Büyük Dük Sahte Kötü Kadına Takıntılı
Novel
——————
Fenrir Scans
(Çevirmen – Kie)
(Düzeltici – Starfall)
——————
Bölüm 5 – Teklifi Göndereyim mi?
Prenses Helena balo salonundan ayrılır ayrılmaz, Selina'ya hakaret eden soylular da aceleyle ayrıldılar. Eric de Ingrid'e eşlik etmek için özür diledi ve salonda çok az insan bıraktı.
Durumdan habersiz olan Selina, kendisine ve Büyük Dük'e onaylamayan gözlerle bakan Morgan Patel'e kaşlarını çatarak baktı.
'Neden hala gitmedi? Gitmesi gerek ki, Majesteleri'ne neler olduğunu sorabileyim. Eğer bilmezsem bu gece uyuyamam.'
Morgan, Selina'nın ne düşündüğünü bilmeden, “Leydi Arsene, sonuna kadar kabalık ediyorsunuz.” dedi.
Will alaycı bir şekilde güldü. “Genç Efendi Patel'in epey korkak olduğu anlaşılıyor.”
“Affedersin?”
“Savunmasız Leydi Arsene'i Majesteleri ile yalnız olmakla suçluyorsun, ama Büyük Dük'ün kendisiyle değil. Bana göre bu korkakça görünüyor.”
“Hayır, ben...”
“Kaba mı davrandım?”
“Ben öyle düşünmüyorum…”
“Eğer sizi yanlış anladıysam, lütfen dışarıda daha nazik bir şekilde açıklamanızı rica edebilir miyim?”
Will eldivenini fırlatma hareketi yapınca Morgan hemen özür diledi.
“Aman…Aman özür dilerim.”
Kılıç ustalığıyla ünlü Will Chase ile düello mu? Kılıcı hiç doğru düzgün tutmamış olan Morgan hemen geri çekildi.
“Ah… Balo salonuna dönmeliyim. Bunu daha sonra konuşalım, Leydi Arsene, Majesteleri.”
Bunun üzerine Morgan ayrıldı.
Artık salonda sadece üç kişi kalmıştı.
“Balo salonundaki durumu kontrol edeceğim. Eğer biri sorarsa, üçümüz de buradaydık.”
“Ancak...”
Selina sözünü bitiremeden Will ortadan kaybolmuştu.
“Ani müdahalem sizi şaşırttı mı?”
Artık yalnız kalmışlardı ki Selina, Janus'un sesini duyunca donup kaldı.
“Sadece yardım etmek istedim, çünkü başınız dertte gibi görünüyordu.”
Selina, Janus'un sözleri üzerine ona baktı ve düşündü:
'Savaştan başka bir şey bilmediği söylenen Büyük Dük'ün çok hoş bir sesi var. ve bakışları o kadar yoğun ki…'
“Hanımım?”
Selina'nın sessizliğini gören Janus bir adım daha yaklaştı ve sesinde hafif bir endişeyle konuştu.
“Eğer itibarınız konusunda endişeleniyorsanız, sorumluluğu üstleneceğim. Yakında nişanınızı bozacağınızı duydum. Bu halledildikten sonra, benimle evlenebilirsiniz…”
“Ne?”
Janus'un sesine büyülenmiş gibi sessizce dinleyen Selina, birden gerçekliğe döndü ve sordu, “Majesteleri, bana evlenme teklifi mi ediyorsunuz?”
“Eğer öyle bir niyetim olmasaydı yalnız olduğumuzu iddia etmezdim.”
Janus'un kaşları hafifçe çatıldı.
“Asil bir hanımın evlilik vaadi olmadan bir adamla yalnız kalması büyük bir onursuzluktur. Uzun zamandır savaş meydanında olabilirim ama bu tür şeylerden habersiz değilim.”
Janus konuşurken başını eğdi ve doğrudan Selina'nın gözlerinin içine baktı.
“Seni herkesin önünde böyle şeyler söylemek zorunda bırakan bendim, bu yüzden senin sorumluluğunu ben üstleniyorum.”
'Hayır, hayır, bu doğru değil.'
Kendini toparlamaya çalışan Selina, bir adım geri çekilip gözlerini kapattı.
Selina, Janus'u çocukluklarından beri ilk kez görüyordu.
Janus'un savaş alanına gitmeden önce imparatorluk sarayında yaşadığı zamanlar.
Tek karşılaşmaları, Janus'un Justia Büyük Dükü ünvanını kazanmasından önce, Eric'le sarayda oynadığı sırada olmuştu.
'Bu on yıldan fazla zaman önceydi. Ondan sonra akademide meşguldüm. ve on dört yaşında başkente geldiğimde, zafer ziyafetine katılamadım çünkü bu benim ilk balomdan sonraydı.'
Selina'nın sosyete balosunun ardından düzenlenen zafer şöleni, üç ay önce yaşanan çeşme olayının yaşandığı şölenin aynısıydı.
'O zaman bile, kaçtığım için onu düzgün bir şekilde selamlayamadım. Birbirimize yalan söyleyecek kadar yakın değiliz, evliliği tartışmaktan bahsetmiyorum bile.'
Janus'un neden böyle davrandığını anlamaya çalışan Selina, birden olaylara farklı bir açıdan bakmaya başladı.
'Bu durum fena değil. Büyük Dük sayesinde bugünkü krizden kurtuldum ve veliaht Prens'ten talep edebileceğim üç özel hakkım var.'
Janus Justia, Sephia İmparatorluğu'nun tek Büyük Düküydü ve çevre imparatorluklar üzerinde önemli bir etkiye sahipti.
Elbette, aile şirketine büyük fayda sağlayabilecek bir evlilik adayıydı.
've ben geleceğin imparatorundan sonraki en güçlü adamın karısı olabilirim. Büyük Düşes. Bu prestijli bir pozisyon. Ama böylesine iyi bir pozisyon aniden kucağıma mı düştü? Neden?'
Selina kafasını patlatırken, üzerine yine bir gölge düştü.
“Teklifi yarın Kont Arsene'e göndereyim mi?”
Selina, Janus'un amansız temposuna yetişemiyordu, çünkü Janus, durumu tam olarak kavrayamadan ilerlemeye kararlı görünüyordu.
'Bugün neden bu kadar çok çılgın şey oluyor?'
İmparatorluğa ihanet eden biri olarak damgalanmaktan kıl payı kurtulmuştu ve şimdi Büyük Düşes olma yolundaydı; bu konum onu tüm imparatorluğun kıskançlık ve haset nesnesi yapacaktı.
'Sakin ol. O yakışıklı yüze aldanma.'
Selina bir adım geri çekilip sakin bir şekilde cevap vermeye çalıştı.
“Majesteleri.”
Janus ona derin, anlaşılmaz gözlerle baktı.
“BENCE....”
* * *
Kontun malikanesine döndüğünde Selina bitkin bir halde talimatlar veriyordu.
“Yorgunum. Nora, giyinmeme yardım et ve Cathy, lütfen banyo suyunu kontrol et.”
Arsene ailesi varlıklıydı ve büyük bir ticaret şirketi yönetiyordu.
Ancak Selina bu zengin ailede narin bir çiçek gibi yaşayamadı.
Yaşam alanı, daha önce misafirler için kullanılan ayrı bir bina olan köşkün doğu kanadındaydı.
Bu alana yalnızca Kont Arsene, Selina, az sayıda hizmetçi, iki nedime ve uşak girebilirdi.
Erişime bu tür kısıtlamalar getirebilmesi ancak son yıllarda mümkün olabilmişti.
“Hanımefendi, banyo hazır.”
Selina ılık suyun altında dinlenirken bir an gözlerini kapattı.
Az önce olanları hatırladı ve kendini küçümseyen bir tavırla güldü.
'Nişanımın bozulması ihtimalinden açıkça sevinç duyuyorlardı. Bugün Büyük Dük'ten bir teklif aldığımı söylesem ne derlerdi? Bana inanırlar mıydı?'
Onlara.
Selina'nın yaşam alanını ayırmak zorunda kalmasının temel nedeni Arsene ailesinin mevcut aile yapısıydı.
Selina yedi yaşındayken, annesinin vefatından tam bir yıl sonra, Kont Arsene herkesin isteğine karşı gelerek, bir çocuğu olan sıradan bir kadınla evlendi.
O kadın, Arsene Kontesi ve Selina'nın üvey annesi Flora'ydı.
“Selina, bu kadın bundan sonra senin annen olacak. Baban yokken sana o bakacak.”
“Kont, ona kendi çocuğummuş gibi bakacağım. Endişelenme.”
Flora bunu söylerken eteğine yapışan kişi, Selina'nın kendisinden iki yaş büyük üvey kardeşi Brandon'dı.
Zamanla Brandon büyüdü ve şişmanladı, annesi Flora ile birlikte Selina'yı aileden uzaklaştırmaya çalıştılar.
Arsene ailesinin bir sonraki reisinin kendisi olduğunu açıkça ilan etti ve en büyük oğulun aileyi miras almasının doğal olduğunu savundu.
'Bizim kanımızdan bile değil, ne saçmalık.'
Selina, Flora ve Brandon'ın saçma iddiaları yüzünden onlardan kurtulmak istese de, üvey kardeşi Sebastian tarafından her zaman engelleniyor.
Selina'dan dokuz yaş küçük olan Sebastian, Flora'nın oğluydu ve Kont Arsene'e çok benziyordu.
“Hanımefendi, sizi yatağa hazırlayalım.”
“Peki.”
Selina, banyodan sonra uzun saçlarını kuruttu ve günlüğüne yazmak üzere masasına oturdu.
Günlüğe uzanan eli bir an durakladı ve bunun yerine masanın üzerinde duran kırmızı kadife kutuyu açtı.
İçinde “35. Sephia Akademisi'nin Birinci Mezunu” yazısı bulunan lüks bir tüy kalem vardı.
Selina tüyün ucunu hafifçe okşadı.
'Bunu elde etmek için ne kadar çok çalıştım.'
Selina, “onlarla” doğrudan çatışmaya girmemek için on yaşında akademiye girmeye karar vermişti.
Akademinin burslu öğrencisi.
Hatta bu, Selina Arsene isminin sosyal çevrelerde ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.
Başkaları için gurur kaynağı olabilecek bir şey, Selina için biraz farklı bir anlam taşıyordu.
'Orada çok şey öğrendim. Bunun sayesinde henüz pes etmedim. Arsene ailesini miras alacağım. Asla onların eline geçmesine izin vermeyeceğim.'
Selina'nın gözleri kararlılıkla parladı.
——————
Fenrir Scans
(Çevirmen – Kie)
(Düzeltici – Starfall)
Güncellemeler için Discord'umuza katılın!
–
——————
Yorum