Düzenbazların Tanrısı Novel
1605 Kılıç Ustası
“Ha?”
Kılıç Azizi, kızının başını belaya sokmadan bundan kaçmayı başardığını görünce etkilendi.
Zahmetsizce yere indi ve kılıcından bir kaplan çıkardı.
Kaplan, çağrılan önceki iki yaratık gibi normal bir hayvan değildi. Bu kaplan beyaz kaplandı.
*Kükreme!*
“Git Byakko!” Rea bağırdı ve kaplanın ilerlemesini kontrol etti.
Kılıç Azizi sakinliğini korudu ve bu kaplanı tek bir hamleyle devirmeye hazırlandı. Ancak kaplan ona ulaşamadan, kaplan enerjisini midesinde toplayarak ağzını açtı.
Kaplanın bedeni, sanki enerji aslında onu çağırmak için kullanılan Büyü Gücünden geliyormuş gibi yarı saydam hale geldi.
“Gitmek.” Rea kaplanın ağzından beyaz bir lazer fırlatırken gülümsedi.
“!!!” Kılıç Azizi, Rea'nın bununla bu kadar yaratıcı olabilmesine şaşırmıştı. Rea'nın onu dizginlemek için yalnızca canavarının fiziksel yeteneğini kullanacağını düşünüyordu. Sojuro bile Thersland'da ona yardım ederken aynı şeyi söyledi.
“Görünüşe göre beklediğimden daha fazla büyümüşsün.” Kılıç Azizi sırıttı ve sopasını salladı.
Beyaz lazer aniden altıya bölünerek bölgeye dağıldı. Ancak lazerin arkasında, Büyü Gücünün son parçasını kullanarak ona saldıran yarı saydam kaplan vardı.
*Kükreme!*
Kaplan, Kılıç Azizinin boynunu ısırmaya çalışarak ağzını açtı. Kılıç Azizi kaplanın karnına tekme attı ve kaplanı kesmeden önce ivmesini durdurdu. “Etkileyici, kaplanı şunun için kullanacağınızı düşünmek…”
Kılıç Azizi bir anlığına durakladı ve vücudunu döndürerek Rea'nin vuruşunu engellemek için sopasını boynuna kaldırdı. “…dikkatimi dağıt.”
Bu doğruydu. Kaplanın ezici gücü yalnızca dikkat dağıtıcıydı. Kaplanın babasının savunmasını kırmaya yetmeyeceğini biliyordu, bu yüzden onu ana saldırının kaplan olduğunu düşünmesi için kandırmayı düşündü. Aynı zamanda arkadan sinsi bir saldırı başlattı.
Maalesef Kılıç Azizi bundan çok daha güçlüydü. Bunun gibi sinsi bir saldırı ona karşı işe yaramaz.Fenrir Scans.
“Sanırım bu Theo'nun etkisi. Her ne kadar sana öğrettiğim kılıç ustalığından biraz farklı olsa da, sanırım bu tür bir stil kullanırken hareketlerin daha öngörülemez. Etkileyici, Rea.” Kılıç Azizi onu geri iterken gülümsedi.
Rea ona saldırmak için başka bir yol bulmaya çalışırken geri sıçradı. Aynı zamanda, “İltifatınız için teşekkür ederim baba” diye yanıt verdi.
Rea sırıttı ve sanki bir şeyler öğrenmek istiyormuş gibi babasıyla tartışmaya devam etti. Kılıç Azizi ilk başta bunu hissetmedi ama Rea'nın aslında sanki bir şey deniyormuş gibi ilk başta ona karşı sadece bir hayvanı kullandığını hatırladı.
“Hımm? Öyle görünüyor ki beni kum torban olarak kullanmak için çok fazla alanın var.” Kılıç Azizi sırıtarak onunla dalga geçti.
“Theo seninle dövüşürsem bir cevap alabileceğimi söyledi.”
“Böylece?” Kılıç Azizi sırıttı. “Başka bir şey söyledi mi?”
“Sadece son adımın benim cevap vermem olduğunu söyledi. Sen benim babam olsan bile seni dinlememeliyim.”
Kılıç Azizi gülümsedi. “Tamam. Anlıyorum. Beni istediğin gibi kullan ama şunu unutma… şu anda benimle kavga ediyorsun!”
Kılıç Azizi aniden tüm Büyü Gücünü serbest bırakarak ona baskı yaptı.
“!!!” Büyü Gücündeki bu artış Rea dahil evdeki herkesi alarma geçirdi.
“Ah… özür dilerim.” Rea hatalı olduğunu fark etti. “Bir an için babamla değil, Kılıç Azizi ile savaştığımı unuttum.”
Kılıç Azizi, savaşı yeniden başlatabileceklerini bilerek gülümsedi.
Ancak Rea bir şeyi fark etti. “Bekle, Kılıç Azizi… Kılıç?”
“…” Rea aniden durdu ve sanki bir şey fark etmiş gibi babasına bakarak sırtını dikleştirdi.
Kılıç Azizi bu ani değişiklik karşısında şaşkına döndü ve Rea'nın maçı durdurmak istediğini düşündü. “Sorun nedir?”
“Baba. Ben senin için neyim?” Rea aniden şöyle bir soru sordu.
“Bunu neden şimdi soruyorsun? Dikkatimi dağıtmaya mı çalışıyorsun?” Kılıç Azizi, Rea'nın ifadesinden farklı bir şey hissetmeden önce kayıtsız bir şekilde cevap verdi.
Cevap vermeden önce biraz tereddüt etti, “Sen benim kızımsın. Seni o kadar çok seviyorum ki, seni koruyabildiğim sürece ölmeyi umursamıyorum.”
Rea sanki derin düşüncelere dalmış gibi bir an gözlerini kapattı. Bir sonraki sorusu daha da saçma oldu. “O halde kılıç sana ne?”
“Ha?” Kılıç Azizi şaşkına dönmüştü. Ona bir şey söylemek isteyerek ağzını açtı ama kelimeler boğazında düğümlendi.
Rea'nın ifadesi, kendisi için ne kadar zor olursa olsun, bu soruyu dürüstçe yanıtlaması için ona yalvarıyordu.
Onun iradesine saygı göstermek için Kılıç Azizi dürüst bir cevap verdi. “Kılıç benim için her şeydir.”
Cevap açıktı. Görünüşe göre Kılıç Azizi kılıcı onun, hatta tüm ailenin üstüne koymuştu. Bu neredeyse onun varlığıydı.
“Her şey ha…” Rea bu cevap karşısında hayal kırıklığına uğramadı. Bunun yerine sanki değerli bir şey kazanmış gibi biraz rahatlamış hissetti.
Bir an gözlerini kapattı ve gülümsedi. “Demek öyle...”
'Her şey... Benim için her şey nedir? Beni tanımlayabilecek şey nedir? Theo'nun bunca zamandır cevap vermemi istediği şey bu. Sanırım anlayabiliyorum… Bir Büyülü Savaşçı veya bir Haberci olabilirim. Ama her şeyden önce kılıcı elime alıyorum çünkü babama ve onun kılıcına her zaman hayran olmuşumdur... bu doğru. Bir Büyülü Savaşçı ya da Oyuncu'dan önce ben sadece basit bir kılıç ustasıydım.
'Çağırılan yaratıklarım veya tüm becerilerim sadece kılıç ustalığımı ilerletmem için birer araç. Bu yüzden kılıca geri dönmeli ve bir kılıç ustası olarak yeteneğimi arttırmak için her şeyi kullanmalıyım…'
Rea, vücudunun etrafındaki Büyü Gücü değişmeye başladığında derin bir nefes aldı.
“!!!” Kılıç Azizi bu ani değişiklik nedeniyle irkildi ama hiçbir şey söylemedi ve kızının bitirmesine izin verdi.
Aniden sırtında dokuz tilki kuyruğu belirdi. Gözleri sanki tilki gözlerine dönüşmüş gibi keskinleşti. Başının üstüne bir çift kulak daha geliyordu.
“Ben bir kılıç ustasıyım ve imkanlarım benim bir parçam.” Rea bir kez daha kılıcını kaldırdı ve babasına baktı. “Efsanevi Yaratık Çağırma, Savaş Zırhı, Dokuz Kuyruklu Tilki Formu.”
Bu bölüm https:// Fenrir Scans tarafından güncellenmiştir.
Yorum