reno bir zehir sanatı kullanıcısıydı. Çok az insanın ilgilendiği sanatlardan biriydi, çünkü bu sanatı uygulayanlar ölümlerden paylarına düşeni almışlardı. Zehir gibi güçlü bir araç söz konusu olduğunda hata yapmak kolaydı.

Sadece bu da değil, aynı zamanda gerekli olan gereksinimler nedeniyle birçok kişi için zor bir yoldu. Örneğin, bir kişinin sanatını sürekli olarak geliştirebilmesi için kıta boyunca ölümcül zehirler araması, xiulian gücünü arttırmak için kendi özel otlarını ve Qi haplarını yapması gerekirdi.

Bu zehirleri tüketmek vücudun antikorlar oluşturmasını sağladığı gibi, aynı güçlü zehir türünü geri üretmek de sanatın bir parçasıydı. Tüm bunları öğrenen Raze, kolay bir yolu seçmediği için Reno’ya daha fazla saygı duyuyordu ve onu her gördüğünde ne kadar sıkı çalıştığına ve koyu siyah gözlerine bakılırsa, yoluna tamamen bağlı olduğu anlaşılıyordu.

Ona yardım ederek Kara Büyücü’nün çalışması için bir oda kiraladılar. Simyacıların ve benzerlerinin çalıştığı çok sayıda odayla dolu büyük metal depo benzeri bir binadaydı.

Elbette her şey Reno tarafından kaplanmıştı ve oda Kızıl Turna üyesinin çalışacağı odadan daha büyük görünüyordu. Aynı büyüklükteydi ama bitki ve ekipmanlardan arındırılmış olduğu için odadaki her şeyi net bir şekilde görebiliyordu.

Büyük bir ocak, kaynayan tencereler, raf alanı ve ortada büyük bir orta masa vardı. Tüm alan temizlenmişti. Raze için en önemli şey orta parça ile fırın arasındaki açık alandı; yere birkaç daire formasyonu çizmesine yetecek kadar genişti, ki yapması gereken de buydu.

Odayı inceledikten sonra Reno’nun metal kapıyı çalması ve iterek açması uzun sürmedi. Hem o hem de Kizen, üzerlerinde konteynerler bulunan iki büyük tahta arabayı iterek odaya girdi.

Onları yan tarafa götürdüler, park ettiler ve sonra kapağın üst kısmını kaydırarak çıkardılar. Reno, “İhtiyacınız olan her şey burada olmalı,” diye yorum yaptı.

Raze şöyle bir bakınca görebildi; sandık 3. seviye güç taşlarıyla doluydu. En alttan en üste kadar, içinde en az elli güç taşı olmalıydı.

‘Bu sadece onun güç taşları koleksiyonu mu? Savaşçı olduğu yıllar boyunca topladıkları bu kadar mı? Kızıl Turna’nın bir bütün olarak ne kadar büyük ve yüksek sayıda güç taşına sahip olduğunu hayal bile edemiyorum,’ diye düşünmeye başladı Raze.

‘Bunları tüketebilir ya da birleştirip daha yüksek seviyeli güç taşları yaparak sihrimi artırmaya çalışabilirim. Bu bir altın madeni!

Raze heyecanlanmaya başlamıştı ama bu düşünceyi çabucak bir kenara bıraktı. Bu alışverişten zaten çok şey kazanacaktı ve söz sözdü. Bunu ciddiye alacaktı.

Diğer sandığa gelince, nesneyi büyülemek için kullanılabilecek havaneli öğütücülerle doluydu ve bunlar piyasada satın alınabilecek en iyi malzemelerdi, iyi dengelenmiş malzemelerden yapılmışlardı.

Reno, “Meşgul olacağınızdan emin olduğum için sizi yalnız bırakacağız,” diye cevap verdi. “Ben diğer odada bekliyor olacağım ya da orada olmazsam dinleniyor olacağım, ama her halükarda beni eninde sonunda burada bulacaksınız.”

Reno simyacıların sırlarını yanlarında saklama eğiliminde olduklarını biliyordu. Bu tür şeylerin ne kadar özel olduğunu biliyorlardı ama bu durumda, Kara Büyücü’nün bazı tuhaf güçleri olduğunu bildiklerinden, bunun daha da özel olduğunu düşünüyorlardı.

Diğerleri odadan çıktığında Raze hiç vakit kaybetmeden işe koyuldu. Yere sihirli daireler çizdikten sonra, havaneli öğütücüyü güç taşıyla birlikte yere yerleştirdi.

Oturdu ve Kara büyü içinden akmaya başladı. ‘Yaptığım büyü basit bir güçlendirme büyüsü, ancak yine de, eşyanın derecesi yüksek olduğu sürece, çok aranan ve üzerine -KB-damgası vurulmaya değer bir eşya olacak!

Bu kez sihirli çember yandığında, Raze sihirli gücünü çembere akıtmaya devam etti ve çizgilerin üzerinden sihriyle tekrar tekrar geçerek eşyaya daha fazla güç akıtmaya başladı.

‘Profesörlerden birinin ortaya attığı bir teori vardı; bir eşyaya ne kadar çok büyü harcanırsa, yüksek dereceli bir eşya olma olasılığı o kadar artıyordu. Tabii ki bu kanıtlanması neredeyse imkansız bir şeydi.

‘Çünkü zaman zaman, çok sayıda başarısızlık olduğu için sonuçlar hala rastgele görünüyordu, ancak araştırma makalelerine baktım ve hiçbir korelasyon yokmuş gibi görünse de, bu sadece geniş bir büyücü yelpazesi alındığında oldu.

‘Yetenekli büyücülerin veya büyük büyü kontrolüne sahip olanların elde ettiği sonuçlara bakılırsa, daha iyi bir şey elde etme şansı biraz artıyor gibi görünüyordu! Öyleyse bunu yapalım ve bu eşyayı üretelim!

Raze ellerini uzattı ve kara büyü, güç taşıyla birlikte her iki taraftan da sürüklendi ve dönerken eşyanın işi bitti. Parıltı soldu ve eşya çınlayarak yere düştü.

(Elit Sınıf lanetli Havaneli oluşturuldu)

Raze eşyayı bir kenara bırakırken üzerindeki bilgilerin geri kalanını okuma zahmetine bile girmedi. Onun gözünde bu bir başarısızlıktı. Elindeki eşyalarla Kara Büyü kullanarak Elit Sınıf bir eşya yaratabileceğini biliyordu; o yüzde 10’un kendi lehine çalışması ve daha da yüksek dereceli bir eşya yaratması gerekiyordu.

“Sanırım hâlâ elli denemem daha var; bu beni araştırma günlerime geri götürüyor,” dedi Raze süreci yeniden başlatırken.

Şeytani Fraksiyon’un içinde, bir dağ manzarasının içine inşa edilmiş başka bir şehirde, Alba şu anda Kızıl Turna’nın diğer iki üyesiyle birlikte bulunuyordu. Kırmızı yanaklı küçük yay kullanıcısı Forma ve siyahlar giymiş, yüzünde maske olan sarışın bir adam olan Talon ile birlikteydi.

Üçü şu anda büyük bir ahşap köprüden geçiyordu. Şehirlerde bunlardan çok sayıda vardı.

bir bölgeden diğerine bir kişi. Dağların eteklerinde büyük binalar inşa ediliyordu.

Bu onların geçeceği yoldu. Bazen yoğun sis nedeniyle köprüler zorlukla görülebiliyordu, ancak bugün hava aydınlıktı ve onlar köprülerin üzerinden yürürken birçok kişi de köprülerden geçiyordu.

“Yani boyuta bir sonraki baskını yapmak için Kara Büyücü’yü mü bekliyoruz?” Cornier sordu. Baskın, bir klan bir boyuta girdiğinde kullanılan bir terimdi. Ya kristal kazanmak için canavar avına çıkarlardı ya da sorulursa, birkaç klandan oluşan büyük bir grup veya boyutsal patronu yok etmeyi amaçlayan tek bir klan baskın yapardı.

Alba, “Boyutun yüksek Başlangıç aşaması seviyesinde veya düşük İlahi seviyede olduğu varsayılıyor, bu da bizim için çok fazla olabilir,” diye yanıtladı. “Bu konuda daha fazla bilgi toplamaya çalışmak ve malzeme biriktirmek istiyorum. Dürüst olmak gerekirse, Kara Büyücü’nün yanımızda olması bize daha fazla güven verebilir.

“Ama henüz neler yapabileceğinden emin değiliz. Bakalım bizim için ne tür eşyalar yaratabilecek. Eğer bize oldukça yardımcı olurlarsa, o zaman belki de bu Boyuta doğru ilerleyebiliriz.

“Bu arada, birkaç şey daha toplamak istiyorum.”

Alba, Kara Büyücünün Reptum’a döndüğü ve eşyalar üzerinde çalıştığı haberini daha yeni almıştı. Bunun biraz zaman alacağını ve üyelerin her biri için hemen bir eşya yapmasını istemesinin yanlış olacağını düşündü.

Bu yüzden şimdilik onu rahat bırakmanın en iyisi olduğunu düşündü. Grup köprünün ortasındaydı ve Alba hemen sırtındaki çift kılıçtan birini çekip yana savurdu.

Kılıç başka bir kılıca çarptı ve siyah dikenli saçlı bir adam yüzünde bir gülümsemeyle diğer tarafta durdu.

“Alba!” Cornier bağırarak saldırmaya hazırlanırken köprünün yanından üç adam atladı ve klan liderine yardım etmesine engel oldu.

“Köprünün yanından, ama bu derin bir damla; alttan gelmiş olmalılar.” Crocker düşündü. “Demek ki bu adamlar bizi hedef alıyorlardı.”

Kılıçlı adam Qi’sini topladı ve savurarak Alba’yı geriye itti; Alba etkilenmemiş görünüyordu ama bir darbenin onu gerçekten geriye itebilmesi için diğer kişinin de orta aşamada olması gerekiyordu.

“Efsanevi Alba, ha?” Adam gülümsedi. “Bizi hatırlıyor musun?”

Alba bir süre adamın yüzüne baktı ve bu yüz ona bir şeyler çağrıştırdı.

“Behemoth Loncası… sen onların kaptanlarından birisin, vahşi Diş! Bize saldırarak ne yapmaya çalışıyorsun?” Alba sordu. “Sizinle hiçbir sorunumuz yok.”

Kısa süre içinde köprü çok sayıda üyeyle doldu; üç Kızıl Turna’nın etrafı, hepsi ya yüksek ilk aşama rütbesinde ya da orta aşamalarda olan elli Pagna savaşçısına benzeyen bir grup tarafından çevrildi.

“Ah, ama sizinle işimiz var; söyleyin bize, Kara Büyücü nerede?” vahşi Diş sordu. “Aksi takdirde, Kızıl Turna’nın varlığı artık sona erecek. ve endişelenmeyin, karşınıza çıkmamız siz Kızıl Turna üyelerinin her birinin yerini tespit edebildiğimiz anlamına geliyor, nerede olurlarsa olsunlar.”