Akademinin Dehası Novel
——————
Fenrir Scans
(Çevirmen – Peptobismol)
(Düzeltici – Şeytan Tanrı)
——————
Bölüm 152: Seyirci (4)
“İmparatorluğun Şafağı olmanı istiyorum.”
“...Şafak?”
Ronan 'şafak' kelimesini duyunca kaşlarını çattı. Günün en sevdiği zamanıydı ama bu kelimede bir şeyler tam oturmuyordu. Olumlu düşünmeye çalışmasına rağmen hatırlayabildiği tek şey, bugün erken saatlerde Şafak Tugayı'nda yaşanan son trajediydi.
'Bu adam gerçekten beni askere almaya mı çalışıyor?'
Omurgasından aşağıya bir ürperti indi. Kelimenin tam anlamıyla başka herhangi bir görev Ceza Ekibinden daha iyi olsa da şu an bu tür konuları düşünmenin zamanı değildi. İmparator yavaşça başını salladı.
“Evet farkında olmalısın. Son yıllarda oldukça ses getiren organizasyon.”
“Nebula Clazier.”
“İmparatorluğu kemiren karanlık. Bu sabah olay yerinde olduğunuza dair haberler duydum. Bu doğru mu?”
Ronan dudaklarını büktü. Aldığı her nefeste metalik kan kokusu siniyor gibiydi. Yokuştan aşağı akan yağmur suyunun koyu kırmızımsı bir rengi vardı.
“Evet.”
“Üzüntü verici bir olay. Her ne kadar sadece yazılı olarak bildirilmiş olsa da Zaifa'nın öfkesini anlayabiliyorum. Astlarınızın neredeyse yarısını kaybetmek ciddi bir darbedir.”
İmparator dilini şaklattı. Tüm kurbanların ölümlerinin ardından iki sıra üst rütbeyle onurlandırılacağını ve ailelerine önemli miktarda tazminat verileceğini açıkladı. Katliamın faillerini yakalamak için ivedilikle takip ekibi oluşturacaklarını da sözlerine ekledi.
Kurbanlara nasıl davranıldığına bakılırsa iyi bir insana benziyordu. Dümende onun gibi insanlar varken ülkenin yüzyıllarca ayakta kalabilmesine şaşmamalı. İmparator ciddi bir ses tonuyla konuştu.
“Asıl endişe ileride yatıyor. Bugünkü olayın sadece bir yıldız olduğu hissinden kurtulamıyorum.”
“Başlangıç?”
“Evet. Bugünkü olay sıradan bir olay değildi. Bildiğiniz gibi bu katliamın yaşandığı Bimani Dağı saraya sadece beş saatlik yolculuk mesafesindedir. Bu aslında bir savaş ilanıdır.”
İmparatorun sözlerinden bir miktar ciddiyet akıyordu. Ronan onaylayarak başını salladı. Açıkçası bu olay, şu ana kadar arka planda gizlice faaliyet gösteren Nebula Clazier'in eylemlerinden farklıydı.
'Tarikat lideri stratejisini mi değiştiriyor?'
Delirmediği sürece İmparatorluk ile topyekün bir savaşa girmezdi. Tarikat üyelerinin kullandığı Yıldızların Korunması o kadar yetersizdi ki kanatlı eşkiyalarınkiyle karşılaştırılamayacak kadar yetersizdi.
Ronan, eğer İmparatorluk onlara baskı yapmaya karar verirse tarikatın asla onların rakibi olmayacağını düşünüyordu. Kim ne derse desin, İmparatorluk Ordusu kıta tarihinde benzeri görülmemiş en güçlü orduydu, özellikle de devleri bile alt edebilecek Navardose ve Lorehorn gibi müthiş müttefiklerle birlikte.
Ancak Ronan'ı endişelendiren şey, tarikatın gaddarlıklarının “belirsizce” daha cesur hale gelmesi ihtimaliydi. Bu katliamı daha saldırgan saldırılar veya komplolar izleseydi, bunların izini sürmek daha kolay olurdu ama İmparatorluğun kayıpları da eskisinden çok daha şiddetli olurdu.
Devlerin inmesine sadece birkaç yıl kalmışken, buradaki hasarın artması sorunlu olurdu. Bu durumun harekete geçmeyi gerektirdiği açıktır. İmparator tekrar konuştu.
“Bu nedenle hepinizi acilen çağırdım. Daha fazla gecikmeyi kaldıramayacağımı hissediyorum.”
“Anladım. Bu çok önemli bir olaydı.”
“Teşekkür ederim.”
Ronan ancak o zaman İmparator'un onları neden topladığını anladı. Ulusal bir acil durumun eşiğinde oldukları görülüyordu. Ronan konuşmak için anlık sessizlikten yararlandı.
“Peki... 'Şafak' olmak tam olarak ne anlama geliyor?”
“Ah, geç bir giriş oldu. Bir süredir seni gözlemliyorum. Kış Cadısı olayı patlak vermeden önce bile.”
İmparator anlamlı bir açıklama yaparak beline uzandı. Kınından uzun bir kılıç çıkardı. Süslü kılıfın üzerinde İmparatorluğun adı eski bir dilde yazılıydı.
“Son iki yıldır tarikatın planlarını engellediğinizi biliyorum. Gran Kapadokya, Philleon Akademisi yurduna saldırı... Hatta Zaifa ile Roma Dağlarını bile savundunuz.”
“O...”
“Nebula Clazier ile olan bağlantınızın niteliğini bilmiyorum. Sormayacağım. Önemli olan onları defalarca engellemiş ve sayısız sivili kurtarmış olmanızdır.”
Ronan'ın gözleri büyüdü. İmparatorun her şeyi bu kadar kesin olarak bilmesini beklemiyordu. Her seferinde çeşitli meslektaşlarıyla birlikte çalışmış olduğundan, aldığı raporların belirsiz ve genel olduğunu düşünüyordu.
“Raporu aldığım ilk andan itibaren sizi gözlemliyorum. O zamanlar böyle bir teklifte bulunamayacak kadar gençtin ama şimdi bu kadar dikkat çekici bir şekilde büyüdüğüne göre artık tereddüt etmene gerek olmadığına inanıyorum.
İmparator kılıcın kabzasını ve kınını iki eliyle tuttu ve Ronan'a doğru uzattı.
“Al şunu.”
“Bu ne?”
“Valon'un Kılıcı. Başlangıçta bu yalnızca General rütbesine terfi eden askerlere verilen bir şeydi. Bu benim otoritemi simgeliyor.”
General rütbesinden bahsedilmesi Ronan'ı şaşırttı. Aniden geçmiş yaşamından Adeshan'ın tuttuğu benzer bir kılıcı hatırladı. Kullanmaya niyeti yokken onu neden taşıdığını merak etti ama bunun sembolik bir kılıç olduğu ortaya çıktı.
Ne olursa olsun bu durum biraz tuhaftı. En sonunda sanki yemek artıklarını yemesi söylenmiş gibi hissetti ama o bir asil olmayı tercih etmiyordu. Kısa ama derin bir tartışmanın ardından Ronan konuştu.
“Gerçekten üzgünüm Majesteleri ama henüz asker olmaya niyetim yok. Böylesine büyük bir sorumluluğu üstlenmekten çok uzağım...”
“Hmm? Seni askere almak gibi bir planım da yok.”
“Ne?”
Ronan şaşkınlıkla başını eğdi. Bu garip bir konuşmaya benziyordu. Onun ifadesini gören İmparator kıkırdadı.
“Haha, bunun nasıl yanlış anlaşılabileceğini anlıyorum. Merak etme. Valon'un Kılıcı, benim yetkimi kullanmaya uygun olduğunuzu kanıtlayan bir simgeden başka bir şey değil.”
“Tamamen farklı bir rolü var gibi görünüyor.”
“Aslında. Bunun sizin için son derece cazip bir teklif olabileceğine inanıyorum. Bahsettiğim 'Şafak', İmparatorlukta yeni bir karanlık olarak ortaya çıkan Nebula Clazier'e karşı koymakla görevli gizli bir ajanı ifade ediyor.”
“Gizli… bir ajan mı?”
Ronan'ın gözleri büyüdü. Sadece duyarak bile ağzının sulanmasına neden olan sıra dışı bir pozisyondu. İmparator sanki Ronan'ın aklını okumuş gibi Şafak'ın görevini açıklamaya başladı.
“Aslında. Artık o kötü çeteye karşı hem İmparatorluğun hem de benim adıma karşı çıkacaksın. Operasyonlar sırasında Nebula Clazier veya onlarla bağlantılı herhangi bir kişi veya grupla karşılaşırsanız bağımsız karar verme ve harekete geçme yetkisine sahip olacaksınız.”
“Bu bana şüpFenriri kişilerle meşru bir şekilde ilgilenme hakkını verdiğiniz anlamına mı geliyor?”
“Açıkça. Bu da bunu ifade etmenin başka bir yolu. Hedef Nebula Clazier'e bağlıysa veya onlarla aynı ligdeyse statü veya rütbe konusunda endişelenmenize gerek yok. Bunu uygun gördüğünüz şekilde ele almakta özgürsünüz.”
Bu radikal, neredeyse şok edici bir teklifti. Ronan şu ana kadar Nebula Clazier'le tereddüt etmeden uğraşmış olsa da, meşru bir şekilde hareket edebilmenin önemi çok büyüktü. Esasen bu, en rahatsız edici sonuçlarla kendi şartlarıyla başa çıkmanın bir güvencesiydi.
Ancak şok bununla bitmedi. Görevi açıkladıktan sonra İmparator ayrıcalıklara değindi.
——————
Fenrir Scans
(Çevirmen – Peptobismol)
(Düzeltici – Şeytan Tanrı)
Bölüm güncellemeleri için Discord'umuza katılın!
–
——————
“Öncelikle, İmparatorluk Ordusu Generali rütbesine sahip olacaksın ve Baron rütbesindeki bir soyluyla aynı muameleyi göreceksin. Asker toplayabilir, İmparatorluğun askeri tesislerini kullanabilir ve görev için gerekirse İmparatorluk Ordusunu resmi olarak seferber edebilirsiniz.”
“...Bana böyle yetkiler vermende bir sakınca var mı?”
Ronan istemsizce kıkırdadı. Onun bakış açısına göre bu, Baron unvanından çok daha değerli bir ödüldü.
İmparatorluk İstihbarat Bürosu'ndan kaliteli bilgiye erişebilecekti ve eğer görev tek başına çok yorucu çıkarsa destek talep edebilecekti. İmparator düşünceli bir şekilde başını salladı.
“Bunu daha önceden beri hissediyordum. Başarılarınızın ne kadar dikkate değer olduğunun farkında değil gibisiniz.”
“Sadece yapmam gerekeni yaptım.”
“Çok fazla katkı yaptınız, o yüzden endişelenmeyin. Nebula Clazier'in yok edilmesine senin gibi katkıda bulunan tek kişi şu anki Kılıç Azizi Zaifa'dır.”
Ronan tek kaşını kaldırdı. Görünüşe göre Zaifa pek çok kişiyi ele geçirmişti. İmparator'la olan istikrarsız ilişkisi ve değişken öfkesi dışında, o kaplan aslında oldukça iyi bir adamdı.
“Pozisyonunuz gizli tutulacak. Aslında bu olay benim ve olaya karışan birkaç kişinin dışında hiç kimse tarafından bilinmiyor. Gizliliği koruma ve iletişim kurma konusunda çok dikkatli olmanız gerekecek.”
Lütfen endişelenmeyin. Ah, Majesteleri, sizden rica edeceğim bir şey var.”
“Hmm? Nedir?”
“Göreve tam olarak başlamadan önce yetenekli askerlere sahip olmak isterim. Maaşlarını ben karşılayacağım ama yetenekli bireyler istiyorum.”
Ronan konuştu. Yüzünde eskisinden çok daha ciddi bir ifade olduğunu fark eden İmparator hafifçe sırıttı.
“Elbette bunu sizin için ayarlayabilirim… Acaba yoldaş mı arıyorsunuz?”
“Hayır Majesteleri. Kurallara göre korumam gereken biri var. Onları onun eskortu yapmayı planlıyorum.
Ronan, Iril'in hikayesini kısaca anlattı. Onun için onun güvenliği dünyanın yok olmasını önlemek kadar önemliydi. İmparator hafifçe gülümsedi.
“Elbette. Sizin için güvenilir kişileri temin edeceğim. Paralı askerlerin maaşını biz halledeceğiz, o yüzden bu konuda endişelenmeyin.”
“Teşekkür ederim.”
“Minnettar olması gereken kişi benim. Her ne kadar cazip bir teklif olsa da, bu pozisyonu tek başınıza halletmeniz aşırı derecede külfetli olabilir. Şafak Tugayı'nın sorumluluklarını ve haklarını yalnızca size emanet ediyorum.”
İmparatorun ses tonu endişeli bir endişeye işaret ediyordu. Ronan kararlı bir şekilde başını salladı. Bu ödülü gerçekten takdir etti.
Şu ana kadar aldığı tüm ödüller değersiz, neredeyse gübre kadar kötü görülüyordu. Ancak bu pozisyon olağanüstüydü. İmparator sanki aklına bir şey gelmiş gibi aniden gözlerini genişletti.
“Ah ama en önemli şeyi sormayı unuttum.”
“Evet?”
“Ronan, teklifimi kabul edecek misin?”
Ronan bir anlığına gözlerini kıstı. Bu yaşlı adamın demans hastası olup olmadığını merak etti. Ama düşününce, teklifi kabul edip etmeyeceğini açıkça belirtmemişti.
Ronan sırıttı. Cevabına zaten karar verilmişti ama bunun bir önemi yoktu. Bazen bu resmi prosedürler gerekliydi. İmparatorun karşısında Ronan tek dizinin üstüne çöktü.
“Evet majesteleri.”
“Harika.”
İmparator hafifçe kıkırdadı. Bir anda yüzü ciddileşti. Aralıklı dudaklarının arasından ciddi bir ses aktı.
“Ben şu anda burada duruyorum ve İmparatorluğu temsil ediyorum. Gökyüzüne kazınan binlerce yıllık tarih, bu topraklarda yaşayanların zarafeti, hepsi bu muhteşem ana yol açtı.”
İmparator kıyafetini düzelterek kılıcın kabzasını kavradı. Buz üzerinde yuvarlanan misketlere benzeyen yumuşak bir kayma sesiyle Valon'un Kılıcı çekildi.
“Burada bulunan herkes bir gün yok olacak. Topraktan doğan ölümlüler yeryüzüne geri dönecektir. Ancak sınırlarımızı kabul ederek daha yüksek alemlere yükselmeye çalışıyoruz.”
Parıldayan kılıcın üzerine, kınına kazınmış olanlara benzer yazılar kazınmıştı. Kılıcı yavaşça kaldıran İmparator, onu Ronan'ın omzuna koydu.
“Atalarımızın tek başına büyük işler başaramayacağına dair bilgeliğini benimseyerek, seni İmparatorluğun Kılıcı yapmaya niyetliyim.”
Ronan sessiz kaldı, yalnızca başını eğdi. Savaş alanlarında yalnız bir mantar gibi dolaşan kavgacı kimseler için bu, son derece yeni bir şoktu. Kılıcı tekrar kaldıran İmparator, bu sefer onu Ronan'ın karşı omzuna koydu.
“Ronan. Sadakatinize yemin edip İmparatorluk ve benim için keskin bir kılıç olur musunuz? Karanlıkta inleyenlere şafak olur musun?”
Hiçbir tezahürat yapan kalabalık salonu doldurmadı. Sıra halinde duran zırhlı şövalyeler yoktu. Boşalan kabul odasında yalnızca İmparator ve Ronan kalmıştı.
Dünyanın en sade unvan ödül töreniydi. Yine de rahatsızlık verici ya da eksik hissettirmedi. Göğsünde bir şeylerin kaynadığını hisseden Ronan sonunda konuştu.
“Yemin ederim.”
——————
Fenrir Scans
(Çevirmen – Peptobismol)
(Düzeltici – Şeytan Tanrı)
Bölüm güncellemeleri için Discord'umuza katılın!
–
——————
Yorum