Göksel Soy Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Kyle, iki çift derin gözün aniden vücuduna dikilmesiyle irkildi ve Müdür Yardımcısı yüzünden diğer öğrenciler de dönüp doğrudan Kyle’a bakmaya başladı.
“Ne oluyor? Az önce Kütüphaneci olduğunu söyledim, neden bana bu kadar garip bakıyorlar?”
Kesinlikle Kütüphaneciydi. Göz ve saç rengini değiştirmişti!
Kyle onu acımasızca Kütüphaneden kovan sinir bozucu Kütüphaneciyi nasıl unutabilir?
Alec ve Nine da Kyle’a baktı, gözleri garip bir şekilde acıma duygusuyla doluydu.
Kyle küfretmek istedi ama neyse ki Müdür Yardımcısı George, Profesör Aliza’dan bir işaret aldıktan sonra nihayet ona bakmayı bıraktı.
Kyle, Profesör Aliza’ya içten içe teşekkür ederken rahat bir nefes aldı.
Bu arada Müdür Yardımcısı George boğazını temizledi ve önce Kule’ye girecek 14 çalışkan öğrenciyi tebrik etti, ardından hepsine ödül olarak yüksek dereceli birer saklama yüzüğü verdi.
Silahlardan farklı olarak, saklama yüzükleri uzay büyüsü kullanılarak üretiliyordu. Ayrıca saklama yüzükleri içinde bulunan alana göre farklı derecelere ayrılıyordu;
Düşük dereceli.
Orta dereceli.
Yüksek dereceli.
Üstün dereceli.
Saklama yüzüğünün derecesi ne kadar yüksekse o kadar pahalı ve değerliydi çünkü yüksek dereceli saklama yüzükleri düşük dereceli olanlara kıyasla daha fazla nesne tutabiliyordu.
Müdür Yardımcısı George sağ elini salladı ve her biri doğrudan öğrencilere doğru süzülen 14 benzer mavi renkli yüzük belirdi.
Kyle da bir saklama yüzüğü aldı ve duyularını kullanarak yüzüğün içine baktı.
Depolama yüzüğünün içindeki alan, hayatında gördüğü en büyük odayla karşılaştırılabilirdi. Yüzüğün içinde bir şeyler de vardı.
Kyle’ın duyuları yüzüğün içinde depolanan şeylere biraz daha yaklaştığında, aylarca dayanabilecek yiyecek ve su depolandığını gördü.
Ayrıca bir köşede küçük bir mana taşı yığını da vardı.
Kyle’ın zaten bir depolama yüzüğü vardı ama bu Akademi’ye girmeden önce ağabeyi tarafından verilen düşük dereceli bir depolama yüzüğüydü.
Bu yüzden kendisi için en azından orta dereceli bir saklama yüzüğü almayı düşünüyordu ama sorun şu ki bunu satın alacak parası yoktu.
Kyle Müdür Yardımcısına baktı, depolama yüzüğü için minnettardı.
Öğrenciler arasında, Carcel ve Lara gibi zengin çocuklar için depolama yüzüğü pratikte işe yaramazdı çünkü zaten yüksek dereceli depolama yüzüklerine sahiplerdi.
Yine de aynı anda iki tane olması hiç de kötü bir şey değildi.
Öğrencilere depolama yüzüklerini verdikten sonra Müdür Yardımcısı’nın her zamanki uzun ve sıkıcı konuşması başladı.
Son iki haftadır öğrenciler için her şeyi hazırlamakla meşgul olduğundan bahsetti ve öğrencilerin Akademi sayesinde hayatta bir kez karşılaşabilecekleri böylesine harika bir fırsatı nasıl elde ettiklerini vurguladı.
Müdür Yardımcısının yanında duran Kütüphaneci durması için ona yalvarmasaydı muhtemelen herkes uyuyakalacaktı.
Aslında yalvarmadı ama sesi neredeyse yalvarır gibiydi.
Müdür Yardımcısı George kaşlarını çattı ama öğrencilerin cansız gözlerini gördükten sonra konuşmayı kesti.
Ve nihayet, Kütüphaneciyi Yaşlı Han olarak tanıttıktan sonra, Müdür Yardımcısı George elini salladı ve herkesin önünde büyük bir gemi belirdi.
Öğrenciler şaşırmadı çünkü büyük gemiye aşinaydılar. Bu, Müdür Yardımcısının Akademi Giriş sınavını geçtiklerinde kullandığı geminin aynısıydı.
Müdür Yardımcısından bir işaret aldıktan sonra tüm öğrenciler ve Kütüphaneci gemiye girdi.
Görünüşe göre Profesör Aliza onlarla gitmiyordu çünkü o gemiye girmedi.
Onun bakışları altında yükselen gemi süzülmeye başladı ve gökyüzüne ulaşarak gözden kayboldu.
Geminin içinde,
Tüm öğrenciler en önde durmuş, heyecanla bulutlara bakıyorlardı.
Bu kez Kyle tek başına değil, Nine ve Carcel ile birlikte duruyordu. Tek başına durmak istese bile buna cesaret edemedi çünkü Kütüphaneci sürekli arkasından bakıyordu.
Öte yandan, Müdür Yardımcısı George gerçekten yorgun görünüyordu çünkü gemi hareket eder etmez uyumak için boş bir odaya gitti.
Birkaç saat süren küçük yolculuk herkes için farklıydı, bazıları yeni bir macera için heyecanlıyken bazıları da Kule’ye girdikten sonra karşılaşacakları tehlike yüzünden gergindi.
Bu arada Kyle ter içinde kalmıştı. O da herkes gibi eğlenmek istiyordu ama Kütüphanecinin derin bakışları buna izin vermiyordu.
Sonunda Kyle’ın tüm zaman boyunca Nine ve Carcel’in yanında kalmaktan başka çaresi kalmadı.
Yalnız kalırsa Kütüphaneci’nin bir şey yapabileceğinden korktuğu için onların gitmesine bir saniye bile izin vermedi.
Nine, Kyle’ın bu kadar yapışkan olduğunu görünce biraz şaşırdı ama sebebini bulamadı.
Öte yandan, Kyle’ın başının üstünde oturan Bia durumu görünce çılgınca güldü. Durmadan gülmesi Kyle’ın daha da sinirlenmesine neden oldu.
Kyle derin bir nefes aldıktan sonra Bia’yı parmaklarıyla nazikçe kaldırdı ve şeytani bir gülümsemeyle Kütüphaneciye doğru fırlattı.
Ancak Kyle bunu yaptıktan sonra bile Bia’nın kahkahaları tüm gemiden duyuldu.
…
Birkaç saat süzüldükten sonra gemi nihayet varış noktasına ulaştı.
Herkes aşağıya baktı ve aşağıda karada bulunan lüks Şato’yu görünce dehşete kapıldı.
Müdür Yardımcısı George da odadan çıktı, sağ elini salladı ve gemi yavaşça büyük Şato’nun önüne indi.
Tüm öğrenciler Yaşlı Han ve Müdür Yardımcısı George’un arkasından gemiden ayrıldı.
Kalenin görkemli kapılarına baktılar. Gözlerini kapılara diktikleri anda görünmez bir güç omuzlarına çöktü ancak Müdür Yardımcısı George elini salladığı anda bu güç kayboldu.
Şatonun kapıları açıldı ve kocaman, güzel bir bahçe onların gelişini bekliyordu.
Bahçenin içinde duran birkaç muhafız Müdür Yardımcısı George’u karşıladıktan sonra herkesten arkalarından gelmelerini istedi.
Öğrenciler muhafızları takip ederken hayatlarında gördükleri en büyük bahçelerden birinin güzelliğine tanık oldular.
Kalenin etrafındaki güvenlik de boğucuydu çünkü muhafızların vücutlarından yayılan basınç A kademeye eşdeğerdi.
Öğrenciler arasında sadece bir kişi böylesine bir lüksü görmekten etkilenmemişti. O kişi Carcel’di.
İç geçirmeden önce bahçeye ve Kale’ye baktı. Akademi için ayrıldıktan sonra nihayet evine dönmüştü.
Yorum