Dünyanın En Büyük Büyücüsü Novel
Emery, ağır silahlı gardiyanlardan oluşan bir birlik tarafından hapishanenin büyük, süslü cam kapılarından geçirildi; keskin gözleri bölgeyi taradı ve Emery potansiyel tehdit işaretleri aradı.
Bir tesisin önünden geçerek daha derin, kasvetli koridorlara doğru ilerlerken, Emery bir önsezi hissetmekten kendini alamadı. Bir köpek gibi sınanacağını biliyordu ama kendi gücünün boyutunu keşfetme vaadi onu ileriye taşımak için yeterliydi.
Sonunda gardiyanlar onu, tertemiz beyaz önlükler giymiş bir düzine insanın onu gelecek fiziksel testlere hazırlamak için beklediği devasa bir kapalı alana getirdiler.
Ona akın ettiler ve vücudunun sadece yarısını kaplayan özel kıyafetler giydirdiler ve cildine birkaç küçük cihaz takarak her hareketini izlediler.
Emery orada yarı çıplak ve açıkta durup testlerin başlamasını beklerken kendini savunmasız hissetti.
İlk test koşmayı içeriyordu. Ona bir çeşit yola adım atması ve bir daire içinde belirli bir yolu takip etmesi söylendi.
Paltolu adamlardan biri ona “Olabildiğince hızlı koş” talimatını verdi.
Gerçek şu ki Emery vücudunda alışılmadık bir his hissediyordu. Yürümenin bile tuhaf hissettirmesi garip bir şekilde yabancı geliyordu. Yine de kendini yolda olabildiğince hızlı ilerlemeye zorladı.
Tahmin edildiği gibi, deneyim berbattı ve birkaç kez tökezlemesine neden oldu. Ama duvardaki ekranda rakamları görene kadar kendini giderek daha fazla zorlayarak ilerlemeye devam etti.
(50)
(100)
Bu saniyede 100 metreydi ve sayının iki kat arttığını gören Emery, daha hızlı koşmak için kendini zorladı.
(120)
(200)
Birkaç düzine turdan sonra hızı saniyede 300 metrede sabitlendi. Büyücüler için standart olan ses hızına neredeyse ulaşmıştı.
Emery arenada en yüksek hızda yarışırken, dayanıklılık açısından vücudunu taraması gerektiği için yarım saat boyunca koşmaya devam etmesi talimatı aldı.
Emery başını sallayarak çok daha istikrarlı bir hızla yola çıktı; ayakları altındaki pistin pürüzsüz yüzeyine vuruyordu.
Aniden bir siren çaldı ve arenanın zemininden ve tavanından çok sayıda yapı belirmeye başladı. Tepki verecek zamanı yoktu ve ne olduğunu anlamadan sağa sola kaçmaya, engellerin üzerinden atlamaya ve dar boşluklardan geçmeye başladı.
Etrafındaki kaosa rağmen elindeki göreve odaklanmaya devam etti. Tepki hızı ve çevikliği test ediliyordu ve yol boyunca hızla ilerleyerek kendisine atılan tüm engellerden kaçıyordu.
Bir saatlik koşunun ardından başka bir zorluk geldi: Bir güç testi.
Bu basit bir şeydi. Emery, önünde beliren çok sayıda ağır yapıyı kaldırmak, itmek ve vurmakla görevlendirildi. Her görevi tamamladığında duvarda gücünü ölçen farklı bir sayı beliriyordu.
(81.350)
(95.274)
Emery, sınırına ulaşana kadar kendini giderek daha fazla zorladı.
(110.122)
Maksimum güç ölçümüne yüz on tonluk yumrukla ulaştı ve magus standardını biraz geçti.
Muayenenin sonunda ekranda son bir sayı görüntülendi;
(Güç: 228)
(Çeviklik: 205)
(Dayanıklılık: 208)
Emery'nin gurur duyması gerekirdi ama ona tuhaf gelen bir şeyler vardı.
Evet, kendini güçlü hissediyordu ama vücudunu hareket ettirirken bir şeylerin ters gittiği hissinden kurtulamıyordu. Bundan daha güçlü olması gerektiğini düşünmekle kalmadı, aynı zamanda vücudunun sınırlarını zorlarken bir kez daha tedirginlik hissetti.
Emery, kendisinde başka bir şeyler olup olmadığını, tam olarak belirleyemediği bir şeyin olup olmadığını merak etmekten kendini alamadı. Ancak şimdilik elindeki göreve odaklandı ve bunu testin nihai sonuçlarına erteledi.
Daha sonra farklı türde bir test için götürüldü. Bu, kafasına güçlü zihinsel baskı yayan bir cihazın takılmasını içeriyordu.
Daha sonra, önünde farklı şekil, boyut ve ağırlıkta birçok eşyanın sıralandığı bir masaya yönlendirildi.
Onları zihniyle hareket ettirmesi söylendi. İlk başta zordu ve en küçük eşyayı bile kıpırdatmakta zorlandı. Bu test biraz zaman aldı ama çok geçmeden tıpkı yürümek ve koşmak gibi, bir süre sonra ne yapacağını bilmeye başladı.
Öğeler birden fazla şekil, boyut ve ağırlıktaydı. Talimatlara göre birer birer hareket edin.
Bu test onun ruh seviyesini ölçecekti.
Ekranda farklı türde bir bilgi görünmeden önce test tam bir saat sürdü.
(Ruh gücü – Hilal büyücüsü – zirve aşaması)
(Ruh kontrolü – Hilal büyücüsü – düşük seviye)
(Ruh havuzu – Hilal büyücüsü – orta sahne)
Daha sonra meşakkatli bir fiziksel ve zihinsel test yapıldı ve iki tane daha vardı.
Ancak kalan bu iki test doğası gereği daha basitti. İlki, hızlı ve acısız bir işlem olan birkaç damla kan vermesini gerektiriyordu. İkinci test, kristal bir küreye dokunma ve ruhsal enerjisini onun üzerine odaklama meselesiydi.
Emery kristal esere dokunduğunda içinde bir şey hissetti, minik, canlı, yeşil bir taş, büyü çekirdeği kaotik bir şekilde tepki vermeye başladı, sakinleşmesi biraz zaman aldı ve hemen ardından Bob adındaki adam odaya girdi.
“Hepsi bitti”
Daha sonra ona sonuçların tam listesini verdi.
(Zımpara)
(Savaş gücü: 213)
(Ruh gücü: 130)
(Doğa Kanunu – %11)
(Işık Yasası – %2)
(Hukuk Anlayışı – %13)
(Büyü alemi: Hilal)
(Bloodline Gene – Alacakaranlık Fey Kurt)
(Gen Sınıflandırması – Efsanevi Soy)
(Kan Hattı Sınırı: Sıra 8)
(Mevcut Sıra – Sıra 5 – The Fey Guardian)
(Fey kurdu gen özü – %29)
Emery böyle bir sayıyı görünce şaşkına döndü; beklenenden çok farklı olduğundan emindi. Düşük savaş gücü, düşük gen yüzdesi ve bildiği bir diğer binbaşının yok olması nedeniyle.
Emery hâlâ şaşkın durumdayken Bob'un sesiyle sözünü kesti.
Bob bir bileklik uzattı ve şöyle dedi: “Senin de buna ihtiyacın vardı. Bu, akademinin verdiği sihirli çembere benzer şekilde çalışacak”
Bunu duyan Emey bilinçsizce avucuna baktı ve orada olması gereken bir şeyin de eksik olduğunu fark etti. Kaşlarını çatarak ne olduğunu hatırlamaya çalıştı. Sonra ona çarptı.
Ani bir farkındalık onu odanın kendi yansımasını açıkça görebileceği bir köşeye götürdü. Bu gerçekten de onun yüzüydü, vücuduydu ama kesinlikle tuhaf bir şeyler vardı.
Aynı zamanda aklına bir anı geldi; tuhaf, karanlık bir gezegende elflerle çevrili hayatının son dakikaları. Bob'a döndü ve şöyle dedi:
“Öldüm mü?”
Güncel romanları Fenrir Scans Fenrir Scans'den takip edin.com
Yorum