Büyünün Dönüşü Novel
Bölüm 282 Ondan hoşlanmıyorum.
Sadece birkaç dakika önce Astra, Eliza'ya güvenliğini sağlamak için Obsidian Tarikatı'ndan bir Büyücüyü Vaan'a göndermesini emretti. Obsidiyen Düzeni neydi? Vesta Ailesi'nin Reisine hizmet eden ve yalnızca ona cevap veren bir grup elit büyücüydü.
7 Yıldız Büyücüsü arasında bile seçkinler, en güçlüler olarak kabul edilirler ve Astra, oğlunun güvenliğini sağlamak için böyle varlıklardan birine emir vermişti.
Hayır, onu bir kenara bırakırsak, doğduğundan beri oğlunu koruyan Orion'un doğasını göz önünde bulundurursak, Vaan'ın ebeveynleri konusunda ne kadar aşırı korumacı olduğunu tahmin etmek zor değildi.
Anne ve baba oğullarının şu anda nerede olduğunu bilmiyorlar mıydı?
Oğullarının, kendisinden nefret eden pervasız, kibirli ve gururlu bir Büyülü Canavarla, onu koruyan kimse olmadan tanışmasına izin mi vereceklerdi?
Evet, isterlerdi. Sadece bu da değil, hassas canavarlar nedeniyle birinin varlığını silmenin zor olduğu bir bölgede oldukları için hem Vaan'ı hem de Elara'yı koruyan muhafızlar Büyülü Bölge'ye girmeyerek geri adım atmışlardı.
Neden?
Çünkü hem Astra'dan hem de Orion'dan izinleri vardı.
Çift, Vaan'ın güvende olduğunu biliyordu.
Nasıl?
Bunun nedeni kızıl saçlı bir kızdı.
“Ria!! Hayır! Kötü!”
Elara'nın bağırışı duyuldu ve aniden yüksek sesle çığlık atan ve hatta güçlerini kullanmaya hazırlanan Grifon, aniden Elara'nın kızgın yüzüne baktı ve başını eğdi. Grifon gagasıyla Elara'nın yanaklarını dürtmekle meşgulken, etrafında oluşan rüzgar kanatları havaya dağıldı, küçük kızı ona kızmaması konusunda ikna etmeye çalışıyordu.
“Ona saldırmayın, o benim nişanlım.”
Elara, Ria'nın güçlü gagasını hafifçe okşayarak konuştu.
“Aaa…”
Grifon özür diler gibi göründü, sonra aniden Vaan'a baktı ve,
“Hıııııııııııııııııııııııııııı�
Tercüme: O bir pislik! Astra'ya ve sana zarar verdi!
Elbette orada bulunan hiç kimse Grifon'un ne demek istediğini anlayamadı, ya da… en azından böyle olması gerekiyordu.
Ancak Elara farklı görünüyordu.
“Hayır, eskisi gibi değil, değişti,” diye yanıtladı Elara, başını okşamaya devam ederek sakinleşmesine yardımcı oldu.
“Hıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı�
Çeviri: Değiştirildi mi? O sadece seni kandırıyor. Onun hâlâ bir pislik olduğunu sana garanti ederim. Astra'yla konuşup ondan kurtulmana yardım edeceğim, merak etme. Artık onun nişanlısı olarak takılıp kalmana gerek yok.
“Hayır, o benim nişanlım ve onu seviyorum.”
Elara, Ria'nın söylediklerinden hoşlanmamış gibi gözlerini kısarak cevap verdi.
“Hıı! Hııııııı!!”
Tercüme: Kızım! Orada daha iyi seçenekler var!
“Hayır! Bunu söylemeyi bırak yoksa bir daha seni ziyarete gelmem!”
“Tatlı…”
Çeviri: Ama...
“HAYIR!”
İri, asil ama kibirli Gryphon'un sanki özür diliyormuş gibi alçak bir ses çıkardığını görmek, üç koruyucunun gözlerini şaşkınlıkla açmasına neden oldu. Gördüklerine inanamadılar.
Bu Bond kimdi?
Buradaki en belalı varlıktı o! Bütün baş ağrılarının kaynağı oydu! En ufak bir rahatsızlıkta ağlayan biriydi ve her zaman onlara saldırmak için nedenler buluyor gibi görünüyordu ama...
Ama şimdi başını eğiyor, henüz Orta Seviye Büyücü bile olmayan o küçük kızın önünde itaatkâr mı davranıyordu?
Neler oluyordu!?
Koruyucular varoluşsal bir kriz yaşıyordu.
Vaan ise önündeki Grifon'a bakarken gözlerini kıstı.
Artık konu canavar konuşmaları olduğunda pek uzman değildi ve kesinlikle hayvanlarla konuşma yeteneğine sahip biri değildi, ancak bu, konuşmayı Elara'nın yanıtlarına dayanarak yorumlayamayacağı anlamına gelmiyordu ve…
Yorumladığı şeyden hoşlanmadı.
Bu nedenle birkaç dakika önce hissettiği korku ve tedirginliği tamamen görmezden gelerek canavarlara doğru yürüdü.
“Hırlamak...”
Grifon ona hırladı ama Vaan bunu tamamen görmezden geldi ve aniden Elara'nın elini tutup onu kendine doğru çekti.
“ROAARR!!”
Eylem o kadar ani oldu ki Elara bile hazırlıksız yakalandı; Ria ise harekete geçmeye çoktan hazırdı.
“Ria! Dur!!”
Elara bağırarak Ria'yı sakinleştirdi.
Öte yandan Vaan, Elara'ya arkadan daha sıkı sarıldı ve:
“O benim.”
Ria'nın gözlerinin içine bakarak konuştu.
“Grr…”
Tercüme: Ondan uzaklaş.
Vaan bir kez daha kadının ne söylemeye çalıştığını anlamadı ama o zeki gözlerdeki bakışın ne anlama geldiğini kolaylıkla okuyabiliyordu.
“Hı.” Yüksek sesle gülen Vaan, Elara'nın boynunu nazikçe kemirmeye başladı ve kızın kollarında erimesine neden oldu.
“Grrrr!!”
Ria'nın hırıltısı güçlendi.
“V-Vaan, onu kışkırtmayı bırak…” diye şikayet etti Elara.
Vaan gözlerini kısarak, “Ondan hoşlanmıyorum” dedi.
“Aaa!”
Tercüme: Aynı şekilde!
“Gitmeli miyiz?”
Vaan sordu.
“Hıııııııııııııı!”
Tercüme: Hayır, Elara, gidemezsin!
Arkadaşını görmeyeli uzun zaman olmuştu, Ria Elara'yı özlemişti ve… aynı şey Elara için de geçerliydi.
“Neden ikiniz anlaşamıyorsunuz…?” Elara zayıf bir sesle mırıldandı ve onun isteğini hemen kabul etmediğini gören Vaan onun kalmak istediğini biliyordu.
'Tsk, hâlâ düşüncelerini gizliyor.'
Elara nadiren onun sözlerine karşı çıkıyordu, çoğu zaman ikisi de aynı şeyleri istediğinden bu bir sorun olmasa da, Vaan onun bir tavır almasını ve dürüst olmasını istiyordu.
Sonuçta o geleceğin en güçlü büyücülerinden biri olacak biriydi, güçlü bir tavrı olmalı!
'Ona daha fazla şarap vermeli miyim?'
Kafasında düşündü ama çok geçmeden başını salladı ve bu durumla hemen şimdi ilgilenmeye karar verdi.
“Tamam tamam, onu sevmesem de burada kalıp sen onunla vakit geçirirken sana eşlik edeceğim.
Senin iyiliğin için onun varlığına katlanacağım çünkü seni bu kadar seviyorum.”
Vaan bu sözleri söylerken Ria'ya bakarak konuştu.
“Hıı! Hıııııııııııııııııı!!”
Tercüme: Hmph! Onun varlığını da taşıyacağım!
Güncel yenilikleri Fenrir Scans'da takip edin
Yorum