Cadı Avcısı Sistemi Novel Oku
Bölüm 206: Aşırı Duygular
Bu keşfin ardından vaan'ın aklından hemen düzinelerce düşünce geçti.
Cenneti Yutan Uzay'daki boyutun küçülmesinin bilinen tek nedeni, onun (İsim İhsan Edilmesi) ile bir Gerçek İsim vermiş olmasıdır.
Ancak Aeliana, Topaz gibi isimsiz bir ruh değildi; ona zaten doğduğunda bir Gerçek İsim verilmişti. Bu nedenle (İsim Bahsetme)'nin aktif hale gelmesi mümkün olmamalıydı.
“Ona sadece Leydi Aeliana dedim…” diye hatırladı vaan, gözleri aniden titreşmeden önce.
Onun anlayışına göre Gerçek İsim, bir varlığın ruhuna yakından bağlıydı; hatta varlığın ruhunun bir parçası bile sayılabilir.
'Eğer ruh hasar görmüşse, mevcut Gerçek Adın üzerine yeni bir Gerçek Ad yazmak mümkün müdür?' vaan düşündü.
Bunun ruhun herhangi bir parçası olamayacağından da şüpheleniyordu; Hasar gören ya da bozulan, ruhun Gerçek Ad bölümü olmalıydı.
Ancak o zaman (İsim İhracı) Gerçek Adın üzerine yazmak için kullanılabilir.
'Görünüşe göre (İsim Bahşedilmesi) Gerçek İsmin üzerine yazmak için kullanıldıktan sonra, aynı zamanda ruhtaki hasarı da onarmış mı? Tüketim de çok az,” diye tahminde bulundu vaan, gözleri titrerken.
Her şey mantıklıydı.
Aeliana'nın kırılmaz bir iradesi olmadığı sürece cerrahi tedaviden sonra bu kadar iyi uyum sağladığına inanmak zordu.
Sonuçta, tüm bu acıların onu uzun süredir delirmiş olması sürpriz olmazdı.
Yine de Aeliana düşünceli bir şekilde onun adı üzerinde düşünürken vaan'ın düşünceleri sadece kısa bir an için parladı.
“van Helsing… van Helsing…” Aeliana ona bakmadan önce sessizce mırıldandı. “Anlıyorum. Lordumun adı van Helsing. Lütfen size Lordum olarak hitap etmeye devam etmeme izin verin. Lord van da öyle yapacak.”
“Bu uygun değil, değil mi?” vaan tesadüfen bahsetti.
“Hayır, çok uygun, Lordum!” Aeliana kararlı bir şekilde savundu.
“Bana bahşettiğin lütuf, bu krallığın tüm kurallarını ve geleneklerini aşar. Beni sana en derin şükranlarımı ve saygılarımı sunmaktan alıkoyamazlar Rabbim. Kimse yardım etmezken beni karanlıktan çekip çıkardın ve bana yeni bir yaşam hakkı verdi.”
“Bu nedenle, bu yeni hayatı sana adamak istiyorum. Kalbim, bedenim ve ruhum, olduğum her şey bundan sonra ve sonsuza kadar sana ait,” diye yemin etti Aeliana başını eğerek.
“Sözlerinizin ne anlama geldiğini tam olarak anlıyor musunuz Leydi Aeliana? Bir erkeği Rabbiniz olarak kabul ediyorsunuz. Bir cadının bakış açısından bunun size nasıl bir fayda sağlayacağını anlamıyorum.”
vaan, (İsim Bahşedilmesi)'nin etkilerinin sağladığı sadakatin boyutunu görmek için gelişigüzel bir şekilde araştırdı.
Aeliana, “Ne söylediğimi tamamen anlıyorum, Lordum. Samimiyetimden şüphe etmenize gerek yok,” diye onayladı Aeliana, talepte bulunmadan önce, “ve lütfen bana Aeliana deyin, Lordum. Ben Leydi Aeliana olarak anılmayı hak etmiyorum.”
“Anlıyorum. O halde aramızda kalsın, sana sadece Aeliana diyeceğim,” diye onayladı vaan.
“Teşekkür ederim Lordum! Ayrıca sizi takip ederek herhangi bir çıkar elde etmiyorum,” diye ekledi Aeliana, gözlerini kaçırırken huzursuz, utangaç ve gergin hale gelmeden kısa bir süre önce. “Fakat eğer Rabbim biraz açgözlü olmama izin verirse, senin sevginden biraz da olsa isterim.”
“Sevgiyle mi demek istiyorsun…”
vaan aniden Aeliana'nın çenesini kaldırdı ve cesaretle onun yumuşak dudaklarını bir öpücükle çaldı; Aeliana bunu tüm kalbiyle, direnmeden kabul etti.
“Bunun gibi?” vaan dudakları ayrıldıktan sonra ekledi.
Aeliana, yüreğinde aşırı bir sevinç yaşarken, kızarmış bir yüzle utangaç bir şekilde başını salladı; neredeyse mutluluğunu gizleyemeyecek kadar.
“Lordum, eğer daha da açgözlüysem, daha fazlasını isterim…”
Aeliana vücudunu hemen ona sunmak istedi ama vaan onun gözlerindeki bakıştan ne söylemek istediğini biliyordu. Konuşmasını bitiremeden başını salladı.
“Belki başka bir zaman. Gücünü geri kazanmaya odaklanmalısın,” diye sakince belirtti vaan, ardından ekledi: “Üstelik bunun yeri ve zamanı değil. Nerede olduğumuzu bilmelisin, değil mi? Düşmüş Cadı bizi keşfederse başımız belaya girer.”
vaan bundan bahsettiğinde, Aeliana'nın mutlu ifadesi bir düğmeye basılması gibi değişti ve gözleri taşan öldürme niyeti ve çılgınlıkla parladı.
Ancak vaan'ın önünde mutlu gülümsemesini tekrar ortaya çıkarana kadar bu sadece bir an sürdü.
“Anlıyorum Lordum. Aeliana sizin sevginizi almadan önce biz buradan güvenli bir şekilde ayrılana kadar sabırla bekleyecektir” dedi Aeliana.
Kısa bir süre sonra pişmanlığını dile getirdi, “Şu anda zayıf olmam çok yazık. Aksi takdirde, eğer benden sorarsanız o fahişeyi kesinlikle keserim, Lordum.”
“Ah? Düşmüş Cadı'nın ne kadar güçlü olduğunu biliyor musun?” vaan ona baktı.
“Size kesin bir cevap veremediğim için özür dilerim Lordum. Ancak Düşmüş Cadı'nın Erken Aşama ile Orta Aşama Yüce Cadı arasında olduğuna inanıyorum” dedi Aeliana.
“O kadar güçlü mü?” vaan hemen kaşlarını çattı ve bir anlığına duraklayıp başını kaldırıp Aeliana'ya baktı. “Tamamen iyileşirsen Düşmüş Cadı'yı yenebileceğini mi söylüyorsun?”
“Tek başıma değil. Ama dışarıdaki diğer iki Yüce Cadı ile güçlerimi birleştirirsem, Düşmüş Cadı'yı yeneceğimize %80 güveniyorum.”
“Ah, demek sen de dışarıda iki Yüce Cadının kavga ettiğinin farkındasın… Ama hepsi bu değil, değil mi? Dışarıda olup bitenleri 'görebildiğini' ne zaman fark ettin,” diye sordu vaan.
Aeliana'nın cep diyarına ve Kızıl Goblin Dağları'na yayılan büyü karşıtı sporlar üzerinde hâlâ kontrol sahibi olduğunu hemen fark etti.
Yine de soruyu sorduğunda Aeliana utanmış bir ifadeyle yanaklarını tuttu.
“Bunu söylemek biraz utanç verici ama yeteneğimin ancak siz Düşmüş Cadı'dan bahsettikten sonra farkına vardım Lordum. Diğer şeyleri fark edemeyecek kadar Lordumun varlığına dalmıştım.”
“Anladım,” vaan alaycı bir şekilde gülümsedi.
İyi ya da kötü, Aeliana'nın üç yıl boyunca Abomination formunun acı çekmesinin yan etkilerinden tamamen kurtulamadığı onun için açıktı. Aşırı duyguların iki yönünü sergilemişti.
Bununla birlikte, kendisine asla düşmanlık yöneltmeyeceğine, yalnızca şefkat ve saygı duyacağına dair güvence verildi.
vaan yavaş yavaş dikkatini alışverişleri sırasında çalan sistem bildirimlerine yöneltti.
====
(Sistem Günlüğü)
Ding!
Yorum