Ana Karakterden Daha İyi Novel
Bölüm 385: Ayrıntılı Yalanlar Tuzağı
Sisli bölgenin ortasında hafif bir çiseleme vardı. Uzun ve süslü vagonlarıyla demiryolu onu yolundan yavaşça delip geçiyordu. Wittral ve grup balkonlardan birinde oturmuş hararetli bir tartışma yürütüyorlardı.
Hayaya, Asaeya'nın kılığıydı, Lannla ise Gannala'nın kılığıydı. Görünüm değişikliğinde aşırıya kaçmadılar ve sadece yüz özelliklerinde Yaban Domuzu Kralının onları tanıyamayacağı kadar farklılığı korudular.
Onları en son Harrala'nın Inala, Gannala ve Asaeya'yı içeren dev Prana Bombasını uçurduğu zaman görmüştü. O sırada Asaeya on iki yaşındaydı, Gannala ise henüz yeni doğmuştu.
Yaban Domuzu Kralı insanları hatırlamakta iyi değildi çünkü hiçbiri onun için hafızaya bağlanmak için çaba harcayacak kadar önemli değildi. Bu nedenle Asaeya'yı tanıyamama ihtimali yüksekti çünkü intikam amaçlı nedenlerle odak noktası başından beri Gannala'daydı.
Inala, Domuz Kral'ın Dralh Denizi'ndeki insanların isimlerini ve yüzlerini hatırlama zahmetine giren biri olmadığını doğrulamıştı. Ancak bu herkesi unuttuğu anlamına gelmiyordu. Hayır, Mistik Derece Pranik Canavar olarak korkunç bir zihinsel kapasiteye sahipti.
Bu nedenle, eğer gerçekten bir şeyi hatırlama zahmetine girdiyse, bu sadece an meselesiydi. Asaeya o zamanlar çocuk olmasına ve artık bir kadına dönüşmesine rağmen hâlâ tanınma ihtimali az da olsa vardı.
Dahası, ya reenkarnasyonlar bir plan için üçünün de ortaya çıktığını duyursalardı? Bu her şeyi alt üst eder. Bu nedenle ikili hafif bir kılık değiştirmişti. Bu kadarı da yeterliydi, çünkü Yaban Domuzu Kralı arayışında yeterince ciddi olsaydı Brimgan İmparatorluğu'ndaki Asaeya'ya benzeyen birkaç kadınla karşılaşabilirdi; insanların yaşadığı diğer bölgelerden bahsetmeye bile gerek yok.
Ve bir Mamut Klan Üyesi yerine Özgür bir İnsanın varlığını yaydığı için, Domuz Kral, birbirlerine sürtünseler bile ona bakma zahmetine bile girmezdi.
İnala kendini gizleyemedi çünkü Yaban Domuzu Kralının onunla buluşmaya gelme ihtimali vardı. Böyle bir durumda çok fazla şeyi açığa vurmuş olurdu. Bu nedenle kendisi olarak kaldı.
Dürüst olmak gerekirse, en uygun durum Wittral'in kadın formunda kalması olurdu. Ancak ikincisi bu biçimi almaya isteksiz görünüyordu.
Risk, Wittral'in kısa bir süre için neredeyse bir kamera hücresine benzer şekilde görünmesine rağmen Sumatra Chronicles'da son derece ünlü olmasından kaynaklanıyordu. Sonuçta Resha ile karşı karşıya gelen ve beraberlikle sonuçlanan tek kişi oydu.
Bu nedenle, kitabın sonuna kadar birçok okuyucu, Wittral'ın da sahnede yer aldığı 'ya olursa' senaryoları hakkında tahminlerde bulundu.
Bu nedenle tüm reenkarneler onu kolaylıkla tanıyacaktı. Wittral'ın bu noktada Dralh Denizi'nde olması gerekiyordu. Onun Brimgan İmparatorluğu'na ulaşması, yalnızca reenkarnelerin yaptığı seçimlerin kelebek etkisinin bir sonucu olabilir.
Ve Dralh Denizi'ne yakınlık temelinde reenkarnasyonların dışlanmasının nedeni açıkça Inala'ya işaret ediyor. Sonuçta Orakha onunla Dralh Denizi sınırındaki Guna Mağaralarının girişinde karşılaştı.
Uzun lafın kısası, Wittral'a eşlik eden kadından şüphelenmeye başlayacaklar, Wittral'ın Özgür İnsan'ın varlığından kaynaklandığı gerçeğinden bahsetmiyorum bile.
Inala bir şekilde Somut Psikokinesisin Küçük Hazinesini çıkarmayı başarsa ve onu Wittral'e verip sadece onu kullanmasını sağlasa bile, bu yine de durumu çözmeyecektir. Sonuçta Wittral bunu Sumatra Chronicles'da Resha'ya karşı kullanmıştı.
Bunu yaparken son derece güçlüydü. Yani bu da bir seçenek değildi. Ne yazık ki Inala için Wittral en gerçekçi tercih olan kadına dönüşmeye pek istekli görünmüyordu.
Üstelik Yaban Domuzu Kralıyla da bir sorun vardı. Aniden Inala'yı ziyaret ettiğinde ve Wittral'in artık bir kadına benzediğini görse, sebebini sorgulardı. Kraliyetin etkilerinin farkına varıp Inala'dan erkek formuna girmesini isteseydi kedi çantadan çıkmış olurdu.
Her iki seçimde de sorunlar vardı ve Inala'nın şu anda kafasını karıştırdığı muamma şuydu: 'Rumtara Krallığı'ndan gelen mülteciler olarak arka planımızı güçlendirmeye odaklanmalıyım.'
Wittral'e yan gözle baktı ve değişikliklerini gözlemledi, “Artık daha konuşkan ve gerçekten oyunculuk yapmada ustalaşıyor.” Onun karakteri zaten Sumatra Chronicles'da gösterilenden çok farklı. Hızlı bir şekilde bir korelasyon kurmak zor olurdu.'
'Çevremizi önceden araştırdığım ve reenkarnasyonların şimdilik onu fark etmediğinden emin olduğum sürece her şey yoluna girecek.' İnala, gözleri hızla açıldığında, düşünceleri artık akıcı hale geldiğinde karar verdi: 'Bu toplumdaki hayata uyum sağladığı sürece, saçı bir güzellik standardı olarak görmeye başlaması an meselesi. Kısa süre sonra saçları çıkmaya başlayacak. Bu şimdilik çoğu sorunu çözecektir.'
'Bunu sana bırakıyorum Asaeya.' Wittral'la enerjik bir şekilde konuşan kadına baktı. En ufak bir iletişim kurmamışlardı ama bu kadar uzun süredir birlikte plan yaptıklarından birbirlerinin aklından geçenleri doğru bir ölçüde tahmin edebiliyorlardı.
Sadece bu değildi. Ancak Hayaya, Amita'ya elbiseler göstermek adına Wittral'in kadın aksesuarlarına ilgi duymasını sağlıyordu, böylece bir gün bunları kendi üzerinde denemek isteyebilirdi. Royalty'in avantajlı yanı, cinsiyet değiştirmenin, Wittral kadın olsa bile zihninin erkek gibi kalması anlamında bir dönüşüm olmamasıydı.
Hayır, her iki cinsiyet de kişinin doğal varoluş durumu olarak kabul ediliyordu. Wittral bir erkek olarak bir erkek gibi düşündü ve davrandı. Duygusal donanımı da buna göre çalkalandı. Ve kadın olduğunda, zihni ve bedeni de doğal olarak bir dişininkine dönüşür. Nefes almak kadar doğal bir perspektif değişikliği vardı.
Bu nedenle Wittral'in ister ilgiden ister çevre baskısından olsun yalnızca bir kez dönüşmesi gerekiyordu. Inala ve Asaeya, Kraliyetin etkisi ona doğal gelene kadar yeterince uzun bir süre kadın olarak kalmaya zorlanacağı bir dizi durumu hemen atlatacaktı.
'Onun adı da bir sorun ama bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. En kötüsü en kötüsüne gelirse, bununla ilgili başka bir yalan bulacağım.' Inala bir sürü şeyi düşündü ve sessizce düşündü. Düşünceleri karmaşıktı ve birden fazla 'ya olursa' senaryosunu düşünmeye başladı.
Planları iyi ve ayrıntılıydı evet ama defalarca başarısız olmuştu. Bunları etkili hale getirmesinin tek nedeni, tüm olasılıkları aktif olarak değerlendirmek ve gerektiğinde ayarlamalar yapmak, ya da daha kötüsü, yenilerini bulmak için mevcut planları aktif olarak bir kenara atmaktı.
'En güçlü olan değil, en güçlü olan hayatta kalır.' Inala, Sumatra'nın sloganını söyledi ve demiryolunun Fentan Şehri tren istasyonuna gelişini izlerken tetikte oldu. 'Peki, benden önce buraya kaç reenkarnasyon gelmeyi başardı?'
“Keyifli bir yolculuktu Hayaya.” Inala gülümsedi ve ikincisiyle el sıkıştı. Daha sonra Lannla'nın başını okşadı, “Dükkanı açtığımda sana lezzetli içecekler ısmarlayacağım, tamam mı?”
“Bunu sabırsızlıkla bekliyorum teyze!” Lannla heyecanla bağırdı ve sersemlemiş bir şekilde etrafa sıçradı.
“Pff!” Wittral, Inala'nın yüzünün teyze olarak anılması karşısında donduğunu görünce kahkahalara boğuldu. Bir şekilde bu, Inala'nın zihinsel durumuna kritik bir darbe oldu.
“Bana abla deyin!” Inala, Lannla'nın yanaklarını sıktı, “BÜYÜK! KARDEŞ!”
“Teyze!” Cevap olarak somurtarak Lannla onun elinden kurtuldu ve kompartımandan dışarı fırladı.
“Bu çocuğun hâlâ terbiyesi yok.” Hayaya, Inala ve Wittral'a özür dilercesine gülümsedi, resmi bir selam verdi ve özür diledi, “Lütfen vaktiniz olduğunda dükkanımı ziyaret edin. Size indirim yapacağım.”
“Elbette.” Wittral gülümsedi ve elini salladı ve ikili gözden kaybolduğunda şu yorumu yaptı: “Onlar neşeli bir grup.”
Read son bölümleri sadece Fenrir Scans'da
Yorum