Çevrimiçi Yetişim Novel Oku
*Öksürük*
Xi Meili'nin Ejderha Bakışı'na bir dakika daha direnen Yuan, aniden başını yana çevirdi ve gözlerini kapatıp bilincini kaybetmeden önce bir ağız dolusu kan öksürdü.
Yuan'ın bedeninin düşmeye başladığını görünce Xi Meili incecik kollarını kullanarak hemen onun bedenini yakaladı ve daha sonra düşmesin diye ona sarıldı.
“Yuan!” Wang Xiuying yüzünde endişeli bir ifadeyle sahneye koştu.
“İyi durumda. Sadece ufak iç yaralanmaları oldu ve zihninin maruz kaldığı muazzam stres nedeniyle bilincini kaybetti. Sahneden ayrıldığında yaraları iyileşecek, ancak muhtemelen biraz daha uzun süre bilinçsiz kalacak.” Xi Meili, Wang Xiuying'i sakinleştirmek için ona söyledi.
Xi Meili daha sonra Yuan'ı bir prenses gibi kucağına aldı ve “Bugünkü turumuzu kısa kesip onu şimdilik Ejderha Sarayı'na geri getireceğim.” dedi.
Xi Meili, Yuan'ı kucağında ve Qi Tezahürü ile Wang Xiuying'i taşıyarak uçup gitmeden önce seyircilere ve dövüşçülere “Bugün ayırdığınız zaman için hepinize teşekkür ederim.” dedi.
Xi Meili ve diğerleri gittikten sonra bile Ata Ejderha Tapınağı'ndaki insanlar bir süre sessiz ve hareketsiz kaldılar.
Bir süre sonra biri, “Yorgunum – bugün kimseyle dövüşmedim ama. Sanırım bugün eve gideceğim.” dedi.
Bir kişi konuşmaya başlayınca diğerleri de dalgınlıktan uyanmaya başladılar.
“Haklısın. Bugünden sonra iyi bir dinlenmeye ihtiyacım var…”
“Ben de.”
Böylece herkes kısa bir süre sonra Ata Ejderha Tapınağı'nı terk etti ve Ata Ejderha Tapınağı günün geri kalanında tamamen boş kaldı, bu da son derece nadir görülen bir görüntüydü.
Ejderha Sarayı'na geri dönerlerken Xi Meili, oradaki tüm yol boyunca Yuan'ın huzur içinde uyuyan yüzüne derin bir bakışla baktı, sanki derin düşüncelere dalmış gibi görünüyordu.
“Dokuz ışık sütununu da ortaya çıkarmayı başardığının farkında olmama rağmen, yetenekleri beni hâlâ şaşırtıyor.” diye mırıldandı Xi Meili alçak sesle.
“Onun geçmişi tam olarak nedir? Onun gibi birinin Alt Cennetlerde var olması inanılmaz.”
“Bir fikrin var mı?” Xi Meili dönüp Wang Xiuying'e sordu.
Wang Xiuying omuz silkti ve şöyle dedi, “O benim için de sizin için olduğu kadar gizemli. Ayrıca kimliği hakkında hiçbir fikrim yok. Birbirimizle tesadüfen karşılaştık ve o zamandan beri meraktan onu takip ediyorum.”
“Anlıyorum… Neyse, bundan daha derine dalmayacağım.”
Bir süre sonra Ejderha Sarayı'na geri döndüler.
“Ne oldu?! Bunu ona kim yaptı?!” Xi Meili'nin Yuan'ı bu halde, sanki birini öldürmeye hazırmış gibi geri getirdiğini görünce Ejderha İmparatoru hemen öfkelendi.
“Şey… Bunu ona ben yaptım…” dedi Xi Meili, yüzünde biraz kızaran bir ifadeyle.
“Ne? Sen mi? Neden? Ne oldu?” Ejderha İmparatoru, Yuan'ı yaralayanın kendi kızı olduğunu öğrendiğinde çok şaşırdı!
“Sakin ol baba. Anlatayım.” dedi Xi Meili ve ona durumu ve her şeyin nasıl gerçekleştiğini anlatmaya başladı.
“Onunla bir maç yaptım ve onun sınırlarını test etmek istedim…”
Her şeyi Ejderha İmparatoru'na anlattıktan sonra yüzünde inanmaz bir ifadeyle oturdu.
“Ejderhanın Bakışı'nı da biliyor mu? Bu nasıl mümkün olabilir?” diye mırıldandı Ejder İmparatoru.
“Neyse, ben Yuan'ın şimdilik odasında dinlenmesine izin vereceğim.” dedi Xi Meili.
Bir süre sonra Xi Meili, Yuan'ı yatağa yatırdı ve ardından Ejderha İmparatoru'nun yanına döndü.
“Baba, bir sorum var.” dedi Xi Meili yüzünde ciddi bir ifadeyle.
“Ne oldu?” Kaşlarını kaldırarak ona baktı, çünkü o nadiren böyle bir ifade gösterirdi.
“Bir ejderha ve bir insan birlikteliği hakkında ne düşünüyorsun?” diye sordu Xi Meili.
“Ha? Bununla ne demek istiyorsun?” Ejder İmparatoru sorusunu hemen kavrayamadı ve sordu.
“Evlilik. Bir ejderhanın bir insanla evlenmesi hakkında ne düşünüyorsun?” diye sordu Xi Meili tekrar, bu sefer kristal netliğinde.
“Evlilik mi? Bu nasıl bir soru— Bekle… Bana söyleme sen…” Ejderha İmparatoru'nun gözleri, bu soruyu sormasının nedenini anladığında şaşkınlıkla büyüdü.
“B-Bana onunla ilgilendiğini söyleme sakın?” Onay almak için sordu.
Xi Meili başını salladı ve “Bunu düşünüyorum.” dedi.
“Onu seçmene ne sebep oldu?” Ejderha İmparatoru yüzünde derin bir kaş çatmasıyla sordu, ama hemen reddetmedi.
“Yeteneğinden mi? Gücünden mi? Yoksa sadece insan olmasından mı?”
“Her şeyden biraz,” diye cevapladı yüzünde hafif bir gülümsemeyle.
“Yetenek açısından dünyadaki herkesin üstünde. Deneyimi biraz eksik olsa da kesinlikle hızlı öğrenen biri. Dahası, etrafında kendine özgü bir aura var – oldukça çekici bir karizma. Ah, ayrıca çok yakışıklı.” dedi Xi Meili.
“Bu konuda gerçekten ciddisin, değil mi?” dedi Ejder İmparatoru yüzünde düşünceli bir ifadeyle.
Xi Meili başını salladı. “Son birkaç bin yıldır sayısız ayarlanmış evlilikte bulundum, sayısız erkekle tanıştım, ama ne yazık ki hiçbiri kanımı Yuan'ın bugün sahnede yaptığı gibi kaynatamadı.”
“Onun mükemmel bir partner gibi göründüğünü anlıyorum, ama siz onunla daha yeni tanıştınız… Daha yeni tanışıyorsunuz, arkadaş olmaktan çok uzaksınız.” dedi Ejderha İmparatoru.
“ve bu, benim için ayarladığın insanlardan ne kadar farklı, ha? Onları hiç tanımıyorum bile!” diye reddetti Xi Meili.
“Uhh…” Ejderha İmparatoru onun sözlerini duyduktan sonra suskun kaldı. Gerçekten de mantığı hatalıydı.
Bir an düşündükten sonra, “Bu konuda haklısın. Ancak, o bizim dünyamızdan değil ve sonsuza dek burada kalmayacak. Onların geldikleri yere geri dönmelerine yardımcı olmanın bir yolunu bulduğumuzda, bu senin ve onun sonu olacak.” dedi.
“…”
Şimdi sessiz kalma sırası Xi Meili'deydi, çünkü babası bu konuda haklıydı. Yuan sonsuza kadar burada olmayacak, bu da ilişkilerini karmaşıklaştıracak, hatta imkansız hale getirecek.
Yorum