Göksel Soy Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Ertesi gün sabah erkenden,
Katılımcılar sahneye doğru ilerlerken seyirciler çılgınca alkışladı. Ancak final turu olduğu için havadaki gerilim her saniye daha da artıyordu.
Katılımcılar sahneye çıktıktan sonra onları Müdür Yardımcısı George karşıladı. Müdür Yardımcısı önce finalistleri tebrik etti ve ardından final turunun kurallarını açıkladı.
“Dün bütün gün tartıştıktan sonra, final turunun geçen yıl olduğu gibi yapılmasına karar verdik. Tüm katılımcılar arasında teke tek bir mücadele gerçekleşecek.”
Katılımcılar birbirlerine baktı, her yıl Kraliyet Akademisi 200 öğrenci seçiyordu, ancak bu kez katılımcı sayısı 401’di, bu da 201 katılımcının bu turda diskalifiye edileceği anlamına geliyordu. Ancak asıl soru şuydu: Katılımcı sayısı 401 iken nasıl teke tek dövüşeceklerdi?
Müdür Yardımcısı George herkese gülümseyerek baktı ve endişelerini fark ettikten sonra sakin bir tonda konuşmasına devam etti.
“Hepinizin ne düşündüğünü biliyorum ama endişelenmeyin. Katılımcı sayısını eşitlemek için, şanslı bir öğrencinin final turundan muaf tutularak doğrudan Kraliyet Akademisi’ne girmesine karar verdik.”
Müdür Yardımcısının sözlerini duyan tüm katılımcılar ve hatta kalabalık çılgına döndü. Tarihte ilk kez katı Kraliyet Akademisi şansa dayalı bir seçim yapıyordu.
Teke tek dövüşlerde kazanma şansı daha az olan zayıf katılımcılar şanslı olan olmak için dua etmeye başladı. Ancak son iki turu hile yaparak geçtiğini düşünen biri, şanslı olanın kendisi olacağını sezmişti.
Kyle kardeşine baktı, o da Kyle’ın şanslı kişi olması için dua ediyordu. Sonra da karmaşık bir ifadeyle müdür yardımcısına baktı. Prestijli Kraliyet Akademisi’ne girmek iyi bir şeydi ve bu sayede pek çok kaynak elde edecekti ama şimdi Kyle tereddüt ediyordu.
Öğrendiği beceri bu kadar önemli miydi ki zayıf bir çocuğun Akademi’ye girmesine izin veriyorlardı?
Bu tehlikeli ve büyük dünyada sadece yetersiz güce ve normal görünüşe sahip bir yan karakter olduğunu biliyordu, bu yüzden sadece normal bir hayat sürmek istiyordu.
Bir kahraman olmak için yaratılmamıştı ve olmak da istemiyordu. Diğerleri gibi hırsları olmadığından değil, o da gelecekte güçlü biri olmak istiyordu. Ancak yeteneğinin sadece B Kademesinde olduğunu düşünürsek, imkânsızı hayal etmemeyi ve gerçeği kabullenmeyi biliyordu.
“Tüm öğrencilere jetonlarına göre numara plakaları verilecek. Ve şanslı öğrenciyi belirlemek için kalabalıktan rastgele bir plaka seçmesi için birini çağıracağım. Geri kalan öğrenciler plakalarına göre teke tek dövüşecekler. Plaka numarası 1 olan katılımcı 400 numaralı katılımcıyla, 2 numara 399 numarayla, 3 numara 398. katılımcıyla dövüşecek ve dövüşler bu şekilde devam edecek.”
Müdür Yardımcısı George kuralları açıkladıktan sonra büyük bir kutu çıkarıp herkesin önüne koydu. Seyirciler arasından rastgele birini seçti.
Tüm katılımcılara jetonlarına göre numara plakaları verildi, hepsi beklentiyle rastgele seçilen kişiye baktı, ellili yaşlarının sonlarında görünen yaşlı bir kadındı.
Yaşlı kadın seçildiği için mutluydu, Müdür Yardımcısına doğru gitti ve önündeki büyük kutuya baktı. Müdür Yardımcısı’nın işaretiyle elini kutunun içine soktu ve kutudan rastgele bir plaka numarası seçerek Müdür Yardımcısı’na verdi.
Müdür Yardımcısı George plakaya baktı ve sonucu yüksek bir sesle açıkladı,
“Jeton Numarası 1055, plaka numarası 303 lütfen öne çıkın.”
Kyle derin bir iç çekti ve öne çıktı, hiç şaşırmamıştı çünkü bunun olmasını zaten bekliyordu.
Kyle öne çıkarken seyirciler tezahürat yaptı ama kim olduğunu gördüklerinde herkes sustu. Hepsi Kyle’ın ilk turdaki garip durumunu görmüştü ve ikinci turu da hiç zorlanmadan geçmişti. Ve şimdi de şanslı yeri alan kişi oydu! Bir insan nasıl bu kadar şanslı olabilir?
Tüm katılımcılar Kyle’a şüpheyle baktı. Hepsinin aklında tek bir düşünce vardı. Hile mi yapıyor? Ancak Kraliyet Akademisi’nin asla hile kabul etmediği ve giriş sınavlarında her zaman adil olduğu düşünüldüğünde, kimse şüphelerini dile getirmedi.
Kyle’ın kardeşi Neon oturduğu yerden kalktı ve avazı çıktığı kadar alkışladı. Ailelerinin tembel çocuğu Kyle’ın krallığın en büyük akademilerinden birine girdiğine hâlâ inanamıyordu. Sahneye fırlayıp tüm dünyaya kardeşinin şansını anlatmak istiyordu ama daha final turunun ortasındaydılar, bu yüzden kendini kontrol etti.
Bu arada, müdür yardımcısı Kyle’ın tüm katılımcıların arasından öne çıktığını gördüğünde yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
‘Hay Allah! Bu çocuk nasıl seçildi?
Müdür Yardımcısı artık ne yapacağını bilemiyordu. Dün gece bir iletişim kristalinin yardımıyla Müdürle konuşmuş ve Müdür ona Kyle’a yardım etmemesini söylemişti.
Buz Ejderhası’nın kalıtsal yeteneği Müdür için önemli olsa da, yine de Akademisinde işe yaramaz bir öğrenci olmasını istemiyordu.
“Potansiyeli olmasa da, bu kadar şansı varken ben bile onu kıskanıyorum.” Müdür Yardımcısı sersemlemiş halinden kurtulmadan önce içten içe düşündü.
Müdür Yardımcısı Kyle’dan izleyici sıralarına geri dönmek yerine öğretmenlerle birlikte oturmasını istedi. Sadece Kyle’ın gelen savaşlardan bir şeyler öğrenmesini diledi.
Nihayet yirmi farklı katılımcının aynı anda dövüştüğü final turu başladı. Alec, Carcel, Mia ve Lara birbirlerine karşı değillerdi, Akademi yetenekli bireyleri birbirleriyle karşı karşıya getirmemeye özen göstermiş gibi görünüyordu. Hiçbir yeteneği kaçırmak istemiyorlardı.
Yorum