Göksel Soy Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Kısa bir süre sonra bahçeyi ve yüzlerce antika ve tabloyla dolu büyük boş bir koridoru geçtikten sonra herkes büyük ve boş bir alanın önüne geldi.
Boş alan eğitim için kullanılıyor gibi görünüyordu çünkü bir köşede çok sayıda farklı silah istiflenmişti. Sol tarafta, farklı Akademi üniformaları giyen çok sayıda genç, bazı Eski Profesörlerle sohbet ederken görülüyordu.
Sağ tarafta, normal kıyafetler giyen bazı gençler yaşlı görünümlü bir kişinin arkasında düzgün bir şekilde duruyordu. Bunlar muhtemelen halka açık yarışma yoluyla seçilenlerdi.
Müdür Yardımcısı George alana girdiği anda tüm gözler onun ve arkasında duran öğrencilerin üzerindeydi.
Yaşlılardan bazıları Müdür Yardımcısı George ve Yaşlı Han’a doğru yürüdü ve onları kibarca selamladı.
Herkes birbirini selamlamakla meşgulken muhafızlar Kral Cedric’in geldiğini duyurdu.
Güzel bir altın cübbe giyen Kral, dört muhafızla birlikte boş alanın önünde bulunan kapılardan birinden çıktı.
Tüm yaşlılar, kralı kibarca selamlamadan önce gençleri aceleyle bir araya topladı.
Kyle gözlerini Kral’a dikti. Kralın arkasında duran muhafızlardan yayılan baskı muazzamdı.
“Kralın kademesi nedir?
Mia’nın omzunda oturan Bia’ya sordu. Kyle muhafızların rütbesinin muhtemelen A kademesinden daha yüksek olduğunu hissedebiliyordu ama Kral’ın vücudundan çıkan enerjinin bir zerresini bile hissetmiyordu.
-Yakın zamanda (SS+) kademesine yükseldiğini hissedebiliyorum. Ayrıca, nedenini bilmiyorum ama Kral’ın vücudunun etrafında bir bariyer var gibi görünüyor, bu yüzden kimse onun kademesini göremiyor.
Bia’nın cevabı Kyle’ı şaşırttı çünkü duyduğu söylentilere göre Escalante Krallığı’nın mevcut kralı sadece (S+) kademe yeteneğe sahipti.
“Görünüşe göre söylentiler yanlışmış.”
Yaşlı bireylerle bir süre konuştuktan sonra Kral, Escalante Krallığı’ndan Kule’ye girecek olan 100 çocuğa sıcak bir şekilde baktı.
Kral’ın bakışları bir süre Carcel’in üzerinde durdu ve onun irkilmesine neden oldu.
Kral gençlere cesaret verici birkaç söz söyledikten sonra onları daha fazla tutmadı. Muhafızlardan boş arazide bulunan ışınlanma düzeneklerini çalıştırmalarını istedi.
Ayrıca, ‘Fırsat Kulesi’nin yerini diğer Kıtalardan korumak için, her Krallığın doğrudan Kuleye giden tek bir ışınlanma dizisi vardı ve Escalante Krallığı’nın ışınlanma dizisi Kraliyet Kalesi’nin içindeydi.
Kral’dan bir işaret aldıktan sonra herkes yerin ortasında toplandı.
Kısa süre sonra, parlak bir ışık bedenlerini sardı ve hepsi kayboldu.
….
Kyle gözlerini açtığında her türlü yeşillikten yoksun uçsuz bucaksız boş bir arazi gördü.
Toprak kuruydu, etrafta birkaç çakıl taşı dışında başka hiçbir şey yoktu.
Kyle etrafına bakınırken, gözüne ilk çarpan şey uçsuz bucaksız mavi gökyüzüne dokunan devasa uzun Kule oldu.
Ciddi bir ifadeyle uzaktaki kuleye baktı.
‘Ben buradayım. Şimdi sadece Kule’ye girmem ve İksir’i bulmam gerekiyor.
Herkesi kontrol ettikten sonra Müdür Yardımcısı George önden gitti ve uçsuz bucaksız arazinin kenarında bulunan tek köprüye doğru yürüdü.
Herkes sessizce Müdür Yardımcısını takip etti ve küçük köprüyü hiç zorlanmadan geçtiler.
Ancak köprüden çıktıkları anda çevreleri büyük ölçüde değişti.
Bu his bir ışınlanma dizisi kullanmakla aynıydı.
Önlerinde, devasa Kule’yi çevreleyen yüzlerce küçük ev, etrafında küçük bir şehir oluşturuyordu.
Silah ve diğer şeyler satan farklı tüccarlarla dolu sokaklarda farklı ırklardan bireylerin dolaştığı görülüyordu.
Görünürde hala yeşillik yoktu ama atmosfer normal bir pazar gibiydi.
Kyle ve Nine etrafa bakındı, ilk defa farklı ırklardan insanlar görüyorlardı.
Öte yandan, küçük şehre girdikten sonra Müdür Yardımcısı George diğer tüm Profesör ve öğrencilerle vedalaştı ve yanında getirdiği 14 öğrenciden kendisini takip etmelerini istedi.
Kalabalık içinde 15 dakika yürüdükten sonra küçük bir otelin önüne geldiler.
Müdür Yardımcısı George herkese oda anahtarlarını verdi ve Yaşlı Han’la birlikte ayrılmadan önce bir gün dinlenmelerini istedi.
Kule’ye girmek için öğrencilerini getiren diğer Krallıkların elçileriyle konuşacaktı.
Müdür Yardımcısı George ayrıldıktan sonra bazı öğrenciler dinlenmek yerine çarşıya bakmaya gitti.
Kyle da gitmek istiyordu ama geç olmuştu ve yorgundu. Ayrıca, Kule’nin açılmasına daha bir gün vardı, bu yüzden bugün dinlenmeye ve yarın etrafa bakmaya karar verdi.
….
Ertesi gün sabah erkenden, Bia yemek istediğinde Kyle uyandı. Ona yiyecek bir şeyler verdikten sonra vücudunu gerdi ve banyo yaptı.
Rahat kıyafetler giyerek odasından dışarı çıktı çünkü dışarıda yemek yemek istiyordu.
Kyle otelin merdivenlerinden inerken Nine’ın Alec ve diğerleriyle birlikte yemek yediğini gördü.
Kyle da kahvaltı için onlara katıldı ve yemekten sonra bir süre etrafa bakacağını söyledi.
Sadece Nine değil, Alec ve ekibi de dün etrafa bakmaya gitmişti. Yorulmuşlardı çünkü otele ancak gece geç saatlerde dönebilmişlerdi.
Bu yüzden Nine bir süre uyumak için ayrılmadan önce Kyle’a veda etti.
Ancak Alec, Kyle’ın dışarı çıkacağını duyunca hemen birlikte gitmeyi teklif etti.
Çünkü aklında tek bir düşünce vardı,
‘Kyle ne zaman dışarı çıksa her zaman harika bir şey bulur. Bu sefer ne olursa olsun onu takip edeceğim!’
Ama ne yazık ki! Kader Alec için başka bir şey yazmıştı çünkü Kyle ile ayrılamadan Mia ona Müdür Yardımcısı George’un onu ve Carcel’i aradığını söyledi.
Alec pişman gözlerle Kyle’ın Bia ile birlikte otelden ayrıldığını gördü.
Kyle, Mia tarafından Müdür Yardımcısıyla buluşmaya götürülen Alec’e dönüp bakmadı bile.
Otelden çıktıktan sonra Kyle farklı küçük tezgâhlarla dolu kalabalık pazara bakmaya başladı.
Pek çok şey gördü, düşük fiyata yüksek rütbeli depolama yüzükleri satan biri de vardı ama Kyle’ın parası yoktu, Müdür Yardımcısının ona verdiği depolama yüzüğünün içinde biraz mana taşı vardı ama onları kullanarak işe yarar bir şey almak istiyordu.
Yorum