İlahi Ölüm İmparatoru Novel
Bölüm 137: Ölmeyi Hak Ediyorsun!
Hana duymak istediği kelimeleri duyduğunda hafifçe gülümsedi. İfadesi öfkeye dönüştü, “Senin gibi güzel bir kadına sahipken nasıl olur da seni aldatır!? O sadakatsiz! Bu bir ihanet!”
vanis kaşlarını kaldırdı. “Evet, prensiniz bir sebepten dolayı Prenses Shirley'i ziyaret etmek için Han'dan ayrıldı!”
Sasha, vanis'e bağırdı, “Ne demek istiyorsun, bir sebepten dolayı!? Kesinlikle şu anda yapıyorlar! Nasıl cesaret ediyor!?”
Hana iğrenmiş bir ifadeyle, “Kadınını bırakıp başka bir kadınla öpüşmesine inanamıyorum.” diye cevap verdi.
“Buna engel olunamaz. Sonuçta, erkekler azgın yaratıklardır, bir çocuğu, özellikle de büyüyen bir çocuğu hafife bile alamazsınız.” vanis başını iki yana sallayarak iç çekti.
“Ayrıca, diğer taraf bir imparatorluğun prensesi olduğunda, düşük statüdeki bir nişanlının hala bir mumu var mıdır?” Sasha, ellerini iki yana açarak bir an hafifçe sırıtırken sordu.
Hana sanki onun bu ifadesini duymazdan gelmiş gibi, “Evelynn, prens geri döndüğünde, şikayetlerini ona iletmelisin ve ona sadece seni sevmesi gerektiğini anlatmalısın!” dedi.
vanis, Evelynn'e bakarken gülümsedi, “Doğru! Eğer bunu başarabilirsen, o zaman prensi avuçlarının içinde dans ettirebilirsin!”
“Yani onu sadece seni sevmesini sağlayabilirsin…” diye ekledi Hana yüzünde heyecanlı bir ifadeyle.
Aniden, Evelynn'in ifadesi normale döndü, sanki bilinci biri tarafından sıfırlanmış gibi. Bir an sonra, alaycı bir bakışla onlara gülümsedi ve bir saniyenin onda birinde Hana'nın yüzüne bir mektup fırlattı.
“Sen!” Hana onun bir şey fırlatacağını hiç beklemiyordu.
Mektup suratına çarpmıştı, sanki tokat gibi bir ses çıkarmıştı.
“Oku şunu…” dedi Evelynn alaycı bir şekilde, ama içten içe iğreniyordu.
Hana öfkeyle ona baktı, sonra mektubu açıp okudu.
(Evenynn, üzgünüm. Prenses Shirley'den önemli bir konu hakkında benimle konuşması gerektiğini belirten bir mektup aldığım için Bright Star Kraliyet Sarayı'na gidiyorum. Merak etme, bu mektubu gönderenin ilk başta Prenses Shirley olup olmadığından emin değilim. Sadece emin olmak istiyorum!)
Hana mektubu okurken gözleri kocaman açıldı ve birden bir gerçekle yüzleşti, 'O hep bizimle mi oynuyordu!?'
Aslında, kışkırtma eylemlerinin tam bu noktada sona ermesi ve onlara ayrılmak için biraz zaman kazandırması gerekiyordu, ancak Davis'in Evelynn'e bir mektup bırakması gibi beklenmedik bir hareket, planlarını mahvetti.
“Dürüst olmak gerekirse… Sizin gibi kadınların, sinsi ve düzenbaz kadınların olduğuna inanmıyordum. Hıh, eğer nişanlımı isteseydin, onun önüne geçip açıkça itiraf etmeliydin. Bunu yapmak yerine, komplo kurdun ve beni ondan şüphe ettirerek ilişkimizi mahvetmeye mi çalıştın? Hepiniz pislikten bile betersiniz!” Evelynn onlara tepeden bakarken soğukça azarladı.
Evelynn, Davis'in annesinden nasıl onay aldığını ve annesinin ona nasıl uygun bir gelin olması gerektiğini söylediğini hatırladı.
Böylece Evelynn bu dünyada kimseden korkmamaya karar verdi ve bu hedefe ulaşmak için bir adım attı.
Beklendiği gibi üçü de yüzlerinde öfkeli ve çirkin ifadelerle ayağa kalktılar.
Hana utançtan dişlerini sıkarak soğuk bir şekilde tehdit etti: “Kızım, ağzından çıkanlara dikkat etmelisin!”
Şu anda teşhir edilmiş ve aşağılanmış durumdaydı, kalbinin derinliklerinden utanç duyuyordu.
“Hıh! Nişanlım bana bir mektup bırakmasaydı, sözlerine gerçekten inanırdım! Çöp!” Evelynn acımasızca cevap verdi, onlara yüz vermemeyi tercih etti.
Normalde kendi hizmetkarlarına bile kızmazdı ama artık öfkesi sınırını aşmıştı ve bu insanlara lanetler yağdırıyordu.
Aniden Hana güldü, “Hahaha, sana mektup bırakıp bırakmaması önemli değil. Seni o Prenses için terk ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Sonuçta, nasıl düşünülürse düşünülsün, sen daha düşük statüde birisin!”
Evelynn soğuk bir şekilde gülümsemeden önce hafifçe titredi, “Söyledikleriniz doğru olabilir ama ben yine de sizin gibi üç pislikten daha iyiyim!”
“Hana, sana o planı uygulamamız gerektiğini söylemiştim!” dedi vanis, yüzünde buz gibi bir ifadeyle.
“Hayır, bu plan bu kız için fazla merhametli. Daha önce öldürdüğümüz o üç azgın adamı hemen buraya getirmeliydik!” diye cevapladı Sasha acımasızca.
Hana gözlerini kocaman açtı, “Kör müsün!? Çok ileri gitme!”
“Ne olmuş yani, fazla ileri gittiysem! Acaba başka biriyle yatarsan değerli nişanlın seni yine de sever mi?” Sasha gülümseyerek Evelynn'e sordu, ifadesi alay doluydu.
Pöh!!
Odanın içinde yankılanan tokat sesi, üçünü de şaşkınlığa sürükledi.
“Ölmeyi hak ediyorsun!” Evelynn, Sasha'ya katil bakışlarla bakarken soğuk bir şekilde ilan etti. Elleri titrerken Sasha'yı işaret etti.
Daha önce hiç hissetmediği bu tür bir cinayet duygusu, Sasha'nın söylediği sözler onda çok fazla öldürme isteği uyandırıyordu.
“Git!” dedi kapıyı işaret ederek ve emir veren bir ses tonuyla.
Hana durumun aşırıya kaçtığını hissetti. vazgeçip çirkin bir suratla yürümeye başladı. Daha düşük statüdeki bir kadından böyle bir aşağılanmayla karşılaşacağını düşünmemişti.
vanis onun giden silüetine baktı ve o da yenilmiş bir yüzle onu takip etti.
İkisi de birbirlerine baktılar ve Evelyn'i fazla gücendiremeyeceklerini biliyorlardı. Eğer bunu yaparlarsa, şüphesiz öleceklerini biliyorlardı. Bu yüzden, bu aşağılanmayı ancak yenilgi olarak yutabilirlerdi.
Sasha'nın yüzünde öfkeli bir ifade vardı. Sol yanağına dokunduğunda titriyordu, kırmızı bir avuç izi görülebiliyordu.
Dişlerini gıcırdatarak ve utancından titreyerek Evelynn'in yanından geçti, yere baktı.
Aniden elini kaldırıp Evelynn'e doğru salladı.
Harika!
Odanın içinde havayı delen bir ses yankılanırken, aniden bir alkış sesiyle durdu.
Evelynn, vücudundan gri renkli bir parıltı yayarken, elinde Sasha'nın az önce saldırdığı bir kırbacın keskin ucunu tutuyordu. Bir damla kan yere damladı ve atmosferi inanılmaz derecede gerginleştirdi.
Yorum