James dev savaş baltasını elinde sıkıca kavradı. Bu balta ona pek çok savaşta eşlik etmiş ve onun görkemli günlerine tanıklık etmişti. Oğlu Mordred'e baktı. Bu oğlu çok istikrarlı bir bireydi ve Lont'taki herkesin desteğini kazanmayı başarmıştı.
Ainsworth ailesi ölmekte olan bir klandı. Kıtada sadece beş tanesi kalmıştı. James, Morgan, Mordred, Matthew (Mordred'in oğlu) ve William.
Eğer bu canavarın işini bitiremezse geriye sadece iki soy kalacaktı. O, Mordred ve torunu William bu felaketle birlikte öleceklerdi.
James dişlerini sıktı. Bu onun olmasını istemediği bir şeydi. Bunun olmasına izin veremezdi. Başarısızlık bir seçenek değildi!
James kararlı bir ifadeyle “Sadece tek atışımız var” dedi. “Ne olursa olsun, Fırtına İmhası'nı kullanmasına izin vermeyin. Bunu yaptığınız sürece nasıl yaptığınız umurumda değil. Kendimi açıkça ifade edebiliyor muyum?”
Orada bulunan herkes başını salladı. Kelimelerin söylenmesine gerek yok. Her zaman gülümseyen Jekyll bile artık gülmüyordu. Dişçi çoktan gözlüğünü çıkarmıştı, bu da onun artık ciddileşeceği anlamına geliyordu.
On metre uzunluğundaki kurt saldırdı ve şimşek dalları vücudunun etrafında dans etti. Mordred yere çöktü ve önündeki havaya yumruk attı.
“Ateş Ejderhası Saldırısı!”
Mordred'in önünde bir ateş ejderhası belirdi ve yeri sarsan bir kükremeyle Canavar'a doğru uçtu.
Kurt Patronunun dört boynuzu parlıyordu. Daha sonra varlığına meydan okumaya cesaret eden hayalete doğru iki mor şimşek çizgisi fırlattı. Şimşek ve ejderha birbirine çarptığında devasa bir şok dalgası savaş alanını sarstı.
Mordred, Marcus ve diğer iki kişi, patlama alanına yakın olmaları nedeniyle havaya uçtu. Dev bir toz bulutu ortaya çıktı ve herkesin görüş alanını kapattı. Ancak rakiplerini göremeseler bile onun kudretli varlığını hissedebiliyorlardı.
Toz bulutunun içinden mor bir figür çıktı ve onlara doğru hücum etti. Kurt Patron, Mordred'in tam güç saldırısından etkilenmedi bile. Bu, güçlerinin arasındaki farkı açıkça ortaya koyuyordu.
James kurtla doğrudan yüzleşmek için koştu. Yüzünde hiçbir korku belirtisi yoktu. Bunun yerine onun zafere yönelik sarsılmaz kararlılığı görülebiliyordu.
“Ölmek!” James vücudundaki kaslar şişerken hırladı. Elindeki balta çılgın bir vuruşla havayı süpürdü.
Kurt, James'in saldırısına doğrudan karşılık vermedi ve yana doğru kaçtı. Kendi seviyesine ulaşmış bir yaratık olarak, bir bireyin gücünü ölçebilme yeteneğine sahipti. James'in saldırısının göründüğü kadar basit olmadığını biliyordu. Balta hedefini ıskaladı ve yere çarptı.
Zemin yarılarak on metre uzunluğunda bir çatlak oluştu. James saldırısını durdurmadı ve sinsi bir saldırı yapmaya çalışan kurnaz kurda ters vuruş yaptı. James'in yumruğu hedefine çarptığında kurdun dudaklarından acı dolu bir inleme kaçtı.
Herkes bunun çok önemli bir zaman olduğunu biliyordu, bu yüzden Helen savaşa katıldı ve Wiliam'ı Owen'ın gözetimine bıraktı.
Altın iplikler kurdun bacaklarından birinin etrafına dolandı ve onu yerinde tuttu.
“Şimdi!” Helen bağırdı.
Marcus ve diğerleri nihai saldırılarını aynı anda gerçekleştirdiler.
“Yangın Patlaması!”
“Çelik çekiç!”
“Dünya Spike!”
“Rüzgar Fırtınası!”
Birleşik saldırılar, kurdun vücudunu kaplayan mor bir ışık perdesine düştü. Bu yeteneğe Işık Ekranı adı verildi. Elemental saldırıların gücü yarı yarıya azaldı. Her ne kadar canavara elementlere karşı bağışıklık kazandırmasa da etkilerini azaltarak kurt boss'un vücuduna acımasızca yağan büyü yağmuruna dayanmasını sağladı.
“Bu yeterli değil!” James, başka bir güçlü saldırı başlatmak için havaya sıçrarken mırıldandı.
Kurt hırladı ve bacağına sarılı olan altın ipleri çekti. Altın ipler Helen'in parmaklarına bağlı olduğu için kadın yeteneğiyle birlikte çekildi. Kurt, James'in havadaki saldırısını engellemek için onu uçurdu.
James kızgın bir kükremeyle saldırısını püskürttü ve Helen'i kucağına aldı. Kurt bunun iyi bir fırsat olduğunu biliyordu ve ikisini birden yutmak için havaya atladı.
Maalesef etrafındaki insanların becerikliliğini hafife aldı.
Ava kolunu sallayarak James ve Helen'i kendisine doğru çekti. Bunu Blitz ve John harekete geçerken havayı delen tiz bir çığlık takip etti.
Şahin, maksimum hızını kullanarak korkusuzca havadaki kurda doğru atladı. Çarpışma, kurdun acı dolu ulumalarına neden oldu. Çarpmanın etkisiyle yere düştü. Blitz tekrar gökyüzüne uçmak için kanatlarını çırptı.
Pençelerinde görülen kan izleri, saldırısının etkili olduğunu kanıtlıyordu. Kurt ayağa kalktı ve öfkeyle kükredi. Bir gözünün kanaması herkesin cesaretini yeniden kazanmasını sağladı.
Ancak herhangi biri takip saldırısı yapamadan, vücudunun etrafında yoğun bir ışık parlaması toplandı.
“Kahretsin! Fırtına İmha'yı kullanacak!” James lanet etti. “Hepiniz kendinizi hazırlayın!”
Blitz, James'i ve Helen'i pençeleriyle yakaladı ve yukarı doğru uçtu. Hayat Büyücüsü kurdun intihar saldırısını savuşturmak için en güçlü bariyerini hazırlarken herkes Owen'ın arkasından koştu.
Lont kasabasını arkasında tutarak kendisini zaten savunma pozisyonuna almıştı. Yoldaşlarını ve kasaba halkını Y Kuşağı Canavarının bu tam güçteki son çaresinden korumak için elinden gelen her şeyi yapacaktı.
Owen, “Kutsal Tanrıça, ruhların kurtarıcısı, ihtiyaç duyduğum anda sana geliyorum. Gücümü yenile ki huzur içinde yaşayabileyim” diye slogan attı. “Sadık çocuğun olarak senden bunu rica ediyorum, ey en parlak ışık. Beni muhteşem lütfunla bağışla. Senin mükemmelliğine tapanları koru!”
“Aegis!”
Owen'ın önünde otuz metre yüksekliğinde altın bir ışık bariyeri patladı. Neredeyse bir kilometre uzunluğa ulaşıncaya kadar yana doğru yayıldı. Aegis Büyüsü, Owen'ın en güçlü savunma yeteneğiydi ama bu şekilde kullanılmaması gerekiyordu.
En fazla Aegis, herhangi bir saldırıyı kesinlikle savuşturacak küçük bir bariyer oluşturacaktı. Ancak Owen bariyeri sonuna kadar genişletti. Konsantre bariyer kadar sağlam olmasa da, İmha Fırtınası'nın hasarını en aza indirmeye yeteceğini umuyordu.
Bu, yoldaşları ve Lont halkı için yapabileceği en iyi şeydi.
Herkes Y Kuşağı Canavarının intihar saldırısına hazırlanırken, arkasından Yıldırım Boynuzlu Kurt'a doğru bir şeyin hareket ettiğini fark ettiler.
Yorum