Eski Kocam Yine Evlenme Teklif Ediyor Novel
Bölüm 133: Cennetten Yaratılan, Bir Çift Aşağılık İnsan
Çevirmen: 549690339 |
Su Hongxing oturma odasına girer girmez Cao Shiyu ve Ye Qilan'ın gülüp konuştuğunu gördü.
İtiraf etmeliydi ki, yakışıklı bir adamla güzel bir kadının bir arada görüntüsü oldukça şiirseldi, o bile bir kez daha bakmaktan kendini alamadı.
Biri yasal kocasıydı, diğeri ise kocasının metresiydi. Onların cennette yaratılmış bir çift olduğunu, aşağılık insanların mükemmel bir çifti olduğunu düşünüyordu.
Cao Shiyu, Su Hongxing'i ilk fark eden kişi oldu. Ayağa kalktı ve gülümseyerek onu selamladı, “Sekreter Su döndü mü?”
Su Hongxing karşılık olarak hafifçe başını salladı.
“Birkaç gece burada kalmak istiyorum, Sekreter Su, uygun mu?” diye sordu Cao Shiyu, güzel gözleri Su Hongxing'e gülümseyerek.
“Senin burada kalıp kalmaman benim için ne ifade ediyor?”
Su Hongxing kasıtlı olarak zorluk çıkarmıyordu; o da burada sadece bir sakindi. Ye Qilan evin gerçek sahibiydi. Cao Shiyu işleri zorlaştırmak istiyorsa, doğru kişiyi bulmalıydı.
Cao Shiyu yüzünde mütevazı bir gülümseme tuttu, “Elbette önemli. Kardeş Si bu evin erkek reisi ve sen de kadın reisisin. Kardeş Si bana saygıdan dolayı kalmama izin verirse, senin de kalma iznini almalıyım…”
“O zaman burada kalmayın.”
Su Hongxing, Cao Shiyu'nun sözünü kesti. Cao Shiyu'nun sahte masumiyetinin yanında rol yapmaya hiç niyeti yoktu.
Bir anlığına Cao Shiyu'nun mükemmel soğukkanlılığı çatladı. Hemen soğukkanlılığını geri kazandı, kolunu Su Hongxing'in koluna doladı ve yapmacık bir hayal kırıklığıyla şöyle dedi: “Sekreter Su, sen tam bir şakacısın!”
“Şaka yaptığımı sana kim söyledi? ve biz bu kadar yakın mıyız?” Su Hongxing kolunu çekti, “Bu samimiyetsiz davranışlardan hoşlanmıyorum, bana bu ikiyüzlülüğü yapma.”
Cao ailesinin kadınları karşısında oyuna gelmenin bile anlamsız olduğunu düşünüyordu.
Bu anda Cao Shiyu'nun yüzü kızardı ve sonra solgunlaştı. Ne olursa olsun Su Hongxing ile geçinmeye hazırdı. En azından Ye Qilan'ın önünde Su Hongxing ile iyi geçiniyormuş gibi davranması gerekiyordu.
Su Hongxing'in bu kadar inatçı olabileceğini, onu bu kadar zorlayabileceğini kim bilebilirdi ki.
Du Qingyu'nun tavsiyesi olmasaydı, Su Hongxing'in gözüne girmek için asla kendini alçaltmazdı.
“Haksızlığa uğradığını hissedersen, dışarı çıkabilirsin. Neden acınasıymış gibi davranıyorsun?!” Su Hongxing, saf bir iğrenmeyle yaşlı gözlü Cao Shiyu'ya baktı.
Onların bu dramından bıkmıştı ve yukarı çıkmaya karar verdi.
Cao Shiyu gözyaşlarını tuttu, Ye Qilan'a gözyaşlı bir gülümsemeyle bakmak için döndü, “Kardeş Si, benim hatam. Sekreter Su'yu üzdüm.”
“Gerçekten de senin suçun. Onun iyi bir ruh halinde olmadığını biliyordun, yine de onu kışkırttın. Suçlanacak kim?” Ye Qilan ayağa kalktı, yukarı çıkıp Su Hongxing'i görmeye niyetlendi.
Bu kadın bir saatli bomba gibiydi. Bu sefer onu kim üzmüştü?
“Kardeş Si, beni biraz rahatlatamaz mısın?” Cao Shiyu ona yetişti ve kolunu tuttu, “Kardeş Si, sen harikasın, ama Su Hongxing'i her zaman şımartıyorsun.”
“O benim karım, eğer onu şımartmazsam kimi şımartacağım? Beni takip etme, o seni sevmiyor.”
Elbette Ye Qilan, Su Hongxing'in daha önce Cao Shiyu'ya ne kadar iğrenerek baktığını görmüştü.
Su Hongxing genellikle oldukça rahat biriydi; eğer birine karşı bariz bir iğrenme hissediyorsa, bu o kişiden gerçekten hoşlanmadığı anlamına geliyordu.
Bir yandan çok açgözlü olmaması ve Cao Shiyu'yu yanında tutmaması gerektiğini biliyordu ama diğer yandan Cao Shiyu'nun gülümsemesinden vazgeçemiyordu.
O an ne yapacağını bilmiyordu.
Ye Qilan yatak odasına girdiğinde, Su Hongxing'in pencerenin yanında düşüncelere dalmış bir şekilde durduğunu gördü. Bir şeyler düşünüyor gibiydi, ifadesi oldukça yoğundu.
Yorum