Kara Büyücünün Dönüşü Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Dame Neverfall Klanı’nın bir parçasıydı ve Klan’ın belirli kuralları vardı, özellikle de portal kullanımı söz konusu olduğunda, çünkü diğer boyutlar sadece tehlikeli yerler değil aynı zamanda değerli kaynaklardı.
Portallarla ilgili asıl sorun ise kıtanın her yerine yerleştirilmiş olmalarıydı. Portalların nerede açılacağını bilmiyorlardı ve açıldıklarında da belirli bir yerde kalıcı olarak açık kalıyorlardı.
Bu yüzden bir klan üssünün yakınında açılan portallar bir nimetti. Diğer kullanıcılardan korumak onlar için daha kolaydı. Değerli bir portal değilse ve uzaktaysa, klanların böyle bir şey için çok fazla insan gücüne odaklanması mantıklı değildi.
Klan sayısını minimumda tutmanın başka nedenleri de vardı ve bu da portalların da temizlenebilmesiydi. Tam olarak anlayamadıkları garip bir olguydu, ancak bir boyutun içinde belirli olaylar meydana gelebilir ve bu olaylar geçtikten sonra portal da kapanırdı.
Çoğu durumda, Pagna dünyasına Qi haplarına dönüştürülebilen özel güç taşları sağladıkları için portalları açık tutmaya çalışırlardı ve bazı durumlarda simyacılar tarafından kullanılabilecek nadir bitkiler de olurdu.
Bu nedenle, Dame ve küçük takipçi grubu, arkadaşları, kendilerine sorsanız bile tarif etmekte zorlanacağınız bir grup insan, Neverfall üssünden çıkıp kıtanın sınırına doğru yol alırdı.
Altlarındaki toprağın koyu turuncu, neredeyse siyah olduğu çorak bir arazide seyahat ediyorlardı. Garip bir şekilde ileride, bir tarafı karla kaplı, diğer tarafı ise üzerinde yürüdükleri aynı karanlık yüzeyle kaplı bir dağ vardı.
Yürümek tam olarak doğru kelime olmasa da, büyük adımlar atıyorlardı ve her adımda arazide süzülüyorlarmış gibi görünüyordu. Koşmuyorlardı ama tek bir adımla birkaç metre mesafe kat ediyorlardı ve hiçbiri yorgun görünmüyordu.
“Hanımefendi, bu geçidi kullanmayı bırakacağınızı söylediğinizi sanıyordum; zaten Işık hizbinin kötü tarafındayız ve babanızın sizi savunmaya devam edebileceğini sanmıyorum!” Fixteen sinirli bir şekilde konuştu.
“Oh, hadi ama!” Dame karşılık verdi. “Bu geçidi gerçekten bu kadar önemsediklerini mi düşünüyorsun? Eğer umursuyor olsalardı, dışarıya birkaç muhafız yerleştirirlerdi. Bunu yapmamaları ve terk etmeleri, kullanımının serbest olduğunun kanıtı!”
Kirk başını sallıyordu. “Ama Beatrix geçitte olduğu için başımız bu yüzden derde girmedi mi? Ne de olsa teknik olarak Işık Fraksiyonu’na ait.”
“Peki biz onlara karşı mı savaşıyoruz?” Dame cevap verdi. “Biz sadece başka türlü asla toplanamayacak olan güç taşlarını topluyoruz. Bu portala kaç kez girdik ve onunla sadece bir kez karşılaştık, yani büyütülecek bir şey değil ve ayrıca bu portala göz kulak olmamız gerekiyor çünkü onunla, Kara Büyücü ile tek bağlantımız bu.”
Dame ve grubu güç taşlarını toplamak için portalı ziyaret ediyordu. Daha sonra bunları karaborsada para karşılığında satıyorlardı ve parayla hepsini içkiye, yemeğe, içkiye harcıyorlardı ve Dame çevredeki birkaç genelevin sık sık ziyaretçisi olarak tanınmıştı.
Dame’ın Neverfall Klanı’nda kötü bir üne sahip olduğunu söylemek yanlış olmazdı. Düşük seviyeli güç taşları elde etmek için portalı ziyaret etmeye devam etti, ancak aynı zamanda belirli bir günde geldiğinden de emin oluyordu. Bugün o günlerden biri değildi.
Dağın tepesine vardıklarında, geçit dağın diğer tarafının yarısında görülebiliyordu. Başlangıçta zor bir yerdeydi ve hatta bir kar fırtınası bile vardı.
Etrafta kimsenin olmadığını ve karda herhangi bir ayak sesi göremediklerini gözlemledikten sonra, koşarak geldiler ve teker teker portala girdiler.
Diğer taraftan çıktıklarında, grup karanlık ve geniş bir koridordaydı. İki tarafı birbirinden ayıran büyük duvarın en üst katındaydılar. Bir taraf karanlık bir ormana açılıyordu, diğer tarafta ise şehir vardı.
Dame ve grubu hemen şehre girdiler ve etrafta canavar aramaya başladılar. Buranın onlar için sorun olmayacağını biliyorlardı; buraya gelmelerinin bir nedeni de buydu, çünkü biriyle karşılaşmadıkları sürece kolay olması gerekiyordu.
Yine de binaları ararken birkaç şeye tanık olmaya başladılar.
“Vay anasını!” Carlson diz çöküp yanındaki hançeri çıkarırken şöyle dedi. Köpek canavarlarından birinin tam yanındaydı ve hemen onu oymaya başladı. Merkezini görmeye çalışıyordu ve güç taşının çoktan çıkarılmış olduğunu görebiliyordu.
Kirk kel kafasındaki teri silerken, “Sanırım burada başka biri daha var,” dedi. Bir Pagna savaşçısı olmasına rağmen, büyük bir göbeği olan nispeten zayıf biriydi.
Fixteen hemen Dame’a bakmaya gittiğinde bunun sadece bir ölü canavar olmadığını, birkaç tane olduğunu fark etti.
“Ah hadi ama!” Dame şikayet etti. “Burada ölü canavarlar olması Beatrix olacağı anlamına gelmez; geçide rastlayan gezginler ya da düşük seviyeli Işık grubu üyeleri olabilir. Eğer onları görürsek görüş alanlarından uzak durabiliriz.”
Fixteen, Dame’ın dikkatsiz cevabından hoşlanmamıştı ama haklı olduğunu da hissediyordu. Hepsi de yetenekli Pagna savaşçılarıydı; bırakın Işık hizbi üyelerini, onların da burada olması mantıklı değildi. Beatrix sadece tek seferlik biriydi.
Grup keşfetmeye devam ettikçe, giderek daha fazla ölü canavarla karşılaşıyorlardı. Hepsi de aynı şekilde, tam boyunlarından vurularak öldürülmüş gibi görünüyordu. Tek taraflı bir dövüş olduğu açıktı.
“Bu vuruşlar bir kılıçla mı yapılıyor? Bu Beatrix’in gerçekten burada olduğu anlamına mı geliyor?” Carlson endişeyle sordu.
“Hayır, o olmayacak,” diye cevap verdi Dame. “O Işık fraksiyonunun bir hazinesi. Benim aksime, bu güç taşları onun zaman ayırıp canavarları oymasına bile değmez. Sadece bu da değil, bölgede bu kadar çok ölü canavar varken, onları bu şekilde öldürmeye devam ederlerse, boyut patronunun geçen seferki gibi tekrar çağrılma ihtimali var.”
Boyut patronu bir portalda meydana gelebilecek olaylardan biriydi. Portalın içindekilere kıyasla anormal derecede güçlü bir canavardı ve ona boyun eğdirmek için büyük bir grup kullanılırdı.
Yenildikten sonra portal kapanırdı. Bu yüzden Klan üyeleri portallara girenlere karşı çok katıydı.
Carlson titriyordu ve onu tutmaya giderken bacağında hayali bir acı hissetmeye başladı.
Daha önce girdikleri zamanlardan birinde, boyut patronu çağrılmış ve Carlson da bundan nasibini almıştı.
“Hey, sanırım suçlumuzu buldum,” dedi Dame, çatıda durup koyu renk cüppeli genç bir adam görünce.
Yorum