Büyü İmparatoru Novel
Bölüm 421, Hell valley'e Baskın
Çevirmen: StarReader
vuuuş~
Binlerce insan, bakışlarını ileriye çevirerek indi.
Ulaşamayacağımız kadar uzakta, siyah ve mor, uğursuz ve ürkütücü, sisli bir vadi uzanıyordu.
Kalın sisin içine gülümseyerek yürüyen yaşlı bir adam. Bir noktada, Li Jingtian Zhuo Fan'a baktı, “Cehennem vadisi gerçekten temkinli, 5. sınıf dizilerini çoktan aktif hale getirdiler. Bunu kırmak için en azından bir güne ihtiyacımız olacak.”
“Hangi ev bu sıkıntılı zamanlarda tereddüt etmez ki? Hepsi benim hesaplamalarım dahilinde.”
Zhuo Fan öne doğru gitti ve alaycı bir bakışla sisi inceledi, “Yumruk atmaya gelince, o kadar uzun sürmeyecek.”
Zhuo Fan'ın sağ gözü çift altın bir hale ile parladı, (Boşluğun İlahi Gözü'nün 2. aşaması, Boşluk İmhası!)
vuuuş~
Zhuo Fan'ın gözünden titreşen bir ışın Cehennem vadisi'ne doğru fırladı.
Bir dizi patlama ve patlama sesinin ardından sis iki kez titredi ve ardından tamamen dağıldı.
Li Jingtian, Zhuo Fan'a neşeyle baktı ve başparmağını kaldırdı, “He-he-he, o bizim vekilharcımız Zhuo. Böyle bir diziyi kırmak çok lanet olası kullanışlı!”
“Uzaya dayanan diziler söz konusu olduğunda, sadece balonlarını patlatmanız gerekir ve dizi kendiliğinden çözülür. Benim bu hamlemin amacı da bu. Bunda harika bir şey yok.” dedi Zhuo Fan rahat bir şekilde.
Ama Li Jingtian içinden iç geçirdi, (Eğer bu kadar kolaysa, bunu başka yapan var mı?)
Zhuo Fan'ın her hareketi, onun başarılarına tanık olan herkes için basit ama bir o kadar da şaşırtıcıydı.
Li Jingtian, Zhuo Fan'a daha da büyük saygı duyuyordu.
“Dizi açıldı, saldırın!” diye işaret etti Zhuo Fan.
Li Jingtian önderlik etti ve binlerce Kemik Sertleştirme uygulayıcısını ve nadir bulunan Derin Cennet uygulayıcılarını daha derinlere götürdü.
Adamlar bağırıp çağırıyordu, kara bulut vadiye çılgınca bir saldırı başlatıp onu yutuyordu.
Devriyeler, yüzlerine çarpan büyük insan akını karşısında bağıramadı bile. Şok ve korku içlerinde o kadar derinlere gömülmüştü ki alarmı çalmak yerine orada öylece dikilip kaldılar.
(Aman Tanrım, bu ne halt? Bu kadar çok kişinin gelmesi için dizi mi bozuldu? Hepsi bu kadar hızlı nasıl içeri girdi?)
O kadar kendilerinde değillerdi ki, saldırganların kendilerini biçmesini bekliyorlardı.
Devriyelerden gelen tek tepki, ruhani silahların göğüslerini delmesiydi.
Her yere kan ve pislik sıçrarken çığlıklar ağıtlara dönüştü. Bedenleri cansız bir şekilde yere yığıldı.
Saldırı, engellenmeden devam etti.
“Düşman saldırısı!”
Evlerinin istila edildiğini anlayan her müritten son bir çığlık yükseldi ve panik içinde bağırdılar.
Zhuo Fan'ın zamanlaması mükemmeldi, onları en düşük noktada yakaladı ve panikleyen Hell valley öğrencilerini bitirdi.
Ah, arada sırada bu gelgiti durdurmak için ortaya çıkan cesur savunucular da vardı, ancak seçkin gençlerden oluşan bir grup onları bir saniyeliğine çevrelediğinde şeytani hazinelerini bile çıkaramadılar, ardından bir sonraki hedefe geçerken geride parçalanmış bir beden bıraktılar.
Bu saldırıdaki kaptanlar, Zhuo Fan'ın on yıl önce Wraith Art'ta Kaptan Pang'ı eğittiği sadık muhafızlardı. Bu, bu ölçekteki ilk sortileriydi ve bazıları için ilk öldürmeleriydi.
Ama hepsi balık gibi suya atıldılar, hiçbir pişmanlık duymadan.
Eğitim denen o berbat ve dayanılmaz işkencenin aksine, etrafındaki arkadaşlarının birer birer düşüşünü izlemek, burada öldürmek çocuk oyuncağıydı.
Zhuo Fan onları cehenneme göndermişti ki, acımasız ve kanlı bir savaşın bile sarsamayacağı iblisler olarak geri dönsünler.
“Bu çocuklar evin temel taşları olacak!” Zhuo Fan uzak bir tepede durup durumu izliyor ve analiz ediyordu.
Li Jingtian övgü dolu bir şekilde başını salladı, “Kâhya Zhuo, tüm o yılların eğitimi meyvesini verdi, ha-ha-ha…”
Zhuo Fan gözlerini kapattı, etrafındaki doğal senfoniye odaklandı; çığlıklar, ağıtlar, yalvarışlar, kendi kanlarında çöken bedenler, kulağına tatlı bir melodi oluşturuyor ve dudaklarına masum ve hoş bir gülümseme getiriyordu.
Bu sesler Luo klanının genişlemesinin, Luo klanının hepsini demir yumrukla yönetmesinin işaretiydi.
Umut ettiği ve hedeflediği şey buydu. Bu hedefi sonunda şekilleniyordu...
Bu sırada taş bir kapı açıldı ve kanlı ve pis bir Cehennem vadisi müridi içeri düştü, boğazından kanlar akıyordu.
İçerideki dört ihtiyar, “Dışarıda neler oluyor?” diye haykırıyordu.
“Düşman… saldırısı…” Mürit bu iki kelimeyi söyleyerek canını verdi. Başı düştü, canı gitti.
Geriye sadece dehşet dolu gözler kaldı ve bu durum adamları daha da tedirgin etti.
“Bu saçmalık! Neler oluyor? Cehennem vadisi'ne ayak basmaya cesaret eden cahil aptallar kimler?” diye kükredi lider.
Başka biri de, “Ama neden diziden bir tepki gelmedi? Bir ihlal mi oldu?” dedi.
Dördü de panikledi. Bu ihtiyarların şimdiye kadar istila edildiklerini fark etmemeleri için bunun hızlı bir şekilde yapılması gerekiyordu.
(Bunu hangi güç yapmış olabilir?)
Dördü de Discerning Fields'ı yayınladı.
Zihinlerindeki görüntü hepsini hayrete düşürmüştü.
Gördükleri herkesi öldürürken bağıran bir insan sürüsü gördüler. On bin müritleri, birkaç bine karşı en ufak bir direniş bile gösteremedi.
Dörtlünün duyuları daha da ileri baktı ve bir tepenin üzerinde iki adamı fark etti.
Biri Profound Heaven Sahnesi'nin 3. katmanındaydı ve görmezden gelindi, yanındaki zirve Radiant Sahnesi uzmanına döndü. Dört adam ağlamak istedi.
Tianyu'daki zirve Radiant Stage uzmanlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunlardan biri nasıl oldu da Hell valley'e geldi?
Yüce Saygıdeğer 5. katmandaydı, geri kalanlar ise sadece 4. katmandaydı. Birlikte bile olsalar o ucubeyi yenmeyi umamazlardı.
“Tanrı aşkına, bu kim? Regent Estate mi yoksa imparatorluk ailesi mi? Bizi yok etmeleri için ne yaptık?” diye şikayet etti biri.
Yüce Saygıdeğer başını iki yana salladı, “Hayır, vadi Lordu hala Regent Malikanesi ile müttefik olduğumuzu söyledi. İmparatorluk ailesine gelince, şimdi son bin yılda ortaya çıkan sorunlarla uğraşmak zorunda. Gelmeyecek. ve o Radiant Stage uzmanının aurası tanıdık geliyor…”
“Yüce Efendi, onu tanıyor musunuz?” diye bağırdı diğerleri.
Yüce Saygıdeğer ürperdi ve iç çekti, “Nasıl unutabilirim? Hepimiz onu tanıyoruz. Luo klanının töreninin arifesinde Huangpu Fenglei ile çatıştığını görmedik mi?”
“Çılgın Dipper mı?” diye bağırdı hepsi.
Yüce Saygıdeğer, depresif bir şekilde başını salladı, “Daha kötüsü, onun yanında duran başka hangi Derin Cennet uzmanını tanıyorsun? Luo klanının şeytani hizmetkarı Zhuo Fan. Hepimiz onun Li Jingtian ve Huangpu Fenglei'nin tüm saldırılarını hiçbir şeye benzemeden karşıladığını gördük. Kazanma umudumuz yok!”
Diğer üçünün yürekleri çöktü, yüzleri kül gibi oldu.
Bunlardan bir tanesine bile tahammül edemediler.
Dört ihtiyarın ağlama hissiyatı geldi.
(Zhuo Fan sonunda saldırdı! Bir noktada saldırmanız gerektiğini biliyoruz, ama neden bize geldiniz? Regent Malikanesi her zaman size karşı değil miydi?)
(Zaten yeterince büyüğümüzü kaybettik, o halde neden daha fazlası için geri dönüyorsunuz? Şimdi de bizim kolay lokma olduğumuzu mu düşünüyorsunuz?)
Hepsi sanki cennetin onları dünyanın en büyük acısıyla kuşattığını hissediyorlardı.
Ancak gerçek kapıyı çaldı ve tehlikeyi göze almak zorunda kaldılar.
Yüce Saygıdeğer'in gözleri kararlılıkla parladı, “Yaşlı üçüncü, sen en hızlısın. valley Lord'a uç ve durumu bildir. Biz üçümüz sana zaman kazandıracağız.”
“Ağabey!” Yaşlı üçüncünün gözleri doldu.
Fakat Yüce Saygıdeğer, güven verici bir gülümsemeyle başını salladı.
Zhuo Fan'ın gözleri o Ayırt Edici Alanların kaynağına çevrilmişti, “Ah, dört duyu bizi yakaladı. Peki o heriflerin dışarı çıkması neden bu kadar uzun sürüyor? Korkmuşlar mı ve birbirlerine mi sokulmuşlar?”
“He-he-he, kesinlikle!” diye güldü Li Jingtian...
En yeni okuma deneyimi için Fenrir Scans adresini ziyaret edin
Yorum