Göksel Soy Novel
Çevirmen: Rin Fenrir
Bölüm 61 Anında Işınlanma
?
Bu sırada sağ köşede bulunan tünele giren Blane de beyaz ince bir perdenin geri dönüş yolunu kapattığını gördü.
Tünel karanlıktı ve bir şey görmesini zorlaştırıyordu. Bu yüzden on dakikadan fazla bir süre boyunca düz bir çizgide yürüdü.
Ciddi bir ifadeyle silahını sıkıca kavradı, tünelin sonunda olabilecek her şeye hazırdı.
Beş dakika daha yürüdükten sonra nihayet biraz ışık gördü ve aceleyle tüneli geçti ancak girdiği tünelin yanında bulunan başka bir tünelden çıktı.
Blane, Kyle ve Hanson’dan ayrıldığı tanıdık açık alana baktı ve nutku tutuldu.
Başka bir tünele girmek istedi ama ne yazık ki tüm tüneller kapalıydı ve bu durum onun sinirli bir ifadeyle dilini dışarı çıkarmasına neden oldu.
“Görünüşe göre sadece bir kez girebiliyoruz.”
Blane iç geçirdikten sonra tünellere bir kez daha baktı ve kasvetli bir ifadeyle mağaradan ayrıldı.
Görünüşe göre, bu mağaradan bir şey elde etmek kaderinde yoktu.
Aynı anda orta tünele giren Hanson küçük bir alanın içinde belirdi ve karşısındaki durumu görünce gözbebeği küçüldü.
22 bacaklı, 12 metrelik devasa kahverengi bir kırkayak, onlardan önce giden elflerle savaşıyordu.
Tüm elfler aynı tünele girmiş gibi görünüyordu ama durumları hiç de iyi değildi çünkü kırkayak (-D)-Rütbesindeydi!
Ayrıca kırkayağın başının üstünde havada yüzen üç adet parlak parmak büyüklüğünde küre vardı.
Hanson kürelere baktı ve iç çekti.
“Doğru, her fırsat için hayatımızı tehlikeye atarak savaşmalıyız.”
Önündeki zemin çökmüştü ve tünel dövüşün etkisiyle sallanıyordu.
Hanson tünelin önünde dururken, kırkayak aniden ağzını açtı ve ağzından dile benzeyen iki dokunaç çıktı.
İki siyah renkli zehirli topu elflerden birine doğru tükürdü, elf gelen saldırıyı korkunç bir ifadeyle gördü ama çok geçti çünkü kırkayağın önünde duruyordu.
Siyah toplardan biri doğrudan karnına isabet etti ve kırkayaktan birkaç santimetre uzağa fırladı.
Elfin karnında büyük bir delik oluştu ve oracıkta ölmeden önce tüm vücudu karardı, elfin ölü bedenini gören Hanson’ın ifadesi sertleşti.
Kalan 3 elf de arkadaşlarının ölü bedenine baktı.
Gözlerinde bir hüzün vardı ama bir saniye sonra kayboldu çünkü önlerindeki devasa canavar hakkında bir şey yapmazlarsa kendilerinin de aynı kaderi yaşayacaklarını biliyorlardı.
Tünelin önünde duran Hanson’ı da gördüler ama başka bir ırktan olduğu için ondan bir şey beklemiyorlardı. Sadece Hanson’ın savaşlarına müdahale etmemesini dilediler.
Bu arada, durumun her saniye daha da kötüye gittiğini gören Hanson’ın elflere yardım etmekten başka çaresi yoktu.
Daha dün (-E)-Rütbesine ulaşmıştı, kırkayağı gördükten sonra geri dönmek istedi ama tünel kapalıydı.
Hanson ciddi bir ifadeyle on keskin toprak parçası yarattı ve bunları kırkayağa doğru fırlattı. Toprak parçaları kırkayağın sert kabuğunu pek etkilemedi ama dikkatini birkaç saniyeliğine dağıtmaya yetti.
Elfler bu birkaç saniyeyi değerlendirdi ve kırkayağa çok sayıda saldırı düzenledi.
Sonunda bir elf daha ciddi şekilde yaralandı ama kırkayağı yenmeyi başardılar.
Kırkayak öldükten sonra karşılarında küçük bir tünel açıldı.
Kırkayağın topak vücudu, elflerin ve Hanson’ın vücuduna giren bazı beyaz parçacıklar yaydı. Elfler Hanson’a baktı, şimdi sorun kırkayak bedeninin üstünde yüzen üç küredeydi.
Grubun lideri gibi görünen elflerden biri iç çekti ve kürelerden ikisini aldı, arkadaşlarından birini yeni kaybetmişti, bu yüzden daha fazla savaşmak istemiyordu.
Küreleri aldıktan sonra arkadaşının cesedine doğru yürüdü ve diğer iki elften onu takip etmelerini istemeden önce depolama yüzüğünü aldı.
Diğer iki elf çaresiz bir ifadeyle arkadaşlarının ölü bedenine baktı. Yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
Tüm elfler toplanıp açılan tünele girdiler ve Hanson ile parlak kürelerden birini yalnız bıraktılar.
Hanson giden elflere baktı ve kalan parlak küreye doğru yürüdü ama onun bir beceri çekirdeği olduğunu görünce hemen emdi.
Hiçbir şey söylemeden açılan tünele girmeden önce kırkayağın ölü bedenine bir kez daha baktı.
…..
Öte yandan, az önce şaşkın bir ifadeyle tünele giren Kyle nihayet iç çekerek sersemliğini üzerinden attı.
Elindeki kitaba baktı, garip desenleri olan antik görünümlü bir kitaptı.
Kyle kitabın kapağına bakıp giriş bölümünü okuduğunda ifadesi değişti.
Kitabın kapağında yazan dilin çoğunu anlayamıyordu ama aşina olduğu bazı kelimeler vardı.
Kitabın başlığı ‘Anında Işınlanma’ idi.
Bu çok eski bir beceriydi.
Beceriyle ilgili çok fazla bilgi yoktu ama başlıktan Kyle beceri hakkında temel bir fikir edindi.
Heyecanlı bir ifadeyle aceleyle kitabı açtı ancak Kyle kitabı açar açmaz beyaz parçacıklara dönüşerek vücuduna girdi.
Beceriyle ilgili bilgiler kısa süre içinde kafasının içinde belirdi.
Kyle biraz şaşırmıştı çünkü becerilerin bir kitabın içinde saklanabildiği herhangi bir yöntem duymamıştı ama yine de başka bir beceri kazandığı için mutluydu.
________________
#*Anında Işınlanma A-Rütbe:
Birkaç metre yarıçap içinde yıldırım hızında ışınlanma. Ne kadar çok mana kullanılırsa, kullanıcı o kadar çok mesafe kat edebilir. Yeterli mana ile, kullanıcı sadece saniyeler içinde binlerce mil ışınlanabilir.
________________
Yeteneğin tanımını gören Kyle, bulutların üzerindeydi. İnanılmaz derecede mutluydu. Bu beceri hayat kurtaran bir beceriydi!
Yeterli manası olduğu sürece istediği zaman istediği yere ışınlanabilirdi.
Hâlâ çeviklik tipi becerilerden yoksundu ama bu beceri diğer çeviklik tipi becerilerden 100 kat daha iyiydi.
Kyle’ın şu anda sahip olduğu mana miktarıyla, manasını tüketmeden önce sadece bir kez 2-3 metre mesafeye ışınlanabilirdi ama bu şimdilik yeterliydi.
Yorum