İnsanlık Dışı Büyücü Novel
Bölüm 803: Üçüncü
Predictor, “Neden bahsettiğinizi anlamıyorum. Size hiçbir şey bilmediğimi söyledim” diye yanıt verdi.
“Dudaklarındaki o hafif gülümsemeyi fark etmediğimi sanma. Bana gerçeği söyle. Bizden ne sakladın? Peki neden bize hiçbir şey söylemedin?” Kane tekrar sordu.
Tekrar sorduktan sonra bile yanıt olarak yalnızca sessizlik aldı.
İleriye doğru bir adım attı ve yatakta Predictor'un yanına oturdu. “Bak… Uprising dağıtıldı. Tüm üyeler ayrıldı. Onlarla tekrar iletişim kurmamın hiçbir yolu yok. Burada olan tek kişi benim. Ne söylersen söyle artık hiçbir şeyi etkilemeyecek.”
“O halde bana ne gördüğünü söyleyebilirsin. Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Sadece başka seçeneğimiz olup olmadığını bilmek istiyorum.”
“Gerçeği mi duymak istiyorsun?” Predictor gülümsemesi genişlerken sordu.
“Başka ne duymak isterim? Bana ne gördüğünü söyle?”
“Aslında çok fazla rüya gördüm. Ve nedense hepsi birbiri ardına geldi. Bu olayı daha önce hiç yaşamadım. Benim için bile sürpriz oldu.”
“Ama gördüğüm ilk rüya her şeyi başlattı. Sadece birkaç gün önceydi.”
“Ne gördün?”
“Sırayla gideyim. İlk hayalim tam da şu anda gerçekleşen şeydi. Ayaklanmanın dağıtılmasıyla ilgiliydi. Konuşmayı yaptınız ve Ayaklanma dağıldı.”
“Konuşmamı duyduysanız, olanları da duymuşsunuzdur. Bütün ölümleri duymuşsunuzdur. Neden bizi uyarmadınız? O yerin ne kadar tehlikeli olduğunu neden bize söylemediniz? Neden uyarmadınız?” bizi uyarmadın mı?” diye sordu Kane.
Bunu zaten tahmin etmiş olmasına rağmen hâlâ inanamıyordu. Eğer bunu daha önce bilselerdi, daha önce yaptıkları gibi geleceği de değiştirebilirlerdi.
“Devam edeyim… Sana hiçbir şey anlatmamamın nedeni üçüncü rüyaydı.”
“Neydi o?”
“Acelen ne? Sırayla konuşayım. İkinci rüyadaydık…”
“Uyanmadan önce ilk rüyam durdu ve ikinci rüya başladı. Bu hayatımdaki ilk rüyaydı.”
“Ne gördün?”
“Bir patlama gördüm… Lucifer'in o patlamada yutulduğunu gördüm. Daha sonra ortadan kayboldu. Öldüğüne inanıyorum.”
“Nerede oldu? Görünüşe göre bu henüz gerçekleşmedi. Onu daha dün gördük.”
“Ne zaman olduğunu bilmiyorum. Orada bir zaman görmedim. Ben göremeden rüya bitti. Neyse, şimdi üçüncü rüyaya…”
“Üçüncü rüyayı görmeseydim, yemin ederim size gördüğüm her şeyi anlatırdım. Hepinize yardım ederdim. Ama üçüncü rüya her şeyi değiştirdi. Bütün duygularımı değiştirdi.”
“Söyle bana! Ne gördün?!”
Predictor, “Ölümü gördüm” dedi.
“Kimin ölümü?”
“Bana ait.”
“Ne? Seni kim öldürdü?”
“Şu anda bu soruyu yanıtlamam gerektiğini düşünmüyorum. Sadece şunu bilin ki sizinle hiçbir şey yapmak istemiyorum. Lütfen burayı terk edin.”
“Bana söylemelisin! Seni kim öldürüyor? Peki bu seni neden bize anlatmaktan alıkoydu? Bize söylemeliydin! Seni de kurtarabilirdik!”
“Gerçekten bilmek istiyorsun?”
“Öyle yapıyorum! Kimin yaptığını söyle bana?!”
“Sen yaptın…”
Güm~
Predictor cümlesini bitirir bitirmez bir bıçak sallanmaya başladı. Bıçak Kane'in boynunu kesti.
Predictor'a şok içinde bakarken Kane'in gözleri açık kaldı. Boynunu tutarak az önce ne olduğunu anlamaya çalıştı ama anlayamadı. Predictor onun öldürüldüğünü gördü mü? Predictor'ı neden öldürsün ki?
Konuşmayı denedi ama dudaklarından ses çıkmadı.
“Beni öldürdün… Beni göğsümden bıçakladın. Sadece sen olsaydın iyiydim ama Lucifer dahil tüm organizasyon buradaydı.”
“Üçüncü rüyada beni öldürdüğünü gördüm. Ayaklanma dağılmamıştı. Zeston'da olacakları anlatıp yardım etmeme rağmen hepinize beni neden öldürdüğünüzü sordum ama cevap vermediniz.”
“O sahneyi görünce alternatif bir gerçeklik gördüğümü anladım.”
“Genelde sadece ne olacağını görüyorum. Geleceği sık sık değiştirmeye çalışırsam ne olacağını bilmiyorum. Ancak sözlerimi duyunca, bu gerçekte hepinize yardım ettiğim açıktı. Bu konuda gerçek, sana gördüklerimi anlatmıştım. Ve sen de hayatta kaldın…”
“Ancak senin hayatta kalman benim ölümümle geldi. Neden beni öldürecek bir şey yapayım ki? Bunun yerine geleceği kendi akışına bıraktım. Ayaklanma dağıldı. Sen gittin, herkes de öyle. Sahne gerçekleşemez. Şimdi.”
Predictor, elini Kane'in omuzlarına koyarak, “Umarım durumumu anlıyorsundur,” dedi.
“Ayrıca, tahmin et ne oldu…”
Predictor dudaklarını Kane'in kulaklarına yaklaştırdı. “Jian'a Zeston'daki ve dışarıdaki insanlardan bahsettim. Ona her şeyi anlattım. Her şeyi planlayabilmemin nedeni ona da yardım etmiş olmamdır.”
“Beni arkadan bıçaklamadığım halde taraf değiştirdiğim için beni suçlayamazsın. Umarım beni affedersin. Cehennemde iyi vakit geçirmeni dilerim.”
Kane'in cesedini kenara itti. Kane'in cansız bedeni yatağın üzerine düştü. “İyi uykular.”
Predictor ayağa kalktı ve cesedi geride bırakarak odadan çıktı.
“Keşke bunu bana yapmasaydın. Şimdi beni suçlayamazsın. Hepinize yardım ettim. Güzel tarafımı gördünüz. Şimdi kötü tarafımı gördünüz. Biz eşitiz.”
Predictor helikoptere doğru yürüdü ve yavaş yavaş yolunu buldu.
Helikopterin önünde durup iç çekti. “Burayı asla terk etmeyeceğime kendime söz verdim. Bu günün bu kadar çabuk geleceğini kim bilebilirdi…”
“Lucifer hâlâ hayatta. Bu onun ölmesiyle ilgili hayalimin gerçekleşmediği anlamına geliyor. O da buraya gelebilir. Denesem bile onu öldüremem.”
“Burası tam bir rezalet. Burayı terk edersem öleceğim. Burada kalırsam da öleceğim.” Kendi kendine konuşarak helikopterin etrafında yavaşça tur attı.
“Lucifer tüm hafızasını kaybetseydi buraya gelmekte zorlanırdı ama hafızasının sadece bir kısmını kaybetti. Buraya geldiği zamanı hâlâ hatırlıyor. Buraya tekrar gelebilir.”
“Ama yine de anıları yok. Ayaklanmaya yardım etmeyi bile reddetti. Yani buraya da gelmeyebilir. Gelse bile bana sebepsiz yere saldırmayacak.”
“Aslında burada kalmak benim için daha güvenli olabilir. Ancak gitmesi gereken bir kişi daha var.”
Predictor helikopterin içine adım attı ve pilotun yanına yürüdü. “Kane'i mi bekliyorsun?”
En iyi roman deneyimi için adresini ziyaret edin
Yorum