Yıkılmış Bir Dünyada Seviye 4 İnsan Novel Oku
(Çevirmen – Gece)
(Düzeltici – Silah)
Bölüm 285: Öğrenci Ustayı Geçer (1)
“Ne?”
“…Ha?”
“Az önce 'Üstat Hong' mu dedin…?”
Tongliao'nun Üç Kılıcı, Yeongwoo'nun ihanet suçlaması karşısında konuşamaz hale geldi.
Zaten Pekin'in düşüşünden bahseden o değil miydi?
“Aklını mı kaçırdı bu adam?”
Tongliao'nun ilk kılıcı olan Zheng Chosan öfkeyle patladı ama tartışacak lüksü yoktu.
O sırada Daimi Komite'nin ikinci üyesi Hong Jingbai de onlara yaklaşmıştı.
“Parti önünde diz çökün! Bundan sonra ayağa kalkanın kafası kesilecektir!”
Hong Jingbai korkutucu bir sesle teslim olmayı talep etti ve ilk diz çöken Yeongwoo oldu.
Güm!
Sonra Tongliao'nun ikinci kılıcı Huang Seongli dişlerini gıcırdattı ve Yeongwoo'ya baktı.
“Şu anda ne yapıyorsun?”
“Diz çökmezsen kafan kesilecek.”
“Ama sen Im Dupyeong'un düşmanı değil miydin? Değil mi…?”
“Ah, o zaman maaş alıyordum. Bana henüz ödeme yapmayı planlamıyorsun, değil mi?”
“…Ne?”
Huang Seongli, bu adamın ödemesini talep etmek için bir protesto düzenlediğini sonunda anlayınca gözleri büyüdü.
“Benimle diz çökmek istemiyorsan, Usta Hong'la dövüşmekten başka seçeneğin kalmayacak. Bakalım bu şehri savunacak gücün gerçekten var mı?”
Yeongwoo dizlerinin üzerindeyken sakin bir ifadeyle çenesini kaşıdı.
Bu sırada Tongliao'nun üçüncü kılıcı Guo Wangbo vatandaşlara bağırıyordu.
“Diz çökme! Delirdin mi sen?”
Zira alanda toplanan vatandaşların yarısı tereddüt ederek diz çökmeye başlamıştı.
Tongliao'nun Üç Kılıcı'nın Hong Jingbai'yi yenemeyeceği sonucuna varmışlardı.
Kalabalığın diğer yarısı da ne yapacağını bilemeyerek şaşkınlığa düşmüştü.
Tongliao'nun Üç Kılıcı'na güvenmek istediler ama Hong Jingbai'nin dövüş sanatlarının zorlu olduğunu düşündükleri için diz çökmenin daha güvenli bir seçenek olabileceğini içgüdüsel olarak hissettiler.
“Ha, gerçekten burada isyan hayali kuran var mı?”
Sonunda Hong Jingbai, Tongliao'nun Üç Kılıcı'na bakarak vahşice güldü.
Merkez Siyasi Büro Daimi Komitesi'nin ikinci üyesi Hong Jingbai.
Yaş: 68, Boy: 2 metre.
Şu anda Pekin'deki en güçlü ikinci kişi olduğu tahmin ediliyor.
Daha önce tanıştığı dördüncü üye Baek Gangryang'ın aksine Hong Jingbai'nin vücudu korkunç derecede deforme olmamıştı.
Bunun yerine, genel görünümü uzun ve zayıftı; bu da onu şimdiye kadar karşılaştıkları garip figürler arasında en normal görünen kişi yapıyordu.
Fakat…
'Ha? Silahı yok mu?'
vücudunun tamamını kaplayan mor şeytani enerji dışında herhangi bir silah taşımıyordu.
Pekin'in ikinci en güçlü kişisinin silahsız dolaşması…
'Bu, onun bir silahı gereksiz kılan bir şeye sahip olduğu anlamına mı geliyor?'
Yeongwoo bunları düşünürken, Tongliao'nun birinci kılıcı olan Zheng Chosan, Hong Jingbai'ye doğru ilk saldıran oldu.
“Kendi mezarını bulmaya geldin!”
Bütün vatandaşlar diz çökmeden durumu tersine çevirmesi gerektiğine karar verdi.
Onu takip eden üçüncü kılıç Guo Wangbo da hücum etti ve son olarak ikinci kılıç Huang Seongli de isteksizce hareket etti.
Güm! Güm!
“Herkes dikkatli olsun! Yaptığı şeye bakılırsa, kesinlikle bir şeyler oluyor!”
Huang Seongli'nin bahsettiği 'o' açıkça orada diz çöken küstah davetsiz misafirdi.
ve sonunda…
“Öl!”
Saldırıya öncülük eden Zheng Chosan, Yeongwoo'nun anında ikiye böldüğü kırık kılıcıyla Hong Jingbai'yi bıçaklamaya çalıştı.
Hong Jingbai kılıcı görünce kaşlarını çattı.
“Kılıcına bunu kim yaptı?”
Pekin'in ikinci en güçlü kişisinden beklendiği gibi, kılıcın kesik ağzından uğursuz bir şey sezmişti.
Bu dünyada ekipmanlar, özellikle silahlar, genellikle neredeyse yok edilemez olacak şekilde üretilirdi.
Ancak Zheng Chosan, Hong Jingbai'nin sorusuna cevap verecek vakit bulamadı.
Zaten tüm cesaretini toplayıp kırık kılıcıyla saldırıya geçmişti.
“Grrr!”
Kendisine ne sorulduğunu bilmeden, kılıcını pervasızca ileri doğru savurdu.
Çığlık!
“Ha, hala acemisin. Ama cesaretine hayranım.”
Bu arada Hong Jingbai, çıplak eliyle kılıcın bıçağını kavrarken kahkahalarla gülüyordu.
Çıtırtı!
“Ne!”
Zheng Chosan sonunda kendine geldi, gözleri büyüdü, üçüncü kılıç Guo Wangbo ise geniş kılıcını savurarak aralarına girdi.
“Geri çekil! Ben hallederim!”
Üçüncü kılıç olmasına rağmen Guo Wangbo yaş bakımından en yaşlısıydı.
Tongliao'nun Kailu İlçesinden bir marangozdu.
Gelişmiş ön kollarıyla devasa kılıcını sanki bir kağıt parçasıymış gibi kullanıyordu.
“Sen Hong klanı pisliğisin! Kafanı kesip sokaklarda sergileyeceğim!”
Guo Wangbo tehditkar bir tavırla içeri daldığında Hong Jingbai'nin yüzündeki gülümseme kayboldu.
“Sen gerçekten de kelimelerden anlamayanlardansın.”
Bunu söylerken, hem Zheng Chosan'ın kılıcını tutan sol eli, hem de hâlâ serbest olan sağ eli yoğun, ürpertici koyu mor bir renge büründü.
Şşşşşşşşt!
“Herkes geri çekilsin!”
Huang Seongli, uğursuz bir şey hissettiğini anlayınca, Hong Jingbai'ye doğru kılıcını fırlattı ve yoldaşlarının geri çekilmeleri için zaman kazanmak amacıyla kollarını bir anlığına da olsa bağlamayı umdu.
ve onun hükmü…
Çıng!
…tam isabet.
“Ha?”
“Ne?”
“Benim… benim kılıcım mı…?”
Huang Seongli'nin kılıcı ona doğru uçarken, Hong Jingbai'nin sağ eli devasa bir bıçağa dönüştü.
vuşşş, güm!
Huang Seongli'nin kılıcı Hong Jingbai'nin kılıcı tarafından saptırıldı ve yere saplanarak onu silahsız bıraktı.
“Kahretsin.”
Tongliao Kılıç Ustası'ndan ikisinin silahsızlandığını gören Guo Wangbo, korkunç sonucu önceden görerek yüzünü buruşturdu.
Ama yüzleri kararan sadece onlar değildi.
“Bitti.”
“Üçünün hepsiyle bile onu yenemezler mi?”
“Eğer durum buysa, o zaman ne umudumuz var ki…?”
Ayakta kalan vatandaşların yarısı ise hemen diz çökmeye başladı.
Bunu gören Hong Jingbai kahkahalarla gülmeye başladı.
“Ne kadar eğlenceli. Ne kadar da eğlenceli bir dünya.”
Sonra, devasa bıçaklarla kaplı kolunu Tongliao'nun Üç Kılıcı'na doğrultarak şöyle dedi:
“Partiye karşı gelmenizin cezası olarak sizden daha fazla haraç talep edeceğim.”
“…!”
“Bundan sonra Tongliao'nun başındaki kişi her gün Pekin'e 40 milyon karma götürmek zorunda!”
“Ne?”
“Ne?”
Hong Jingbai'nin tehdidi üzerine Tongliao'nun Üç Kılıcı içgüdüsel olarak başlarını çevirdiler; üstelik gökyüzünden inen davetsiz 'En Güçlü Kılıç'a doğru.
İsyan suçundan dolayı artırılan haraç 40 milyon ise, başlangıçta ne kadardı?
Kesinlikle 50 milyon değildi.
'Bir dakika bekle. Burada bir şeyler ters gidiyor.'
'Ha? İsyan yüzünden haraç 40 milyon mu arttırıldı?'
'Az önce o adam bütün şehirlerin 50 milyon ödediğini söylememiş miydi?'
Tongliao'nun Üç Kılıcı'nın tamamı ürpertici bir gerçeğe yaklaşmaya başladığında, Yeongwoo sonunda ayağa kalktı.
(Çevirmen – Gece)
(Düzeltici – Silah)
Şşşş.
“Hah, bu ilginç. Usta Hong, şaşırtıcı derecede narin bir yanınız var. 40 milyon gerçekten Parti'ye karşı bir kılıç kaldırmanın bedeli mi?”
“…?”
Dışarıdan birinin tek başına ayakta durması, Hong Jingbai'nin dikkatini doğal olarak ona çevirdi.
“…Sen kimsin?”
“Ah…”
Yeongwoo sanki ona acıyormuş gibi sol eliyle perçemlerini geriye doğru taradı ve alçak sesle konuştu.
“Ben Kore Yarımadası'nın temsilcisiyim.”
“…?”
“ve Im Dupyeong'un en büyük endişesi, Jeong Yeongwoo07!”
“Ne?”
Hong Jingbai, bir yabancının Im Dupyeong'un adını bu kadar rahat bir şekilde anmaya cesaret etmesiyle o anda birçok şeyin farkına vardı.
Doğu'da haraç toplarken birbiri ardına ortadan kaybolan Daimi Komite üyelerinin sırrı.
ve daha önce gördüğü kılıcın saçma sapan kesik ağzı.
“Sen… sen olamazsın…”
Hong Jingbai'nin yüz ifadesi bir şeyleri çözdüğünü ima ederken, bunca zamandır ünvanını gizleyen Yeongwoo sonunda tekrar açıkladı.
vıııııııı!
『En Güçlü Kılıç』
“En Güçlü Kılıç…!”
Hong Jingbai, Kore Yarımadası'nın muhteşem ismini görünce gözleri büyüdü.
Birinci Daimi Komite Üyesi, Başkan Im Dupyeong bir zamanlar muhtemel bir şüpheliden bahsetmişti.
Çin sömürgeciliğinin izlerini taşıyan ve Doğu'da alışılmadık derecede uzun süre hayatta kalabilen biri.
ve bu kişi de öyle görünüyordu…
“Hong Jingbai! Bana gel ve ulusal çıkarlara hizmet et!”
Kore Yarımadası'nın seçilmiş yetkilisi, 'En Güçlü Kılıç' Jeong Yeongwoo, açgözlü gözlerini parlattı.
Aynı zamanda, şiddetli kırmızı enerjiye sarılı kılıcını fırlattı.
vıııııııı!
Ancak Pekin'in ikinci büyük ismi olan Hong Jingbai soğukkanlılığını korudu.
“Öf…!”
Bu durumda bile Yeongwoo'nun kılıcından kaçınmak için üst bedenini büktü.
Bıçak, Huang Seongli'nin daha önce yaptığı gibi, sadece uzaktaki zemini deldi.
Güm!
“Yani sen de özel biri değilsin. Çok sığ bir numara ve buna eşlik eden daha da sığ beceriler.”
Hong Jingbai kılıcın yere saplandığını doğruladı ve sinsi bir şekilde güldü.
Daha önce hissettiği uğursuz his, rakibinin elinin beklediği kadar güçlü olmadığını görünce yok oldu.
Ancak Yeongwoo'nun yüzünde bir gülümseme yayılmış, sevinçle dolup taştığı görülüyordu.
“Genç Efendi Hong!”
“…?”
“Bu kılıcı tanıyor musun?”
Yeongwoo bu sözlerle havaya uzandı ve silah envanterinden “Karanlık Kesik” adı verilen mutasyona uğramış hilal biçimli bir bıçak çıkardı.
Bu silah bir zamanlar 4. Daimi Komite üyesi Baek Gangryang'a aitti.
“Sen…!”
Beklendiği gibi Hong Jingbai öfkeyle dişlerini gıcırdattı.
“O kılıçla senin uzuvlarını parçalayacağım!”
Yeongwoo'nun ölülerle alay etmesi karşısında öfkelenen Hong, bir anlığına sakinliğini kaybetti ve gücünü serbest bırakmaya hazır bir şekilde ileri atılmaya başladı.
Tam o sırada Yeongwoo sağ elini şıklattı ve uzaktaki “Piç”i hatırladı.
「Gnoll'un Demir Kemeri」 – Mutant Kemeri
【Silahları uzaktan al.】
Bu teknik Yeongwoo'nun imza hareketiydi, sahte bir kılıç kullanma tekniğiydi.
Ancak aynı anda otomatik savaş kılıcı “Golden Trail” de devreye girince, hiç kimse bu sözde “En Güçlü Kılıç”ın bir sahtekarlık olduğundan şüphelenmedi, en azından dövüş becerisi açısından.
vıııııııı!
vaayyy…
Piç kurusu bir ok gibi efendisine doğru fırladı, altın büyük kılıç ise sanki canlıymış gibi efendisinin önünde dans ediyordu.
Seyirciler sadece hayretle bakakaldılar.
“İnanılmaz…”
“Bu gerçekten Efsanevi Kılıç Kontrol tekniği mi?”
Kılıcı hâlâ uzaktaki zemine saplanmış halde duran Huang Seongli bile hayranlıkla nefesini tutamadı.
Onun bir sahtekar olduğunu biliyordu ama dövüş sanatlarına bizzat tanık olmak, onun yeteneklerinin yalan olmadığını açıkça ortaya koyuyordu.
“Lanet olsun…!”
Hong Jingbai, üç yönden gelen saldırılara rağmen olağanüstü bir dövüş becerisi sergiledi.
Yeongwoo'nun kendisine savurduğu Karanlık Darbeyi sağ kolundaki bıçakla engelledi ve Altın Yol'u ayağıyla yere sabitleyerek hareketsiz hale getirdi.
“Hıh, piç kurusu!”
Elbette daha önce hiç bu kadar tam güçle dövüşmemişti, bu yüzden…
vıııııııı!
…omzuna doğrultulan son kılıcı engellemeyi başaramadı.
Kaza!
“Öf!”
Yeongwoo'nun Piç Kılıcı Hong Jingbai'nin sol omzunu deldiğinde, diz çökmüş olan Tongliao halkı hep birlikte ayağa kalktı.
Deli adamın Pekin'i devirip Im Dupyeong'u ortadan kaldırma iddiasının gerçekten mümkün olabileceğini fark ettiler.
Patlatmak!
Piç Kılıcı'nı aldıktan sonra Yeongwoo, ayakta duran vatandaşlara baktı.
Sonra geri çekildi ve diğer tüm silahlarını envanterine geri koydu, sadece Piç'i bıraktı.
Yerde duran Karanlık Kesik ve Altın Yol bile kaldırıldı.
Pop!
Gözlerini kamaştıran bütün silahlar bir anda yok olunca Tongliao halkı şaşkınlıkla etrafa bakındı.
“N-ne? Birdenbire mi?”
“Hepsi nereye gitti?”
Yeongwoo Piç'i beline taktı ve iş adamı gibi bir tonda şöyle dedi:
“Bir sonraki kısım ödendi. Eğer Genç Efendi Hong'u burada ve şimdi öldürmemi istiyorsan, ödemen gerekecek.”
Hong Jingbai'nin omzunun yavaş yavaş iyileştiğini fark eden vatandaşlar şaşkınlıkla sordular:
“Ne demek istiyorsun?”
“Dövüşü bitirmek için ne kadara ihtiyacın var?”
Beklenen soru geldiğinde Yeongwoo sağ elini iki yana açtı.
“Beş?”
“Beş…?”
“Elli milyon. Parayı hemen al. Taksitler de kabul ediliyor.”
“…!”
Sonunda Yeongwoo'nun haraç talebi Pekin'inkini bile geçti.
(Çevirmen – Gece)
(Düzeltici – Silah)
Yorum