Göksel Soy Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Katılımcılar tüm güçleriyle dövüşmeye başladılar. Kimin kazanacağına dair bahis oynayan kalabalık için dövüş heyecanlı ve muhteşemdi.
Birisi kontrolünü kaybedip çok heyecanlanana kadar her şey yolunda gidiyordu.
“Seni aptal! Sola doğru kaç.” [Kyle]
“İşe yaramaz sırtına bak! Madem bu kadar çok yeteneğin var, bari onları düzgün kullan.” [Kyle]
“Sözümü unutma! Bu kadar yavaş saldırırken kazanma şansınız sıfır.” [Kyle]
“Kendini savun! Senin beynin var mı ki?” [Kyle]
Kyle’ın yanında oturan tüm öğretmenler utançtan yüzlerini sakladılar. Hayatlarında ilk kez bu kadar utandıklarını hissediyorlardı.
Kyle’ı seyircilere doğru fırlatmaktan başka bir şey istemiyorlardı ama Müdür Yardımcısı George’un Kyle’dan orada oturmasını istediğini düşününce, Kyle’a sessizce küfretmekten başka bir şey yapamadılar.
Kyle’ın yanında dövüşen katılımcılar da onun söylediği korkunç sözleri duydular. Hatta kaybettikten sonra katılımcılardan biri kılıcıyla Kyle’ı dövmeye kalktı. Ancak Kyle on ila yirmi öğretmenin ortasında lüks bir şekilde oturuyordu, bu yüzden katılımcıların öfkeyle dişlerini sıkmaktan başka çareleri yoktu.
Neon da durumu gördü ve yüzünü siyah bir bezle örttü. O hıyarın kardeşi olduğunu kimseye söylemesine imkân yoktu. Kahretsin, Kyle’ın kim olduğunu bile bilmiyordu.
Yüzden fazla düşman edindiğini bilmeyen Kyle, son raundun sonuna kadar sözlerine devam etti.
Kendini yenilenmiş hissediyordu, diğer dövüşleri izlemenin bu kadar heyecanlı olabileceğini hiç düşünmemişti. Meyve suyu dolu bardağı eline aldı ve sol tarafında oturan öğretmene ait olduğunu bilmeden içmeye başladı.
“Ahhh! İşte hayatımızı böyle yaşamalıyız. Bazı aptallar keyfimi kaçırmasaydı performansım harika olacaktı.”
Kyle boş bardağı solunda oturan öğretmene uzatmadan önce gülümseyerek haykırdı.
Sol tarafında oturan öğretmen Kyle’a nefretle baktı.
‘Ne oluyor be! Neden sanki o öğretmen ve biz de onun hizmetkârlarıymışız gibi hissediyorum?’
Kazanan 200 katılımcı sahnenin ortasında durmuş, kalabalığın tezahüratlarının tadını çıkarıyordu. Hepsi final turunu geçtikleri ve Kraliyet Akademisi’ne girme şansını elde ettikleri için mutluydu.
Müdür Yardımcısı George havada süzülmeye başladı ve kazanan 200 Katılımcıyı tebrik etti. Onlara aileleri ve arkadaşlarıyla vedalaşmaları için bir saat süre verdi çünkü sınavı geçtikten sonra tüm katılımcılar Kraliyet Akademisi’ne gitmek üzere derhal ayrılmak zorundaydı.
Kyle da sandalyesinden kalktı ve kardeşinin oturduğu yere baktı ancak kimseyi bulamadı.
“Huh, ikinci kardeşim nereye gitti?”
Birden arkasından tanıdık bir sesin kendisine seslendiğini duydu.
“Kyle?”
Kyle arkasını döndüğünde İkinci kardeşinin yüzünün siyah bir bezle örtülü olduğunu gördü.
Kaşlarını çatarak Neon’a baktı ve sorguladı,
“İkinci Kardeş, neden yüzünü saklıyorsun? Yanlışlıkla eski bir düşmanla mı karşılaştın?”
Kyle’ın şaşkın ifadesini gören Neon’un içinden onu dövmek geldi ama Kyle’a içten içe küfrederken kendini kontrol etti,
‘Alçak! Sen olmasan yüzümü saklamam gerekir miydi!’
Yine de Kyle için mutlu hissediyordu.
Neon ilk başta Final turunun teke tek bir savaş olduğunu duyduğunda Kyle’ın kazanma şansının olmadığından emindi. Ancak daha sonra Kyle’ın şansı yaver gitti ve final turuna bile katılmadan Akademi’ye girdi.
Neon içtenlikle gülümsedi ve Kyle’a sıkıca sarıldı. Kyle’ın sadece B Kademe potansiyele sahip olmasına rağmen Kraliyet Akademisine girdiği için mutluydu.
Kyle babası ve ağabeyiyle bulışmak ve başarılarıyla övünmek istiyordu ama müdür yardımcısıyla birlikte gitmesi gerektiğini düşünerek babası ve ağabeyi için bir mektup yazdı ve Neon’a verdi.
Neon taktığı saklama yüzüğünü Kyle’a verdi. Saklama yüzüğünün içinde bir kılıç, birkaç giysi ve para vardı. Neon ilk başta Kyle’a yarışmaya katılmasını önermişti çünkü Kyle’ın gerçek dövüşleri tecrübe etmesini istiyordu. Kyle’ın Giriş sınavını geçebileceğini hiç düşünmemişti.
Kazanan tüm katılımcılar aileleriyle vedalaştıktan sonra müdür yardımcısının önünde toplandı. Müdür Yardımcısı elini salladı ve gökten bir gemi süzülerek indi. Daha sonra herkesin gemiye girmesini işaret etti.
Kalabalık ve katılımcılar büyük gemiye hayranlıkla baktılar. Bu, hayatları boyunca gördükleri en büyük gemiydi. Kazananlar kalabalığa el sallarken gururla gemiye girdiler.
Herkes içeri girdikten sonra gemi süzülmeye başladı ve gökyüzüne ulaşarak kalabalığın görüş alanından kayboldu.
Herkes heyecanlıydı ve Kraliyet Akademisi’nde kendilerini bekleyen yeni deneyim için büyük beklentileri vardı.
Akademiye giden yol sorunsuz bir şekilde ilerliyordu. Final turunda dövüştükleri için herkes yorgun olduğundan, dinlenmek için geminin içinde bulunan farklı odalara gittiler. En önde duran ve heyecanla bulutları izleyen Kyle hariç.
“vay canına! Yerden ne kadar yüksekteyiz? Bu gemi neyden yapılmış?”
Geminin neredeyse her santimini incelerken merakla kendi kendine sorular sordu.
Yorum