Kara Büyücünün Dönüşü Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Raze ve Reno aslında kendi yaratımlarında kullandıklarından daha güçlü özel bir çiçek elde etmek amacıyla yola çıkmış olsalar da, Raze muhtemelen en güçlü çiçeği alıp hiçbir şey söylemediğinde Reno gözünü bile kırpmadı.
Reno, Raze’in şimdiye kadar topladıkları diğer çiçekleri umursamadığını düşünmüştü. Aklında bir amaç varmış gibi görünüyordu. İlk etapta onlar da sadece Kara Büyücü kadar iyi bir hap yaratmak için çiçek arıyorlardı ama şimdi Kara Büyücü’nün kendisini bulmuşlardı.
Aceleyle yola koyulan Raze, Kızıl Turna üyelerinden farklı bir yöne doğru ilerledi. Onlar tekliflerini yapmış, Raze de basit bir cevap vermişti.
“Bunu düşüneceğim.”
Bu onun cevabıydı ve onlar için bu şimdilik yeterliydi. Dame’la olan bağlantıları ve onun da artık onlara borçlu olması sayesinde, ihtiyacı olduğunda Kara Büyücü’yü bulabileceğinden emindi.
Dönüş yolunda Raze Kızıl Turna gibi bir gruba katılmanın avantajlarını düşünüyordu.
“İsimsiz biri olarak geldiğim bedenin herhangi bir klanla ilişkisi yok,” diye düşündü Raze. ‘Karanlık Fraksiyon akademisindeki statümü de bozmayacaktı, çünkü dünya için Raze Cromwell ve Kara Büyücü iki farklı kişi.
“Yani Kara Büyücü istediği kişiye katılmakta özgür ama ben Qi hapları satan kendi tüccar grubumu kurmayı planlıyordum, bir klana katılmayı değil.
Bu zor bir seçimdi ve ana nedeni güven seviyesiydi. Klanın onu davet etmek için kendi sebepleri olduğundan emindi ama iş zora girdiğinde onlara nasıl güvenebilirdi?
Gezgin oldukları ve oldukça iyi tanındıkları gerçeği dışında klan hakkında pek bir şey bilmiyordu. Kesin olan bir şey vardı ki, o savaşta da güçlerini kanıtlamayı başarmışlardı.
‘Kara Büyücü büyük olasılıkla yakında bilinen bir isim haline gelecek, ya şimdiden ya da hapları satmaya başladığımızda. O noktada, Alter’dekiler Kara Büyücü’nün peşine düşeceklerdir. Işık Fraksiyonu Elder’ıyla olan mücadeleme bakılırsa, peşimden gelirlerse onlarla başa çıkacak kadar güçlü olmayabilirim.
“Ama her zaman radardan kaybolabilir ve bu arada akademide gizlenebilirim.”
Yine de Raze’in şu anda endişelendiği bir şey daha vardı ve o da etrafındakilerdi.
Repton şehrine giren Raze’in geri dönmesi uzun sürmedi ve odaya girdiğinde Liam, Safa ve Simyon onu bekliyordu. Onu gördüklerine şaşırmış ve aynı zamanda mutlu görünüyorlardı.
“Raze, nereye gittin?! Seni kimin aradığını biliyor musun, Kızıl Turna’dan gelenlerin!” Simyon dedi ki. “Ne yaptığını bilmiyorum ama şu Kara Büyücü denen kişiyi aradıklarını söylediler ve… ve…”
Raze oturmaya giderken, “Sorun değil,” dedi. “Onlarla buluştum ve Kara Büyücü’ye gelince, sanırım az önce söylediklerinden anladın, beni arıyorlardı.”
Diğerleri efsanevi Klan’ın neden onu aramaya geldiğini merak ediyordu. Hepsi birbirine döndü ve bir şekilde Raze’in konuşmasını bekliyorlardı ama o hiçbir şey söylemedi.
“Bugün olanları öğrenmeleri… onlara bir faydası olacak mı? diye düşündü Raze.
Birkaç dakika uzandıktan sonra Raze başını kaldırdı.
“Dame nerede? Onun da beni aramaya geleceğini sanıyordum.”
“Ah, Dame,” dedi Liam, sanki onu görüp göremeyeceğini anlamaya çalışıyormuş gibi pencereden dışarı bakarak. “Aslında sen dönmeden kısa bir süre önce gitti. Fixteen adında bir adam onun için gelmişti. Yine de onsuz geri dönmemesini ve geri döneceğini söyledi.”
Köşeye giden Raze, daha önce aldığı eşyaları çıkardı. Kırmızı kolye, bir çift altın küpe ve siyah eldivenler.
“Bu adamlar bir süredir benimle birlikte,” diye düşündü Raze. ‘Şeytani Fraksiyon’a bile geldiler ve çok fazla soruna neden oldular ama benim ve Dame’ın işine oldukça karıştılar.
Raze’in yaptığı ilk şey yüzüğü yere koymak ve uzaklaşmaya başlamak oldu. Raze ve Nabi’nin dövüşü sırasında zaten kullanılmış olan büyü miktarına dayanarak, bir eşyayı büyülemenin bir geçit açmak için yeterli olmayacağını düşündü.
Sadece son iki eşya, heykel ve Simyon’un sahip olduğu küpe efsanevi seviyede olduğu için bir portal açılmıştı.
‘İlk olarak, Buz özelliğim için bir yüzük yaratmam gerekiyor. Üçüncü aşama bir kristal ve yeterince iyi yapılmış bir silah elde etmeyi başarırsam, belki o zaman tüm nitelikleri gösterecek bir yüzük elde edebilirim.
Raze şimdilik sadece buz niteliği yüzüğünü yarattı. Dövüşte işine yaramıştı, bu yüzden mümkünse yakınlığını artırmak istiyordu. Tüm malzemeler bittiğinde, Raze yüzüğü eline taktı ve sonunda gücü hakkında bir fikir edinebildi.
[Karanlık nitelik: 50]
[Rüzgar niteliği: 24]
[Buz niteliği: 18]
Onlara bakarken kıkırdamadan edemedi.
‘Geçmişte Karanlık özelliğimi arttırmak için çok uğraşmam gerekti. Sanırım Karanlık bir çekirdeğe sahip olmak gerçekten yardımcı oluyor.
Kısa bir süre sonra Raze yere bir eşya daha bıraktı ve sonra başını kaldırıp üçüne baktı. Yatakları işaret ederek, sanki okul çocuklarının önünde duran bir öğretmenmiş gibi onlara oturmalarını söyledi.
“Hiçbiriniz benim gibi büyüye sahip değilsiniz ve bu sayede kendimi koruyabiliyorum,” diye açıkladı Raze. “Beni tanıdığınız ve etrafımda olduğunuz için, belanın sizi takip etmesi muhtemel.”
“Hayatım boyunca bela beni takip ettiği gibi. Bu benim şansımın bir yan ürünü. Başınızın belaya girmesi tamamen sizin suçunuz olmadığından, gücünüzü mümkün olan en hızlı şekilde artırmaya karar verdim ve bu da hem siz Liam’a hem de siz Simyon’a kullanabileceğiniz eşyalar yapmak.
“Bu eşyaların gizli tutulması ve sadece hayatınız buna bağlıysa kullanılması gerektiğini söylememe gerek olduğunu sanmıyorum. Sana gelince Safa, sana daha önce de söyledim, bence en iyisi sana doğrudan büyü öğretmek.”
Hem Simyon hem de Liam bunu duyduklarında neredeyse somurtuyorlardı. Raze’in yapabildiklerini gördükten sonra onlar da büyü öğrenmek istemişlerdi. Raze neden onlara öğretmeye bu kadar karşıydı ve neden Safa’ya bu kadar çok şey öğretmeye istekliydi?
Raze kolundan beş başlı beyaz çiçeği çıkardı. Aslında ışık özelliğini kendisi için alacaktı ama Karanlık Özelliği zaten çok güçlü olduğundan, onu özünde etkinleştirmek için bundan çok daha güçlü bir şeye ihtiyacı olacaktı.
Yine de Safa’ya yardım etmek için yeterli olacaktı ve sonra tekrar konuşabilmek için boğazını iyileştirmek için kendi güçlerini kullanmayı denemek zorunda kalacaktı.
“Yine de bu eşyaları kabul etmeden önce hepinize bir şey söylemem gerekiyor,” dedi Raze. “Belanın beni her yerde takip etmesinin ve Karanlık Büyücü olarak bilinmemin nedenini.
“Eğer size söyleyeceğim her şeyi kabul ederseniz, o zaman size yardım etmeye devam edeceğim.”
Raze hepsinin gözlerinin içine baktı. Yine düşünüyordu, acaba hata mı yapıyordu? Geçmişte insanlara güvenmişti. Bir kez ihanete uğramıştı ama açıkçası geçmişindeki ihaneti çok da umursamıyordu.
Çünkü tıpkı şu anda yaptığı gibi, insanları hayatına kabul ettiği, Karanlık Büyücü olduğunda bile ona yardım etmelerini, yanında durmalarını kabul ettiği başka bir zaman daha vardı ama hepsini kaybetmişti.
Geçmişi tekrar mı ediyordu? Bir kez daha hüzün yoluna mı giriyordu? Gözleri Safa’ya takıldığında bir an hareketsiz kaldı.
“Safa… Ben senin kardeşin değilim.”
Yorum